--"...Ülkücülük mü kaldı ?" Ülkücülük dediğin senin şu an ayaklar altında sürünüyor... Onlar Ülkücü ise ben değilim...Onlar gibi ülkücü olacağıma...vb..." diyorlar. Eski ülkücüler bir araya gelip masa başına oturdular mı?
--" Sen nasıl ülkücüsün böyle denir mi?" deyince de ;
-- " Ben ülkücülüğe gençliğimi verdim, hayatımı verdim, Ülkücülük uğruna yapmadığım iş, girmedığim delik kalmadı, Onlar ne yaptılar !? Şimdi Şirketleri var, servetleri var, Her partiden vekillikleri , başkanlıkları da var ...Dostları da var !!!, var da...var...vb " diye cevapliyor ve öfkeleniyor !!???
--" Sen bana nasıl ülkücüsün diyemezsin de çıkışıyor...Neredeyse elindeki çay bardağını hiddetinden kıracak, birşeylere saldıracak...Ama biraz önce de ; sözün başında : " ülkücülük mü kaldı ! Ülkücülük ayaklar altında sürünüyor.." sözleri de senindi...deyince, gözler nemlenip, yüzler buruşuyor...Derin izler var ,belli..Ruhunda derin acılar çekilmekte, ruhun hali belli...Tevekkeli dememiş TDK Sözlüğü (C.2,Sy:2307)'de ÜLKÜCÜLÜK (s) Bir ülküye çıkar gütmeden bağlı olan, idealist.Atatürk de bir sözünde;" Milli birlik duygusu mütemadiyen ve her türlü vasıta ve tedbirlerle besleyerek gelistirmek, milli ülkümüzdür..." Fevzi Halıcı'da guzel şiirindeki beytinde;" Atatütk'ü yüceltir dilimizde türkümüz/ Vatan için daima çalışmaktır ülkümüz." Ünlü edebiyatcımız Tarık Buğra 'da bir romanında;" Bunların aralarında ülkücü ve vatanlarını canlarından bin kat fazla seven gazeteciler, yazarlar vardı..." diyerek ülkücülüğun muazzam tanımını dile getirmiş..Demekki ülkücülük ,kızıl bir zırhtır, evet, sizi kılıçtan ,kurşundan korur,ama hedefe varamazsanız.İçindekini de yakıyor, yanıyorsunuz.Geri durursanız daha çok içten ,ruhtan yanarsınız.
İdealleri uğruna gerekenleri yapamanın, birseyler yapamamanın, eski ihtişamlı, onurlu günlerı yaşayamanın, aynı dostları, ülküdaşlarını, çevresinde göremenin duygusal bulanıklığı, acısını çekiyor ve öylece yaşıyorlardı yaşlı ülkücüler..Yüreklerinde, şifa bekleyen bir dertler katmeri vardi, her birinin ruhlarında...Ruhlarda katmer katmer birikmiş dertler vardı..
Anadolu'nun her köşesinde, her yaştan. her meslekten, kadın olsun erkek olsun, acı çeken bir ruh,yanan bir yürek vardı...Bir zamanlar : belki de ömrün en güzel çağında," Ülkücüyüm!!!", "Ülküdaşım Gardaşım!!!" , " Ülkücülüktür yolumuz!!!" diye haykıran ,bu insanlar, bu gün; "sus-pus" lar...Şaşkınlar...Düşünceliler...Endişeliler...Ağaç dalında, pazarda, kasada ,tezgahta bir kızıl elma görseler...akıllarına "kutlu efsaneler" geliyor...Hayaller tütüyor, heyecandan başı dönse...elini hızla kaldırıp bir BOZKURT İŞARETİ çakıveriyor...Sonra da dönüp düşünüyor, "Hey be kardeşim ! Ormanın bütün bütün iti, aslanı ,bu kurdun düşmanı, Şehrin biti, çöpü bu BOZKURT'un düşmanı, artık başbuğun da yok, ülkücü yoldaşın da, sessizce omuzlarinı indirir gibi şeytansı bir karamsarlık etrafına çöker gibi...DÜŞÜNÜYOR, bekliyor..SABREDİYOR..." Kim Allah'a güvenir, dayanırsa Allah O'na yeter..." diye bir ayet diyuyor. Ve bir cuma hutbesinden hatırlıyor,iyi ki Cuma'yı terketmemişim deyip,omuzlarını dikiyor...Ve" madem Allah var,bizim için de gam yok..!!!...keder yok !!!..diyor...Yürüyor, koşuyor...Habibun Neccar gibi....
Yürü ya ÜLKÜCÜ !!! Kim tutar seni...Sen Yürüdüysen korkaklar kenara çekilir, Canını seven kenara çekilir. Yeter ki Allah var de!!! Yürü, YENİ...YENİDEN...YENİDEN ÜLKÜCÜLÜK!!! KOŞAR ADIM ÜLKÜCÜLÜK...!!!!....
4 Mart 2025
Şükrü ÇAKIR.
YORUMLAR