‘’Nehir gibidir insan ,sessizcene akıp gider.
Bilinmez içinde ne fırtınalar kopar, ne saklar söylemez.’’
(Diyarbakırlı Ramazan Hoca)
Üstadım,
Mirim, Pirim , Efendim
Neyler siniz?
Ağır başlı Yar!
Sen ne dersin?
Bu iş nedir?
Ağır söyler yüreğim.
O yiğit öleli beri…
ÇAĞIN ‘’EBU ZER’’İNE !
(Bu satırlar Diyarbakırlı Ramazan Hoca’ya İthaf edilmiştir)
Bir adam
Üzerinde
Ebu Zer yalnızlığı
Ebu Bekir merhameti,
Osman sukuneti,
Ali cesareti,
Ömer kararlılığı
Namazını kılıyor çay ocağında
Ekmek teknesi…
İçimde ,tarif edilemez bir his,
Adı konulmamış bir duygu
Havada,Ağır bir kalleşlik kokusu.
Kirli bir niyet,şeytan bakışlı iblis
Hedefinde,bir ay parçası
İncedal, narin, körpe…
Vurdular namazda,kalleşçesine
Üç bıçak darbesi sonrası,yığıldı yere
Döküldü mübarek kanı,seccade üstüne…
Gün ölümle başlatıyor hayatı,
Her şafak taze bir ölünün üstünde doğuyor,
Sabah yeni doğmuş çocuk ,
Çirkin ve sisli gözleri...
Vurdukça ilk ışıkları penceremden içeri,
Kımıldaşır içimin ölüm dolu coşkusu.
Sabah taşıyarak bir celladı odama,
Hüznümle ve çirkinliğimle yargılamadan beni
Tanıdığım bir ölümle tehdit ediyor.
O hep güzel görünen bana,
Bir ‘’Güzel İnsanla’’...
Şuramızda bir şey var,
Acıya benzer,umuda benzer.
Böyle günlerde hayat,hem acıya, hep acıya benzer.
Her sabah ölümü anlatır gazeteler,
Sol köşede ölümü kutsallaştıran bir fotoğraf…
Oysa; Bizim ilanlarımız çoktan verilmiştir.
Bilinmez nereden ve nasıl gelir,
Yücedir ölüm...
Gelincik tarlası, hayat ağacı,
Ölümdür besleyen,baharın tohumlarını.
Şuramızda bir şey var,
Bizi onduran bir şey.
Acıya saran,umudu kuşatan.
Kalbim; kalbim mi desem?
Evet kalbim: yaşayan ben,
Hayatla ,ölümle, ötesiyle…
Ölüm mü dediniz?
Ölüm senin gibi güzel insanlar için,
Bir kırmızı gül olur ancak!
Koksun diye çocukların bahçesi,
İşte bir bir kırılıyor dalıyla,
Olgunlaşan meyve ağaçları,
Çünkü biliyorlar vakit dar...
Ama bizim; hayata ve ölüme sonsuz bir anlam veren ,
Hayatı pekiştiren köklerimiz var…
Acıyı gömdük toprağa gayrı açar mezarlık çiçekleri,
Mü’min bir tedirginliktir nerede olsa,
Bağırgan bir karmaşadır onun sesi,
En iri elleriyle kepçeleyen,
Ve biçimliyen,
Ve hep önce,en önce kendini biçimliyen,
O güler yüzlü sanatçıyı,
Mü’min olma sanatının bütün hünerlerini,
Süt beyazı bir mermere eşsiz bir incelikle işliyen,
O usta nakkaşı.
Unutmayacağız,,,
YORUMLAR