ŞARKILARLA İSTANBUL GEZİNTİSİ
Şarkılar uçan halıdır; zaman ve mekânı da aşarak,
bizleri duygular ve coğrafyalar üzerinde dolaştırır.
Uçan Halı efsanesini binlerce yıl öteye taşıyan giz, seyahat ettirme gücüdür.
Deyja’yı dinleyip de İskandinavya’nın mistik coğrafyasında gezinti yapmamak mümkün mü? Kim, bir Ney’in ruhani seyahatinden kendini kurtarabilir? Sazın tellerindeki ezgi ile Anadolu coğrafyasını gezmeyen var mıdır?
RAMAZANOĞLU KONAĞI
O günü Şarkılar ile “İstanbul ve Semtlerini” dolaştım.
Ramazanoğlu Konağı’nda Yedinota Müzik sanatları Derneği’nin “İstanbul ve Semtleri” konulu Türk Müziği Konseri vardı.
Adana’nın Türk Sanat Müziği’nde efsane çifti Zambak ve Uğur Doğan Türe’nin hazırlayıp yönettiği konsere dinleyici olarak katıldım.
Katılmam gerekirdi. Yıllarca her ayın son Cumartesi günü bu konakta “Türk Sanat Müziği” etkinlikleri yapıldı. Sanatçıların çoğu ile görüşüp tanıştık… Müzik değişik çevrelerden gelen insanların ortak tutkusuydu.
Pandemi, deprem derken üç dört yıl disiplinli olarak yapılamadı, dolayısıyla ben de takip edemedim.
Özlemiştim… O güzel insanlardan Türk Müziği dinlemeyi özlemiştim. Duygusal savrulmaları, geriye dönüşleri, içtenlikleri, notalarda önce var olup sonra da tükenmeyi özlemiştim.
Prof. Dr. Gözde Ramazanoğlu, uzun yıllar konakta kültür ve sanat faaliyetleri düzenledi… Elimden geldiğinde her hafta izlenimlerimi yazdım. O yıllar etkinlikleri KOZVAK düzenliyordu. (Kozan aşığı, Adana Beyefendisi Duru Çiftçi’yi saygı ve rahmetle anıyorum.)
En büyük arzularımdan biri, belgesel nitelikteki bu yazıların bir kitapta toplanması…
Bu hafta yine Sayın Gözde Ramazanoğlu o nazik üslubu ile davet etti.
“Evet” dedim “Bu haftaki konser bensiz olmayacak…”
ZAMBAK TÜRE: “EKSİLEREK ÇOĞALIYORUZ”
Yaptığım ilk iş, koro toplu fotoğraf çektirirken aralarına dalmak oldu. Burada başta Sayın
Böylelikle benim için anlamı büyük olan bir hatıra kazandım. Emine Gürlek olmak üzere, Şenay Soner hanımefendiye teşekkür ediyorum.
Zambak Türe Hanımefendi o mümtaz kişiliği ile konuklara hitaben: “Bir yandan eksilip bir yandan çoğalarak etkinliklere devam ediyoruz. Hepiniz hoş geldiniz” dedi.
Udi Orhan Karaoğlu, Kemanda Mehmet Çamlı ve Kudüm deyince artık bir simge olan Esin Ünlü… Sayıca az sanatça çok kalabalık bir orkestra…
Koro üyeleri Uğur Doğan Türe’nin önünden geçerken, hak etmiş olduğu saygıyı göstererek yerlerini aldılar.
ŞARKILAR VE UÇAN HALILAR…
Konser, Udi Orhan Karaoğlu’nun seslendirdiği Tamburi Cemil Bey’in Kürdili Hicazkar Peşrevi ile başladı. Koro üst üste , Yesari Asım Arsoy’un yine aynı makamda iki eserini seslendirdi:
“Aşkım YENİKÖY sahil-i deryasını sardı
Sinemde perişan uzanan bir peri vardı…”
Hemen ardından ikinci olarak:
Uçsun ADA’dan gönlüne sinendeki gamlar
Yelpazelesin ruhumu şen dildeki çamlar…”
Dünyanın bütün dillerinde mehtap aşıklara selam gönderir. Ve dünyanın her yerinde mehtap, aşıklarda aynı parıltılı duyguyu çağrıştırır…
Göz göze bakışan âşıklara selam gönderen mehtap, tek başına kalmış bir aşığın ruhunda hangi duyguları bırakır?
