Yusuf KOÇAK

Yusuf KOÇAK

[email protected]

Öğrenci Ama İngilizce Konuşamıyor

03 Kasım 2024 - 00:08

 

Sesli Makale Dinle 

Bir fabrika düşünün. Üretim yapıyor. Bantlarında ürünler ilerliyor, son aşamada paketlenip çıktı olarak yükleme alanına alınıyor. Fabrikadan çıkan ürünler hatalıysa paketlenip müşteriye gönderilir mi? Cevap: Hayır. Peki hata tespit edilmişse bununla ilgilenen bir birim olur mu? Cevap: Evet. Peki bunun adı nedir? Kalite kontrol. Bir de Kalite Güvence Sistemi var. O da hata ortaya çıkmadan tespit ediyor ve kaliteyi güvence altına alıyor. Yani hatalı ürün çıkmıyor. Hatalı ürünleri çöpe atmak gerekmiyor. Fabrikanın patronu sürekli hatalı ürün çıkarsa buna müdahale eder öyle değil mi? Eğer müdahale etmiyorsa o zaman bu hatalı ürünler “istenilen ürünlerdir” diyebiliriz.

Eğitim sistemimizin neferlerinden olan okullar da böyle. Okul bir fabrika gibidir. Girdileri ve çıktıları vardır. Eğer çıkan ürün hatalıysa ve tekrar tekrar hatalı ürün çıkıyorsa, kimse buna müdahale etmiyorsa o zaman bu ürün “istenilen üründür.” 

Fabrikaya geri dönelim. Hatalı ürünlerin çıkmasına göz yuman patron bir süre sonra fabrikayı kapatmak zorunda kalacaktır. Çünkü müşteriler rahatsız olacak, ürünleri kabul etmeyecektir. öyle bir fabrikanın çok büyük giderleri olduğundan bu giderler karşılanamayacaktır.

Okulların da giderleri var. Eğitim bedava değil ki! Evet öğrenciler, veliler ücret ödemiyor ancak okulların büyük giderleri var. 

Fabrikaya geri dönelim. Fabrikanın arazisine para verilmiştir. Binanın inşaatına para verilmiştir. İçinin tüm dekorasyonuna para verilmiştir. Isıtma, soğutma giderleri, personel giderleri, ham madde giderleri, muhasebesel giderler vs. Tüm yatırım kaliteli ürün için yapılmıştır. Bu yatırımın çöp olmasını oturup izleyecek mi patron? Elbette hayır.

Okula geri dönelim. Okul bir arazidedir. Binası yapılmıştır. Isıtma, soğutma giderleri vardır. Personel maaşları vardır. Bütün bu yatırım yapıldığı halde istenilen ürün çıkmamaktadır. Örneğin bir öğrenci ilkokul, ortaokul ve lisede kaç saat İngilizce dersine girmektedir?

Türkiye’de ilköğretim ve ortaöğretimde İngilizce ders saatleri, Milli Eğitim Bakanlığı tarafından belirlenir ve sınıf düzeylerine göre farklılık gösterir. Ancak genel bir hesapla, tipik bir öğrencinin ilkokuldan liseye kadar toplam İngilizce ders saatleri şu şekildedir:


1. İlkokul (2. - 4. sınıflar)

Toplam: 3 yıl x 72 saat = 216 saat

2. Ortaokul (5. - 8. sınıflar)

Toplam: 4 yıl x 144 saat = 576 saat

3. Lise (9. - 12. sınıflar)

Toplam: 2 yıl x 144 saat + 2 yıl x 72 saat = 432 saat

Genel Toplam

İlkokul: 216 saat

Ortaokul: 576 saat

Lise: 432 saat


Bu durumda, ilkokuldan liseye kadar toplam İngilizce ders saati yaklaşık olarak 1224 saat olur. Bu rakamlar genel bir hesaplamaya dayanmaktadır ve özel okullar veya dil ağırlıklı okullarda İngilizce ders saati daha fazla olabilir. Verilen saatler yapay zekadan alınmıştır hata olabilir

Evet, bu kadar saat İngilizce dersi yapılmış ve öğrencimiz İngilizce konuşamamaktadır. Çıkan ürün hatalıdır. Peki bu hatayı neden tekrar ediyoruz? Bu fabrika (okul) hatalı ürün üretmeye neden devam ediyor? “İstenilen Ürün” bu mudur? Aşağıya bir yorum bırakırsanız sevinirim.

Reklam

YORUMLAR

  • 2 Yorum
  • Ramazan YÜKSEL
    1 ay önce
    Çok net ve çok yalın bir anlatımla; Gerçekler! Değerli hocam, Bir insanın "zahmet" etmesi için bir takım hedefleri ve beklentileri olması gerekmektedir. Pratik hayatında yabancı bir dil öğrenmenin öğrenciye bir getirisi yoktur(!). Öğrenci hâlâ dersleriyle alakalı; "Bunlar benim ne işime yarayacak?" Sorusunun cevabını bulamamış ise, sizin öğrenciye yükleyeceğiniz her ders ona ceza vermek gibi gelecektir. O halde öğrencide hedef ve ideal motivasyonu eksiktir. Öğrenciyi ders ile tanıştırmadan önce motive edecek nedenleri anlatmakla işe başlamalı... Kaleminize sağlık. İstatistikler ve sonuçları düşündürücüydü.
  • YUSUF KOÇAK
    1 ay önce
    Yorumunuz için teşekkür ederim.