MERHAMET; AMA NEREDEN?
Devlet bana merhamet göstermesin; görevini yapsın!
Merhamet değil, adalet istiyorum…
Zihnimi en çok meşgul eden kavramlardan biridir merhamet…
Merhamet kabaca: “Başkası için duyulan üzüntü” olarak tanımlanır.
İlk anda merhamet ulvi bir duygu gibi görünse de dikey düşününce pek o kadar masum olmadığını anlıyorum.
Merhamet, çok güçlü bedeller ödenmesi gereken bir duygudur.
Merhametli bir lider, halkını felakete sürükler; merhametsiz lider de…
Bir liderden beklenen merhamet değil adalettir.
Kişilerin merhameti belki masum görülebilir ama toplumların merhameti olmamalıdır.
İslamiyet merhametli olduğu için bu gün bütün dünyada ağır bedeller ödemektedir.
Eğer İslamiyet kendi ulvi inançları içerisinde merhameti barındırmamış olsaydı, Avrupa’nın yarısı Müslüman olurdu ve bu kadar da saldırıya uğramazdı.
İslam inanının güçlü hoşgörüsü aynı zamanda onun en yaralayıcı zaafıdır.
*
Kişiler içinde merhamet tehlikeli bir duygudur; her insanın hayatında merhametli olduğu için ne kadar ağır bedel ödediğine dair trajik bir öyküsü vardır. (Şimdiye kadar böyle bir öyküsü olmamışsa merak etmesin en kısa zamanda böyle bir öykünün kahramanı olacaktır)
Birçok kişinin “bu adam ne diyor?” diye sorduğunu duyar gibiyim.
Ne dediğimi yeniden ve başka türlü anlatayım.
*
Bir kişi neden benim merhametime (Acıma hissime) ihtiyaç duysun?
Ya da ben onun merhametine (acıma hissine) neden ihtiyaç duyayım?
Beni ondan üstün kılan nedir ki ben ona merhamet göstereyim veya o benim merhametime muhtaç olsun?
Önce bu sorunun cevabını bulmak gerekiyor.
Kişi ancak Allah’ın merhametine sığınır ve ona muhtaç olur.
Kul, kulun merhametine neden ihtiyaç duysun?
Ben neden Adaletin merhametine ihtiyaç duyayım.
Suçum varsa, adaletten beklenen adil karar vermesidir.
Adaletin, adil olacağından şüpheye düştüğüm an onun merhametine ihtiyaç duyarım.
Adaleti örnek gösterdim.
Bütün kurumlar için böyledir.
Devlet bana merhamet göstermesin; görevini yapsın!
Masasında oturan yetkiliden merhamet değil, adalet istiyorum. Bana acımasın; adil olsun!
Bu açıdan, sokaktaki açların, düşmüşlerin, mağdurların, fukaranın merhamete değil, önce adil sisteme ihtiyaçları vardır. Onları bizim acıma duygumuz değil, adaletimi koruyacaktır.
Acımak, onları mağdur eden sisteme hizmet eder. Mağduriyet karşısında sorumluluk hissetmek bizi insanlaştırır.
Adaletin hâkim olduğu bir toplumda merhamet anlamsızdır; Çünkü o zaman merhamet, kulun, kula bağışladığı bir erdem değil, kulların yaşam biçimi olarak ortaya çıkar.
Kişinin suçu karşısında ceza vermenin merhamet veya merhametsizlikle bir ilgisi yoktur. Adaletin gereği ile ilgisi vardır.
Yoksula merhamet mi göstereceksin; o halde onu yoksul yapan koşullarla savaşın.
Allah’ın dışında merhametine sığınılacak kişi ve kurumlar varsa, bu işte bir terslik var demektir.
YORUMLAR