TÜRK HALKI SEÇTİKLERİNDEN NE BEKLİYOR?
Aslında, bu ülkede yaşayan tüm anne ve babalar, çocukları için kendi yaşadıkları olumsuzlukların olmadığı, özgür, adil, bağımsız, gelişmiş, üretim ve eğitim standartlarını yükseltmiş bir ülke istiyorlar.
Türk halkı artık hükümetlerden, partilerden taleplerini açıkça talep etmek istiyor. Ancak seçimlerde ortaya sürülen argümanlar o kadar dehşet saçtı ki neredeyse kimse gönül huzuruyla oy kullanamadı. Terör işbirlikçiliği, vatan hainliği, din ve mezhep farklılıkları, yasam şekillerine müdahale, dini tercihler, ideolojik saplantılar çoğunlukla belirleyici oldu.
Dünya, yüksek teknolojiye geçerken, hukuk ve eğitim standartlarını yükseltirken, iyi tarım ve verimli sanayi, araştıran geliştiren üniversitelere kavuşurken hâlâ ırk üzerinden, din-mezhep temelli hamaset, algı, seviyesiz medya operasyonlarıyla yerinde saymak, hatta gerilere gitmek kaderimiz olmamalı.
Seçme hakkı, yöneten kalitesi asıl kaderimizi belirleyen öğelerdir.
Yolsuzluk, torpil, çalışmadan maaş almak, israf, gösteriş...
Geri kalmış Ortadoğu ve Afrika yönetim modellerinin davranış biçimleridir.
Artık toparlanmak için ne bekleniyor?
Halkımızın neredeyse yarısı asgari ücret standartlarında yaşıyor. Önemli bir kesimi bunun da altında. İşsizlik, yoksulluk, cehalet can yakıcı boyutlarda.
Hâlâ ülkenin en önemli sorunları; ekonomi, işsizlik, pahalılık, gelir paylaşımdaki adaletsizlikler, göçmenler, terör, uyuşturucu, güvenlik ve hukuk kurumlarına güven, eğitimdeki ezberci/az işe yarayan sistemin sürmesi, tarım ve ormancılıkta istenilen hedefleri yakalayamama, gıdaya ulaşımdaki güçlükler iken hamasi söylemlerle seçimler tamamlanabildi. Çok önemli ve ülke için strateji bir seçimi geride bıraktık.
Bu seçim şeklimiz, ekonomik yapımız ve halkımızın mutluluk durumu, gelişmiş ülkeleri mi, Ortadoğulu az gelişmiş ülkelerimi anımsatıyor?
Merkez Bankası rezervleri eksiye gitmiş, cari açık rekor kırıyor, enflasyon dizginlenemiyor, piyasalar yanıyor...
Bunları çözebilecek bir irade, neden güçlü bir şekilde ortaya konulamıyor?
Neredeyse tüm geri kalmış İslam coğrafyası insanları gibi bizim gençlerin de gözü, hayali yurt dışına gidebilmekte. Bu uğurda her türlü rezilliği hatta ölümü bile göze alabiliyorlar.
Bu ülkeleri yönetenler bunlardan en ufak bir rahatsızlık duymazlar mı?
Dünya nitelikli, yüksek teknolojili markalar tasarlarken bizim en önemli gündemlerimiz; il ve ilçe sayılarını arttırmak, göçmenler üzerinden projeler geliştirmek, faiz oranları, enflasyon, cari açık, et ithalatı, işsizlik, liyakatsizlik, yaygınlaşan uyuşturucu kullanımı mı, terör mü olacak?
Ne zamana kadar bu ülkede, gelişmiş ülkelerin, kişi başına, yılda 40 kg tükettikleri ekmek tüketimini 200 kg tüketeceğiz?
“Bir toplum inanç ve davranışlarını değiştirmedikçe, Allah da onların durumunu değiştirmez.”
(Rad sûresi, 11)
Toplumlarda değişim öncelikle rol modelleri vasıtasıyla başlar. Rol model denince akla ilk olarak siyasi temsilciler, bürokratlar, her kesimden yöneticiler, STK yöneticileri, sanatçılar, spor ve medya temsilcileri gelir. Elbette ki aile büyükleri, öğretmenler de değişimde en önemli görevlere sahiptir.
Eğer mutlu ve zengin bir toplum olmak istiyorsak herkesin elini taşın altına koyması gerekir.
Hükümetlere düşen görevler olduğu gibi birer birer herkese düşen sorumluluklarda vardır.
20 yıl önce lanetlenen, yok edileceğine söz verilen 3-Y vardı. Yok, edileceğine söz verilmişti. Neydi onlar?
▪YOKSULLUK
▪YOLSUZLUK
▪YASAKLAR
Bu üç pisliğe bir de yalanı ekleyebiliriz. Söz verildiği üzere bu 4-Y ortadan kaldırılabilse sorunlar büyük oranda çözülebilecektir..
YORUMLAR