Hüseyin ACARLAR
Mutlak Acziyet ve Mutlak Kudret Bağında Savm-ı Hikmet
Oruçta mutlak acziyet ile mutlak kudret buluşur. Aczini bilmeyen kibirliler, korku taşımayan gafil iyimserler ve ümit beslemeyen kötümserler bu şereften mahrum kalırlar. Meseleyi açmak için ilmi, tasnife gerek var.
Klasik düşünce tarihi üç başlıkla tasnif edildi bunlar:
Birincisi: Fizika; doğayla ilgili üst başlıktı.
İkincisi: Etika (ahlak); toplumla dair olandı, sonradan aksiyoloji /değerler felsefesi denildi.
Üçüncüsü: sü Log/J/ika; bilginin bilgisiydi, sonradan epistemoloji/ diyalektik olarak anıldı.
Kur’an-ı Kerim ahlakı (etika) merkeze alan hitabeti öne çıkarırken -güzel ahlakı tamamlamak-, doğa ve bilgiyi esas almadan -sen kendini bilmezsen ya nice okumaktır- bireye ve topluma hitap eder.
Denizden, gemiden bahsederken esas olan yolculardır. Dolayısıyla akıl ve ilim ibadet içindir (bkz Zâriyât; 56).
Açalım;
Modern psikolojinin güdü kavramına eskiler kuvve derdi. İslam Ahlak ve Psikolojisinde insanın üç tane temel yetisi öne çıkar:
Birincisi: Kuvve-i Şeheviyye
İkincisi: .Kuvve-i Gadabiyye
Üçüncüsü: Kuvve-i Nutkiyye
Birincisi yeme içme ve cinsellik gibi bedeni ihtiyaçların içerisinde bulunduğu arzu yetisi. Oruç hali kuvve-i şeheviyyeyi belli süreyle tutma demektir ki bu ibadetin ahkâmındandır.
Dili, zihni, dünyalıkları, hırsı, tamahı, dizginlemek murad olunan ibadetin adab-u esrarındandır.
İkincisi Kuvve-i Gadabiyye ( öfke yetisi)
Bu ikisi insanın nefsini simgeler ve hayvanlarda da mevcutken, meleklerde yoktur
Üçüncüsü “Kuvve-i Nutkiyye” düşünme yetisidir. Yani aklın gücü. Düşünme yetisi hayvanlarda yokken meleklerde sınırlıdır.
Düşünme üç türlü gerçekleşir:
Birincisi: “Tümevarımsal ( parçadan bütüne ya da özelden genele doğru)” zihin etkinliği.
İkincisi: “Tümdengelimsel (bütünden parçaya ya da genelden özele) zihin etkinliği..
Üçüncüsü: Analoji (benzeştirme/kıyas).
Birincisi fikir, ikincisi akıl etkinliğidir.
Birincisi genelin bilgisini, ikincisi kesinin bilgisini verir Birincisi tikeller arasında İlişkileri kavramayı gerektirir, tikeller sonsuz olduğu için yorucudur, ikincisi tümelin bilgisini verir. Tikeli tek hamlede kavratır. Ve yormaz.
İtidal orta kararda olmak demektir ki analoji burada devreye girer.
Şehvettin itidali; iffet,
Gadabın itidali; cesaret,
Nutkun itidali; hikmettir.
Bu üç yetinin ne eksik ne fazla olması gerek.
İbadetin derinliği ahlaki olanı bilmekle anlam kazanır. Oruç, salat, hac, zekât ibadetin ahlaki eylemleridir.
İbadeti oruç üzerinden anlamlandırmaya çalışırsak; Oruç (savm), kelime olarak tutmak manasına gelir. Peki, neyi engelleyeceksin? Neyi tutacaksın? Sorularının cevabı “iştah” ve aynı kökten gelen “şehvet”tir.
Oruç dünyevi fayda verir. Bu esrarındandır. Aslolan uhrevi faydasıdır ki bu hakikat olandır.
Akide’yi safsatadan, ahkâmı hurafeden, hakikati sanaldan ve showdan arındırma miladı için Ramazan en uygun zamandır.
Bu minvalde muhasebe için üç soru:
Birincisi: Dindarlık artıyor ve dolayısıyla kuvve-i şeheviyye itidale mi evriliyor?
İkincisi: .Dindarlık artıyor ve dolayısıyla Kuvve-i gadabiyye adalet ve barış diline mi evriliyor?
Üçüncüsü: Dindarlık artıyor ve dolayısıyla Kuvve-i nutkiye açığa çıkıyor, oruçlu kimseler slogan değil ilimle mi haşır neşir oluyorlar?