İşte Muzaffer İlkar bu duygunun ne olduğunu yine Kürdili Hicazkâr şarkısı ile cevap vermiş:
“Çamlar arasından süzülürken mehtap neydi o akşam
Hala titriyorum o geceyi anıp, neydi o sesler şarkılar…”
Özlem’in dile getirdiği bu şarkıyı, Oğuzhan Özgen seslendirdi. Evet özlem… Mehtabın süzülmesi, akşamın sesleri, rüzgar ve deniz… Hepsi ayrı düşmüş âşıkların hatıralarına el sallar. Sayın Oğuzhan Özgen2de kendi özlemlerinin katarak ruh verdi şarkıya. Bu değerli sanatçıyı ilk kez bu konseri ile tanımış oldum.
Ve yine korodan yine iki şarkı: birincisi Ahmet Rasim’e ait Beyatiaraban şarkı:
“Gözümde işvenümadır hayal-i bibedeli / Hüda bilir ya iki defa gördüm ol güzeli
Yanıp tutuştum o şirin edayı görmeyeli / Acep VEFA’da mı semti acep nereli.”
İkincisi de Hristaki Efendi’nin çok sevilen Kürdili Hicazkar şarkısı
“Gidelim GÖKSU’ya bir âlem-i âb eyleyelim
Ol kadehkâr güzeli yar olarak peyleyelim…”
Arada Mehmet Çamlı’nın Keman taksiminden sonra, Teoman Alpay bu kez dinleyenleri Nihavend şarkı ile Göztepe’ye götürüyor:
“Dün Göztepe’nin neşeli bir âlemi vardı
Şen kahkahanız bahçelerin koynunu sardı…”
Şarkıyı yine ilk kez dinlediğim Eftâle Yalçın hanımefendi seslendirdi. İçten ve duygulu sesi ile Göztepe’de yolculuk yaptım.
Ve Refik Ersan’ın Nihavend şarkısını Belgin Aydıngülü Hanımefendi yorumladı konuklar için:
“Beğendim biçimini her yerin mini mini
Dudaklarım ismini anıyor Kadıköy’lü… “
Çok tuhaf dinlemediğim şarkı yok zannediyordum. Bu şarkı bu konudaki yargımı yerle bir etti. İlk kez dinledim… Bilirsiniz, bir şarkı, anılar ve duygular ile yoğrulur bu nedenle ilk kez dinlendiğinde fazla bir anlam ifade etmez. Bu kez öyle olmadı… Şarkıyı sevdim. Belki de Sayın Aydıngülü’nün yorumu bunda etkili olmuştur.
Bu kez koro Faiz Kapancı’nın Nihavend bir şarkısıyla karşımıza çıkıyor:
“Gel güzelim Çamlıca’ya bu gece
Gün doğmadan (a canım) sevişelim gizlice…”
Çamlıca akşamlarında aşka çağrı.. Hareketli ve sevilen bir şarkı.
Esasında ben hayatımda Göztepe’ye gitmedim, Göksu’ya da, Çamlıca’ya da… Ama nedense “Mehtap ve aşk” deyince aklıma bu ilçeler gelir, “Mehtap ve aşka”, bir de deniz eklenirse Dario Moreno ya da Tanju Okan gelir.
O nedenle şarkıların sihirli halı olduklarını iddia ediyorum.
*
Alâeddin Yavaşça’nın Hicaz şarkısı ile Boğaziçi’nde bir gezintiye çıkıyoruz:
“Boğaziçi şen gönüller yatağı
Her bucağı aşıkların otağı…”
Sayın Şenay Soner’i konserde dinlemeyi özlemişim. Kolay değil, bilmem kaç yık KOZVAK çatısında yine bu mekanda konserler düzenledi.
Ardından Koro, ilk ikisi Yesari Asım Arsoy’un Hicaz şarkısı olmak üzere iki şarkıyı peş peşe seslendirdi:
“Geçen hafta Kızıl Toprak yolunda
Seni gördüm bir kız vardı kolunda…” Ve ikinci olarak:
“Sazlar çalınır Çamlıca’nın bahçelerinde
Bülbül sesi var şarkıların nağmelerinde…”
Koro, coşturduğu salonda son olarak, Rıza Bey’in Mahur şarkısıyla coştu / coşturdu:
“Beyoğlu’nda gezersin, gözlerini süzersin
Sevdiceğim, yavrucağım, niçin beni üzersin…”
Uğur Doğan Türe konseri bitirdi ancak konuklar izin vermedi. Yoğun istek üzerine koro iki şarkıyla daha konukları, uçan halı ile duygular ve İstanbul coğrafyasında gezdirdi:
“İstanbul’dan Üsküdar’a yol gider… Ve
Bu bahar da gönüllerde Gülşen ola…”
Şarkılar uçan halıdır; zaman ve mekânı da aşarak, bizleri duygular ve coğrafyalar üzerinde dolaştırır.
Başta ev sahibi Ramazanoğlu Konağı yetkilisi Prof. Dr. Gözde Ramazanoğlu olmak üzere, bu konserde emeği geçenlere şahsım adına teşekkür ediyorum.
YORUMLAR