UMRENİN ARDINDAN...
14 günlüğüne gittiğimiz kutsal topraklar seyahatimiz (umre) öncelikle manevi bir arınma, tefekkür ve mutluluk vesilesi oldu.
İslamin doğduğu topraklarda, dinimizin tebliğcisi, Kuran'ın ilk muhatabı, en yüce öğretmenimiz, rehberimiz Muhammed hazretlerinin AS’ın doğduğu, büyüdüğü, evlendiği, yollarında yürüdüğü, düşünüp çıkış yolu aradığı topraklardaydık.
Yürüdüğümüz, gezdiğimiz her yerde Peygamberimizi ve aziz dostlarını içimizde hissettik. Zor şartlarda, yokluklarla verilen mücadeleyi bir kez daha anımsadık. Bir tek kişiyle başlayan kutlu mücadelenin sonucunda, Rabbine kavuşurken İslam toplumunun nüfusunu beş yüzbinlere ulaştıran kahramanın adıdır, Hz Muhammed SAV.
O'na ve yol arkadaşlarına ne kadar teşekkür etsek, dua etsek azdır.
Allah CC, son din, son kurtuluş fırsatı olan İslam'ı o kutlu Nebi ile gönderdi.
Umre tek başına bir seyahat veya sıradan bir ibadet değil, El Vedûd CC olana yaklaşma, itiraf, içini dökme, dua, ümmetin kurtuluşu için çaba ve dayanışmadır.
Olabildiğince tefekkür, ibadet, gözlem ve sorgulama ile geçen bu ziyaret ile ilgili notlarımı paylaşmak isterim.
Ortadoğululuk daha havalimanına adım atar atmaz başlıyor. Güvenlik odaklı bir yönetim hissediliyor. Sertlik, gecikme, gülümsemeyi unutmuş yüzler karşılıyor sizi. Uygulamalardaki keyfilikler nezaketsizlik, plansızlık daha ilk günden maneviyatı örseliyor.
Kâbe genişletme ve çevre inşaatları halen devam ediyor.1987 de ve 2009 da gelmiştim. Değişen fazla bir şey yok. İskeleler, iş makinaları sesleri, Kâbe içindeki kargaşa maalesef devam ediyor. Pandemi sonrası bazı önlemler alınmış. Her taraf bariyerlerle donatılmış.
Suud lideri Selman'ın, petrol sonrası Arabistan'ın, gelecek programıyla / vizyonuyla; başta Umre, Hacc olmak üzere turizm, tarım ve tarla balıkçılığı geliştirme çabaları başlamış. Yenilikler /batılılaşma çabaları Suud gençliği tarafından beğeniliyor. Kadınlar hemen hemen her yerde çalışmaya başlamışlar.
Hacıların rahatı, ihtiyaçlarının giderilmesi için önlemler alınmış ancak dayatmalar ile plansız uygulamalarla muhatapsınız. Anlık giriş-çıkış kapanmaları, yasaklar bazen bunaltıyor.
Kâbe giriş katına sadece ihramlılar alınıyor. Diğerleri ikinci katlarda çoğu Kâbe’yi görmeyen dehlizlerde, inşaat sahasında ibadet ediyor. Bu da hiç uygun bulunmuyor.
Kâbe çevresinde, servis otobüs garajlarında 1 tane bile bank, gölgelik düşünülmemiş.
Hacc - Umre gelirleri petrolün yanında şimdilik az. Bundan dolayı az önem verildiği belli. Burayı Türkler veya profesyonel Müslüman işletmeciler işletse müthiş olurdu. Hacılar, en azından turist gibi görülüp saygı görse sonuç daha verimli olabilirdi.
Otellerin tüm görevlileri Uzak Asya vatandaşları. Lisan yok, kültür zayıf, temizlik hassasiyeti zayıf.
2009 da diğer milletlerden hacılar Türkiye’ye, Türk siyasetine, liderlerine büyük ilgi gösterirdi sorarlardı. Şimdi konusu bile geçmiyor.
Mekke Belediyesi, Türkiye’den otobüsler almış. Çok sükseli ve konforlu. Şimdilik ücretsiz.
Dev oteller, büyük tüneller, saraylar, betonarme yapılar aşırı şekilde yapılmış. İnsanların üzerine üzerine geliyor. Kâbe’den başka ferah alan yok gibi.
Pazarlıksız hiçbir şey yok. Taksiler aynı yere, 5 - 20 riyal arası fiyat alabiliyor. Hurma küçük yuvarlak pakette 5-20 riyal arası. Tutturabildiğine bir piyasa!
Umreye bu yıl; Türkiye, Endonezya, Özbekistan, Kırgızistan, Rusya'dan katılımlar bir hayli yüksek. İran’dan protesto olarak katılım yok.
Orta yaş kadınlar ve gençlerin katılım oranı dikkat çekici bir şekilde yüksek.
Benim de birlikte geldiğim, AGD Türkiye ve Avrupa Gençlik Derneği organizasyonunda, gençler yoğunlukta. Rehber hocalar, iç ve dış geziler, eğitim ve sohbet programları oldukça doyurucu ve nitelikliydi.
Sonuç itibariyle; mükemmel bir seyahatin ardından yaşadıklarımızın güzelliği, tadı damağımızdan, gönüllerimizden, hafızalarımızdan gitmeyecek.
Bu manevi detoks tadında seyahati , İnanan herkese gönül rahatlığıyla öneririm.
YORUMLAR