MÜSLÜMAN AYDININ SORUMLULUKLARI YOK MU?
Sorunların sebepleri, sonuçları ve çözüm önerileri konusunda, bütün çözümleri siyaset kurumundan beklemek doğru bir bakış açısı değildir. Gücü elinde tutan siyaset kurumu elbette ki yaşanan olumsuzluklarda önemli bir sorumluluğa sahiptir. Ancak ülkedeki muhalefet partilerinin, sivil toplum örgütlerinin, medyanın, üniversitelerin, aydınların ve düşünebilen her bireyin de sorumlulukları ve yapabilecekleri vardır.
Hele ki dürüstlüğü, adaleti, liyakati, uzmanlığı, toplumun çıkarlarını bireysel veya kurumsal çıkarlara üstün tutan, merhameti ve dayanışmayı yaşam şekli olarak emreden bir dinin mensubu, önde geleni, düşünürü, alimi, hocası iseniz...!
Devleti yönetenlerin dışındaki bu aydınların ve her kademeden rol modellerin önemli ve etkili yaptırım kabiliyetleri vardır.
İslam adına öne çıkan; âlim, vaiz, hoca, yazar, siyaset erbabı, aşağıdaki kötülükler konularında, neden konuşmazlar?
Müslümanların en çok tepki göstermesi gereken konularda bu sessizlik neden?
İklim krizi adı altında planlanan yeni bir dünya, yepyeni yaşam şekilleri ve doğal yaşama müdahale, sevgi, çevrecilik temalarını merkeze alarak dinleri ortadan kaldırma projeleri, üretilen yapay virüslerle, çiplerle yaratıcıdan rol kapıp, nüfus azaltma ihanetleri ve cüretleri ciddiyetle araştırılıp karşı argümanlar şimdiden geliştirilmelidir. İnsanlık tarihinin en onursuz, yaratılışa direk savaş açan; cinsiyetsizleştirme, pedofili, LGBT ve her gün artan türevleri, Corona pandemisi denemesinden sonra yeni türetilebilecek virüslerle; yeni aşı- ilaç- maske ticareti, küresel şeytanların iştahlarını kabartmış görünüyor. Yapay et ile ilgili algı oyunlarıyla bitirilmeye çalışılan hayvancılığımız konusunda sessiz mi kalacağız? İneklerin sayısının azaltılmasıyla etin yanında süt ve süt ürünlerine indirilebilecek darbeyi bizler konuşmazsak kim konuşacak?
Akbelen ormanlarında onbinlerce ağaç kesilirken, Kaz dağları talan edilip, yerin altındaki bu ülke insanına ait altınlar çıkarılıp, Kanada'ya, İngiltere'ye kaçırılırken, ormanlarımız yakılıp, tatil köylerine çevrilirken, gençlerimiz çaresizlikten emperyalist/Hristiyan ülkelere sığınırken, bir kısmı da dinlerini terk ederken, çocuk yaşta kızlarımız babası yaşındaki heriflere gelin olarak verilirken, düşünce özgürlüğü katledilirken, gazeteciler, yazarlar, düşünürler korku içindeyken, üniversiteler işlevini kaybederken, araştırma, proje, ARGE çabaları yerlerde ise bunu dindar, vatansever Anadolu insanı konuşmayacaksa kim konuşacak?
Ülkedeki gelir dağılımı, dünyadaki en adaletsiz ülkeler sıralamalarında lider konuma yükselmişken; ülkedeki en çok gelire sahip %5 lik kesimin toplam serveti, nüfusun diğer %95 'inden fazla hale gelmişse bu uçurum konuşulmayacak mı?
Bu zülüm göstergesinin yol açacağı facialar hiç mi dile getirilmeyecek !?
Diyanet, ilahiyat fakültelerindeki on bine yakın bilim insanımız, cemaat liderleri, anlı şanlı STK başkanları neden bu konularda konuşmaz? Oysa çok değil 20 yıl öncesinde mangalda kül bırakılmıyordu.
Allah bu kötülüklerden razı mıdır?
Ya Peygamberimiz bunları duysa mutlu mu olurdu?
Allah sadece yaptıklarımızdan değil kapasitemizin oldugu halde, yapmadığımız, aklımızın erdiği her türlü kötülüğe karşı çıkmamamızdan da hesaba çekecek.
“Herkes, ahirete önceden ne göndermiş olduğuna baksın. Allah’a karşı gelmekten sakının. Şüphesiz Allah, yaptıklarınızdan hakkıyla haberdardır.” [haşir 18]
YORUMLAR