Cevaplar iç açıcı görünmüyor. Ahir kelam;
Bir yerde akıl başka telde, ilim karaborsa, ibadet ritüele dönüşmüşse, orada İbadetin adabı kalmamıştır. Aslolan hikmetin bilgisine ulaşmak idiyse bu ibadetin esrarından da hikmet doğmaz!
Klasik düşünce tarihi üç başlıkla tasnif edildi bunlar:
Birincisi: Fizika; doğayla ilgili üst başlıktı.
İkincisi: Etika (ahlak); toplumla dair olandı, sonradan aksiyoloji /değerler felsefesi denildi.
Üçüncüsü: sü Log/J/ika; bilginin bilgisiydi, sonradan epistemoloji/ diyalektik olarak anıldı.
Kur’an-ı Kerim ahlakı (etika) merkeze alan hitabeti öne çıkarırken -güzel ahlakı tamamlamak-, doğa ve bilgiyi esas almadan -sen kendini bilmezsen ya nice okumaktır- bireye ve topluma hitap eder.
Denizden, gemiden bahsederken esas olan yolculardır. Dolayısıyla akıl ve ilim ibadet içindir (bkz Zâriyât; 56).
Açalım;
Modern psikolojinin güdü kavramına eskiler kuvve derdi. İslam Ahlak ve Psikolojisinde insanın üç tane temel yetisi öne çıkar:
Birincisi: Kuvve-i Şeheviyye
İkincisi: .Kuvve-i Gadabiyye
Üçüncüsü: Kuvve-i Nutkiyye
Birincisi yeme içme ve cinsellik gibi bedeni ihtiyaçların içerisinde bulunduğu arzu yetisi. Oruç hali kuvve-i şeheviyyeyi belli süreyle tutma demektir ki bu ibadetin ahkâmındandır.
Dili, zihni, dünyalıkları, hırsı, tamahı, dizginlemek murad olunan ibadetin adab-u esrarındandır.
İkincisi Kuvve-i Gadabiyye ( öfke yetisi)
Bu ikisi insanın nefsini simgeler ve hayvanlarda da mevcutken, meleklerde yoktur
Üçüncüsü “Kuvve-i Nutkiyye” düşünme yetisidir. Yani aklın gücü. Düşünme yetisi hayvanlarda yokken meleklerde sınırlıdır.
Düşünme üç türlü gerçekleşir:
Birincisi: “Tümevarımsal ( parçadan bütüne ya da özelden genele doğru)” zihin etkinliği.
İkincisi: “Tümdengelimsel (bütünden parçaya ya da genelden özele) zihin etkinliği..
Üçüncüsü: Analoji (benzeştirme/kıyas).
Birincisi fikir, ikincisi akıl etkinliğidir.
Birincisi genelin bilgisini, ikincisi kesinin bilgisini verir Birincisi tikeller arasında İlişkileri kavramayı gerektirir, tikeller sonsuz olduğu için yorucudur, ikincisi tümelin bilgisini verir. Tikeli tek hamlede kavratır. Ve yormaz.
İtidal orta kararda olmak demektir ki analoji burada devreye girer.
Şehvettin itidali; iffet,
Gadabın itidali; cesaret,
Nutkun itidali; hikmettir.
Bu üç yetinin ne eksik ne fazla olması gerek.
İbadetin derinliği ahlaki olanı bilmekle anlam kazanır. Oruç, salat, hac, zekât ibadetin ahlaki eylemleridir.
İbadeti oruç üzerinden anlamlandırmaya çalışırsak; Oruç (savm), kelime olarak tutmak manasına gelir. Peki, neyi engelleyeceksin? Neyi tutacaksın? Sorularının cevabı “iştah” ve aynı kökten gelen “şehvet”tir.
Oruç dünyevi fayda verir. Bu esrarındandır. Aslolan uhrevi faydasıdır ki bu hakikat olandır.
Akide’yi safsatadan, ahkâmı hurafeden, hakikati sanaldan ve showdan arındırma miladı için Ramazan en uygun zamandır.
Bu minvalde muhasebe için üç soru:
Birincisi: Dindarlık artıyor ve dolayısıyla kuvve-i şeheviyye itidale mi evriliyor?
İkincisi: .Dindarlık artıyor ve dolayısıyla Kuvve-i gadabiyye adalet ve barış diline mi evriliyor?
Üçüncüsü: Dindarlık artıyor ve dolayısıyla Kuvve-i nutkiye açığa çıkıyor, oruçlu kimseler slogan değil ilimle mi haşır neşir oluyorlar?
Cevaplar iç açıcı görünmüyor. Ahir kelam;
Bir yerde akıl başka telde, ilim karaborsa, ibadet ritüele dönüşmüşse, orada İbadetin adabı kalmamıştır. Aslolan hikmetin bilgisine ulaşmak idiyse bu ibadetin esrarından da hikmet doğmaz!
YORUMLAR