Vedat KAHYALAR

Vedat KAHYALAR

[email protected]

Orta Gelir Tuzağına mı Düştük!

10 Ekim 2022 - 22:04

YILLARDIR 8 ILE 10 BİN DOLAR ARASINDA TAKILIP KALDIK.

Orta gelir tuzağına mı düştük?
Bu, basit bir ifadeyle bir ülkenin ya da bölgenin kişi başına düşen milli gelirinin düşük seviyelerden orta düzeylere yükseldikten sonra, orada takılıp kalması ve bir üst kademeye geçememesidir.

Bunun sebebi üretim teşvikleri yerine ekonominin kısıtlı getirisi olan beton yapılara yönlendirilmesidir.

Halkın birinci derecede ihtiyaç analizleri yapılmadan, "eser siyaseti" denilerek yapılan çoğu yüz milyonlarca dolara mal olan ancak maliyet yüksekliğiyle kullanım oranları birbiriyle uyumlu olmayan yapılar ülke insanının geleceğini kötü etkiledi. 

2019 yılında dünyada esen korona fırtınasında yanlış üzerine yanlışlar yaptık. Zor günler için hazırlıklı olması gereken hazinenin zayıflığı ile milyonlarca farklı iş grubundan insan, esnaf, işsizler büyük sahipsizlik yaşadı. Zaten piyasalar durmuşken çözüm olarak bankalar ve krediler devreye alındı sadece. Maske dağıtımı ve aşı seçiminde isabetsizlik, koronaya yakalanmış, vücut bağışıklığı zaten düşük olan insanlarımıza sabah akşam sekizer adet verilen  ilaçlar birçok ölümün sebebi olmuş iddiaları yenilir yutulur cinsten değildi.

Rusya ile Ukrayna arasında çıkan savaşta yine ilk devrilen ekonomi savaşan ülkelerden ziyade biz olduk. Rusya ve Ukrayna'da %14 civarında olan enflasyon bizde %80 leri aştı.
AB ülkeleri ve diğer gelişmiş ülkelerde %10 u bile geçmeyen enflasyon bizi niye bu kadar etkiledi?

Hepsi gidiyor yanlış hesaplarla, yeterli ihtiyaç analizleri yapılmadan inşa edilen betonarme yapılara çarpıyor. Tüm bu hayallerle orta gelir tuzağına adeta bilerek isteyerek mahkûm edildik.

Dev hastane kompleksleri, mevcut ihtiyacı karşılayan yapılar, var olmasına rağmen inşa edilen havaalanları, hastaneler, içerisinde hissedilir bilim çabaları olmayan üniversite kompleksleri, kullanım oranı artsın diye büyük cezalarla zoraki yönlendirilen köprüler orta gelir tuzağına mahkûm etti bizi. 

Oysa hükumetin ilk dönemlerinde uygulanan  " sanayide üretim teşvikleri " ne kadar umutlandırmıştı. Organize sanayi alanlarında arazi tahsisleri, enerji ve personel giderlerinde %50 lik destek ile onbinlerce yeni fabrika açılmıştı. Teşvik edilen iller gelişmiş, işsizlik azalmıştı.

Ne oldu da bu kadar güzel, isabetli teşviklere son verildi?

Oysa tüm dünyada, gelişmiş ülkelerin gelişme motivasyonları, üretim kaynaklıydı. 

Üretim artınca, istihdam ve ihracat artıyor bunun halkın gelişimine ve mutluluğuna katkısı daha adil ve yaygın olur. Üretimin ihtiyacı olan insan kaynaklarının yetiştirilmesi için gereken -ara eleman-yetiştirme için,  meslek liselerinin daha işlevsel olması, mühendislik okullarıyla uyumlu, uygulamalı, sanayinin ihtiyaçlarına odaklı olması sağlanabilir.

Zor ve uzun vadede gerçekleşebilecek nimetler çok daha üstün sonuçlara sebep olabilecekken, kısa vadeli bakış açıları, popülist politikalar, seçimlerin etkisiyle gösterişi olan dev inşaatların tercih edilmesini sağladı. 

Önümüzdeki seçimler, her seçim gibi önemli. Ancak dileriz ki halkın daha adil gelir kaynaklarına kavuşabileceği, işçisine iş bulabileceği üretim odaklı yıllar yaşanır. Aslında her zamanki gibi, önümüzdeki yıllarda da tarımsal üretim yaşamsal öneme sahiptir. Çiftçilerimizin, hayvancılığımızın desteklenmesi, planlanmasını görebilmeyi diliyorum. Tarımsal arazilerin inşaata açılmasının önüne geçilmesi, miras yoluyla paramparça olan arazilerin  daha ciddi önlemlerle birleştirilmesi "bilmenin" ötesinde hayata geçirilmelidir.

Orta gelir tuzağından çıkış için; hamasetten, ayrıştırma siyasetlerinden artık vazgeçilmesi gerekir. Eğitim sisteminin de yeniden; işlevsel, piyasanın/halkın/devletin ihtiyaçlarına uygun, verimli bireyler yetiştiren hale dönüştürülmesi gerekir.
Son söz: Sanayide, tarımda, entelektüel yaşamda ÜRETİM ve MARKALAŞMA teşvik edilmelidir.

Bunun, halkın gelişimine direk etki edeceği ve orta gelir tuzağından çıkıp yüksek gelir rüyamızın gerçekleşeceğine inanıyorum.

Reklam

YORUMLAR

  • 0 Yorum