ADANA’DA FAYTONLARA NE OLDU?
Adana'da faytonların trafikten çekilmesine bulunan çözüm,
yönetici ve hayırsever Adanalıların yüz akıdır.
Sayın Sabri Gül, Yüz Kitabı'nda (Facebook) Adana'nın Eski Fotoğrafları grubunda bir fayton fotoğrafı paylaşmış. Fotoğrafın kaynağı Tolga Karapınar kardeşimiz.
Sabri Bey ardından "Fayton, Nam-ı diğer Kerrüse" ile ilgili anıların paylaşılmasını istemiş.
Adana'da Elli yaşından büyük olup da "Fayton anısı" olmayan kişi yoktur. Ya da, bazı ihbarcıların: " Arabacı vur kırbacı" ihbarından sonra yüzüne kırbaç gelmeyen çocuk zor bulunur.
Ben anıdan ziyade bilgi paylaşmak istiyorum.
Adana'da valilik yapan paşalardan, benim diyen sosyetesine kazadr hizmet eden bu faytonlara ne oldu?
Binmenin bir ayrıcalık, onunla gezinmenin bir asalet veya otorite simgesi olan paytonların piyasadan silinme öyküsü hazindir.
Her güzel araç gibi tarih sahnesine çıkan, insanların gönlünde yer eden, hayallerini süsleyen paytonlarda
“ADANA’DA KAYBETTİĞİMİZ DEĞERLER…”
Bu hüzünlü deyiş, Orhan Kapılı Beyefendi’ye aittir. Her hafta Adana’da Kaybettiğimiz Değerleri anlatırken, elbette yerine koyduğumuz değerlerden de söz etmektedir. Bir gün kendisiyle elbette Faytonları da konuşacağız.
Gelelim Fayton konusuna:
1969 yılı sonlarında Adana'da fayton sayısı 431 olmuştur. Hatta, atların caddeleri kirletmemesi için alınan önlemler başka bir yazının konusu. Motorlu taşıt sayısının artması ve nüfusun yoğunlaşması ile birlikte Faytonların karıştığı kaza sayısında da bir artış meydana gelmiştir.Ayrıca fayton sayısı çoğaldıkça, kalitesiz, standartlara uygun olmayan faytonlarda çoğalmıştır. (1969 yılında toplamda 53 kaza iki ölü ve 15 yaralı)
1970 yılının başlarında üç kurum bir araya gelir: Emniyet Müdürlüğü, Trafik Kazalarını Önleme Cemiyeti ve Arabacılar Derneği... Derler ki;
"Arkadaş böyle olmaz, bazı faytonlar, trafiğe çıkacak kalitede değil. Üstelik kazaya sebebiyet vermekte ve fayton hizmet kalitesini düşürmektedir. Bu durum, gerçekten kaliteli iş yapan faytoncuların da işlerinin düşmesine neden olmaktadır..."
"Peki çözüm?"
"Çözüm şu; eski ve kalitesiz faytonları 3.000 lira bedelle satın alalım, onlar piyasadan çekilince, kalan faytonları işi de çoğalır. Hizmet kalitesi de yükselir..."
"İyi de kardeşim, atlar ne olacak? Ayrıca faytonu satın aldığınız adam işsiz kalacak..."
"Onun da çözümü var, belediye ve valilik el ele, faytonunu satan adama iş verecekler. O işsiz kalmayacak, atlar da adamda kalacak. Atlarına baksın artık."
İLK FAYTONUN SATIN ALINMASI
Fayton alma kampanyası 27 Ocak 1970 tarihinde Trafik Şube Müdürlüğü'nün önünde yapılan törenle başlamıştır.
İlk 15 arabayı Trafik Kazalarını Önleme Cemiyeti adına Başkanı Fikret Tüzüntürk, Yönetim Kurulu Üyeleri Bayan Serhatlı (Emniyet Md.'nün eşi), Müzeyyen Olgun, Bayan Talat Homurlu satın almışlardır.
Törende, Trafik Şube Müdürü Azmi Elbek, Şoförler Cemiyeti Başkanı Mustafa Tapanyiğit ve basın mensupları hazır bulunmuşlardır.
İLK SATIŞ
Trafik Şube Müdürlüğü önünde dizilen faytonlardan satın alınan ilk araba, 25 yıldır faytonculuk yapan 55 yaşındaki Salih Töküzoğlu'na aittir. Arabacı, faytonun plakasını söküp alkışlar arasında Fikret Tüzüntürk'e vermiş ve karşılığında 3.000 lirayı almıştır. İkinci arabayı ise Bayan Talat Homurlu satın almış ve kendisine teslim edilen plaka bedelini ödemiştir. Sayın Homurlu arabayı, cemiyete hibe etmiştir.
Daha sonra sırayla; Bekir Karakuş, Zahit Akdağ, Karakol Yaptırma Cemiyeti birer araba satın almıştır.
Cemiyetin ilk aldığı 15 araba ile birlikte şahısların aldığı 5 arabayla birlikte ilk gün 20 araba satın alınmış ve piyasadan çekilmiştir.
Bu kampanya bir müddet daha devam etmiş, yaklaşık 200 araba, devlet bütçesine dokunmadan cemiyetler ve hayırseverler tarafından satın alınmış ve arabasını satanlarda belediye ve valilik tarafında işe yerleştirilmiştir.
ANLAYIŞIMIZIN YÜCELİĞİ
Kısır siyasi çekişmelerle kirlenmemiş Cumhuriyet Türkiye'sinin yöneticileri böyle bir çözüm buluyorlardı.
"Faytonlar yasaktır" deyip, insanları açlığa mahkum edecek devlet gücü vardı. Ama devletin gücü, insanlara yeni sorunlar çıkarmak değil, tam tersine hayatını kolaylaştırmak için işliyordu. Devletin gücü, yurttaşına güven veren erdem kaynağıydı.
Özelleştirmeler ile, binlerce insanı kapıya koymak, ben yaptım oldu demek, Türkiye Cumhuriyeti yöneticilerine asla yakıştıramadığım bir güç gösterisidir.
Güç, dediğini yapmak değil, halkına adaletli ve asil davranmaktır.
Vatandaşın devletine saygısının kaynağı, devletin vatandaşına saygısıdır.
Adana'da faytonların, yavaş yavaş piyasadan çekilmesini sağlamak için kullanılan yöntem, Cumhuriyet'in yetiştirdiği yönetici ve kurum kuruluş ve insanlarımızın yüz akıdır. İbret alınmalıdır.
Not: Sizlerle bu fotoğrafları paylaşmamızı sağlayan Adana’nın Eski Fotoğrafları grubundan Sayın Sabri Gül ve Orhan kapılı ile Tolga Karapınar’a teşekkür ederiz.
YORUMLAR