Lutfu ilahi liyakate, Rahmet-i ilâhî gayrete, Lezzet-i ilahi ise hayrete bakar |
Marka, bir işletmenin mal veya hizmetlerini bir başka işletmenin mal veya hizmetlerinden ayırt etmeyi sağlaması koşuluyla kişi adları dahil, özellikle sözcükler, şekiller, harfler, sayılar, malların biçimi veya ambalajları gibi çizimle görüntülenebilen veya benzer biçimde ifade edilebilen, baskı yoluyla yayınlanabilen ve çoğaltılabilen her türlü işaretleri içerir.
İngilizce kökenli olan “MARK”, benzersiz iz, işaret demek. Arapça da ise ALEM karşılığıdır. Alem ise, iz, işaret, nevi şahsına münhasır ayırt edici desen olarak da anlayabiliriz. O halde ister mark-a, isterse alem diyelim, emtiaya ait nitelik hakkında, olumlu – olumsuz yargı oluşturur. Bu işaret, kişilere teşmil edilince “Hüviyet” karşımıza çıkıyor. Hüviyet (kimlik kartı) HÂVÎ (muhtevâ, ihtivâ) kökünden türemiştir. Bu da “içermek, içerik” demektir.
Ticari bir marka oluşturma pahalı bir iş, pahalı ve zahmetli bir yatırımdır. Marka oluşturacak firma ve kuruluşlar, “kurumsal” olmaya karar vermiş, tüm mensuplarla birlikte kurumsal (omurgalı) duruş sergilemeye azmetmişler demektir. Bunun için dağınıklıktan kurtulma, marka oluşturmanın önündeki engel olabilecek alışkanlıkların değiştirilmesi, her adımın dikkatli atılması ve dışa açık mesajların daha seçkin sözcük ve cümlelerle ifade edilmesine, işyerinin departmanlara ayrılması ve o kısma ait personelin kat’i iş tanımlarının yapılması, entropiye (hedeften sapmalar, dağılmalar) kapılmaması için periyodik olarak kendileri denetletmeleri ve bunu denetleme periyotların da belgelemesi, o kurum ve işyerlerinden belirlenen standartlarda ürün ve hizmet alacağınızı garanti eder.
Kişi, çevresinde, sosyal hayatta, kamuoyu önünde, ailesinde bir “Marka”dır.
Kendine ait marka oluşturma konusunda nasılsın?
Yetiştiğin çevrede nasıl bilinirsin?
Kendine ait meziyet ve yararlı özellikleri geliştirme konusun da ne kadar zahmet çektin?
Zahmet yatırımı yaptın mı? Bu yatırımı koruma ve geliştirme noktasında ne gibi tedbirler aldın ve ayakların sabitkadem duruyor?
Seninle dostluk kuranlar seni ne kadar görmek istiyor, insani ve ahlaki olarak onların nazarın da kimsin ve ne kadar ediyorsun?
Çevren de ve toplumda olan biten genel kabul gören hayırlı işleri yâd etmede ne kadar takdirkârsın?
Sana yapılan karşılıksız iyiliklere teşekkür etmede ne kadar isteklisin?
manet ehli olarak görülüyor ve emin olmada ilkler arasın da sayılıyor musun? Sözün insanların hayatına dokunuyor mu?
Hataların yüzüne söylendiğinde, söyleyene minnet duyup teşekkür ediyor musun?
Hayatı paylaştığın dost ve yakınların senin yanında olmaktan mutlu oluyorlar mı?
Tavsiye ve nasihatların kendi üzerinde görünüyor, onlar senin hayatının içerisinde var mı?
Menfaatlerinle toplumun menfaatleri çakıştığın da toplum faydasını düşünüyor musun?
Bu sorulara cevapların olumlu ise, sen iyi bir markasın.
Cevaplar olumsuzsa; defolu bir markasın, kimsenin bir işine yaramadığın gibi akıbetinden endişe et.
Markasını iyileştirme konusunda iyileştirme yapmayan, gayret etmeyen herkes dünya hayatını yeterince başarıyla tamamlayamamıştır. İmaj, 4 saniyede elde edilir, ancak kimliğimize kazınır. Markasını iyileştiren, insanları kazandığı gibi Rabbini de kazandığı ümit edilir.
Vedat Kahyalar'a göre "Marka" tanımı.
YORUMLAR