Sedat Memili

Sedat Memili


Barış, Vaad Edilen Bir Rüyadır

02 Eylül 2024 - 13:35

İsrail sonsuz barış istiyor ama Müslümanlar izin vermiyor (!)

 
Bu öneriyi ortaya attığım zaman, çok büyük tepkiler gelecektir. Gelmelidir. Çünkü Müslümanlığı itham eden bir önerme. Açıklanmaya muhtaç…
 
O halde ne demek istediğimizi açıklayalım.
 
*
 
Tevrat olarak bildiğimiz Kutsal Kitap ya da Kıtab-ı Mukaddes, insanlığa nazil olmuş ilk kitaptır denir. İnanç tarihi öyle kabul eder ama Eski Ahit denilen bu kitap İsrailoğullarına gönderilmiştir.
 
Bildiğimiz İncil, Yeni Ahit ise Tevrat’ın devamı niteliğindedir. Bazı değişikliklerle Tevrat’ın üzerine şekillenmiştir. Mesela Yahudiliğin kan ile vaftizini, su ile vaftize dönüştürmüştür.
 
Teknik detaylara girmeyeceğim.
 
Tevrat’ın (-Haşa Allah’ı-) çok, kıskanç, geçimsiz, insanlığa düşman bir Tanrısı var. Bu Tanrı bazen Yahova bazen de “İsrail’in Rabbi” olarak kendini tanıtır.
 
Sık sık, herkesle konuşur. “Ben, Sizi Mısırdan Çıkaran İbrahim’in Rabbi’yim.”, “Ben atalarınız olan, Yakup’un, İshak’in Rabbi…”
 
Tevratta böyle yüzlerce tanım vardır.
 
Mısır’da organize ettiği katliamı sürekli İsrailoğlulları’nın başına kalkan bir Rab’dir.
 
Bu Rab’bin (Yahova’nın) tek derdi, Ortadoğu’da sınırları belli edilmiş toprakların İsrailoğullarına verilmesidir.
 
Tevrat baştan sona, Rabbin bu toprakları İsrailoğullarına vermek için “çevirdiği entrikalar”la doludur.
 
Ve o entrikalara baktığım zaman, bugün Ortadoğu’da yapılanların kaynağını öğrenmiş oluyorum.
 
Yakup’un Tevrat’ta geçen kelime anlamı “Hileci”dir. Rab, Yakup’un hilelerinin tamamını bilerek onu kutsar. Yakup en azından, babası İshak’ın gözlerinin zayıflığından faydalanarak gerçekte abisi Esav’ın hakkı olan kutsanma hakkını elde etmiştir.
 
İşte bu Yakup, hileciliğini komşu ulusları fethetmekte kullanır. Rab onu ödüllendirdi:
 
“Yakup Paddan Aram’dan dönünce Tanrı ona yine görünerek onu kutsadı. ‘Sana Yakup diyorlar bundan böyle adın Yakup değil İsrail olacak’ diyerek onun adını İsrail koydu. (…) Kralların atası olacaksın, İbrahim’e, ishak’a verdiğim toprakları sana verecek, senden sonra da soyuna bağışlayacağım.” (Yaratılış 35 / 9 vd.)
 
Peki, İbrahim’e, İshak’a ve daha sonra Musa’ya verilen topraklar nerelerdir.
 
“O gün Rab Avram (İbrahim) ile anlaşma yaparak ona şöyle dedi: ‘ Mısır Irmağı’ndan Büyük Fırat Irmağı’na kadar uzanman bu toprakları –Ken, Keniz, Kadmon, Hitit, Periz, Refa, Amor, Kenan, Girgaş ve Yevus topraklarını – senin soyna vereceğim.” (Yaratılış 15/ 18-21)
 
Bu harita Tevrat’ın ekinde verilmiş, her şey doğru anlaşılsın diye. Rab’bin bu vaadi, İsrail peygamberlerinin tamamınca ardıllarına vasiyet olarak bırakılmıştır.
 
Gelin görün ki, bugün İsrail Rabbi’nin vaat ettiği bu topraklarda Müslümanlar yaşıyor.
 
Bugünün Yahudileri de kendi kutsal inançlarının (!) gereğini yapıyorlar. Çünkü Müslümanlar, Kıskanç Rab Yahova’nın vaat ettiği topraklarda yaşıyorlar. Sen Netenyahu’ya istediğin kadar lanet et, o, Otniel, Ehut, Debora ya da Gidyan gibi, İsraillilerin inançlarına hizmet eden bir kahramandır.
 
Müslüman’ın Namaz’a olan inancı neyse, Yahudi’nin de vaat edilmiş toprakları fethetme inancı odur.
 
İsrail savaşmıyor, inancının gereğini yapıyor.
 
Tevrat’ta, İsraillilerin dediğini yapan uluslarla yaptığı barışlar uzun uzun anlatılmıştır.
 
İsrail inancına göre bu topraklarda barış olmasının tek şartı, burada yaşayan halkların – inancı ne olursa olsun – teslim olması, bu toprakları bırakıp gitmesi, bırakmıyor ise ölmesi gerek…
 
1 Eylül neden Barış Günü, Hitler’in Avusturya’ya girip 2. Dünya Savaşı’nı başlattığı olayın yıldönümüdür.
 
Oysa Hitler, Avusturya’yı işgal etmeden önce Başbakanı’na: “Barış yapalım, Avusturya’yı bana bırak” demişti. Başbakan “olmaz” deyince: “Ne yapayım ben barış istiyorum, sen savaş istiyorsun” deyip Avusturya’ya girdi.
 
Eşkıya evine gelmiş, “iyilikle söylüyorum, evini bana bırak git. Ben savaş istemiyorum…”
 
*
 
İsrail’de öyle diyor: “Rab’bin emirleri ve inancımın bana vasiyeti ortada. Bu toprakları bana bırakın. Ben barış istiyorum” diyor. İsrail barış için savaşıyor. (!)
 
Müslümanlar kabul etmiyor.
 
O açıdan Ortadoğu’da barış, çocuklara vaat edilen bir rüyadır.
 

Reklam

YORUMLAR

  • 0 Yorum