Veli toplantısına neden gitmeyiz? Çünkü önemli bir toplantı değildir. İşimiz gücümüz vardır. Meşgul olduğumuz güne denk gelmiştir. Lisede okuyan bir öğrencinin veli toplantısında ne konuşulur ki? Hep aynı şeyler. Öğretmenler öğrencilerden şikayet eder. Okula yardım isterler. Ona benzer şeyler işte.
Whatsapp’tan öğretmene hesap sormak serbest olduğu için veli toplantısına gitmeye gerek yoktur. Oysa bütün bu sebepleri bir süreliğine tersine çevirip konuya baksak bazı şeyleri önleyebiliriz belki de.
Oğlunuz/kızınız 9. sınıfta okuyor olsun. Veli toplantısına her veli katılmış olsun. Öğretmen bu tablo karşısında öncelikle duygulanır. Öyle bir konuşma yapar ki candan bir şekilde dinleyen veliler duyduklarını eve gidince uygulamaya başlarlar. Gençler üzerinde proaktif bir etki ortaya çıkmaya başlar. Gençler okulu ciddiye alan velilerini ciddiye almaya başlar. Çünkü okula gitmiştir o veli ve oğlunun/kızının bir çok dersteki durumunu öğrenmiş, öğretmenlerin hepsiyle eksiksiz görüşmüş ve görüş alışverişinde bulunmuştur.
O dakikadan itibaren hem öğretmenler hem okul idaresi hem de velilerin yüksek alakasıyla gençler üzerlerinde bir mahalle baskısı hissetmeye başlar. Ders çalışmayanlar ders çalışmaya başlar. Ders dinlemeyenler ders dinlemeye başlar. Anne babalar çocuklarına kitaplar alıp onları şaşırtırlar. “İşte kızım sana bir Fizik kitabı aldım. Hadi bakalım bu sorular bitecek!” derler. Okulda öğretmenler kendilerine gelen soruları cevaplarlar. Böylece büyük rekabete bu ilgisiz gençler de katılmaya başlar.
Ülkenin bir şehrinde bir çok okulda, bir çok sınıfta, bir yerlerde bir çok öğrenci bu yarışa erkenden katılıp öğretmenlerinden faydalanıyor. Ancak pek çok okulda da öğrenciler öğretmenleriyle ders dışında bir etkileşime girmiyorlar. Hatta dersi dinlemiyorlar. Öğretmen avazı çıktığı kadar bağırmaktan bitap düşüyor. Verim düşüyor. Kalite düşüyor. Öğrencilerin ilgisini cezbedecek hamleler yapmak ancak veli-okul dayanışmasıyla olabilir.
Tek başına bir öğretmen bir şey yapamaz. Hem okul idaresi hem veliler hem de öğretmenler işbirliği yapmayı öğrenmelidirler. Bu yapılmadıkça öğrencilerden akademik başarı beklenmemelidir. Öğrenciler işi ciddiye almalı ve derslerin içeriğiyle ilgilenmelidirler.Hatta derslere hazırlıklı gelmeliler.
Öğretmenleri daha canlı görmek istiyorsanız o öğretmenlerle iyi iletişim kurmalısınız. Bir veli olarak veli toplantılarına mutlaka katılmalısınız. Aksi takdirde üniversite sınavı gelir kapıyı çalar. Ama temeli olmayan oğlunuz ya da kızınız çok geç kalmış olabilir.
Elbette herşey üniversite demek değil. Hayatın içinde bir çok konum var, çocuklar bu konumlara da talip olabilir. Ama bir realite olarak üniversite sınavı var. Bu sınava herkes hazırlanmak istiyor. Nasıl bir yol izleneceğini ise kimse bilmiyor. Gençler ihmal ediliyor. Bu doğru değil.
Ey anne babalar veliler, gelin çocuklarınızın okul sıralarını görün, temizlik yapılıp yapılmadığını sorun, oradan çocuğunuzun oturduğu sıradan tahtaya bakın. Öğretmene bakın. Öğretmenlere bakın.
Devletin bedava verilen bir hizmeti sanılan eğitim öğretim hizmetlerine bakın. Bunların hepsinin bedeli ödeniyor. Ve siz vergiler ödüyorsunuz. Cebinizden çıkıyor hepsi. Gelin aldığınız hizmeti değerlendirin, sorgulayın, konuşun, tartışın.
Eyvallah
Yusuf Koçak
YORUMLAR