İÇİMİN KARANLIĞINA DÜŞTÜM!
1 / 2
İçimin karanlığına düştüm medet Ya Basıt!
‘’Ama’’lar ve “Neden”ler,
Sağanak yağmurlar gibi yağıyor içime.
İçimde;’’üç çatallı dumandan ateşli gölgeler’’!
Sen’sizliğin girdabına düştüm…
Henüz yarılamamışken bile yolu,
Birikmiş yine de yürümenin yorgunluğu.
Yolumu aydınlat Ya Nur!
Bilemesem de nereye varacağımı,
Sen’i bulmak ve duymak için yürüyorum,
Ya ‘’Batın’’ nasip eyle seni görmeyi Ya ‘’Semi’’ duy sesimi…
Yürürken fark ediyorum ne çok yüküm olduğunu,
Ne çok şey biriktirmişim içimde gereksizce,
Adımlarım, rüzgâr karşısında savrulan yapraklar gibi,
Savruk ve yorulmuş.
Hareket var ama pusula yok..
Gökyüzünün aydınlığında bulmak istesem de kendimi,
Hep ‘’Yıldız’’ların rehberliğinde yürüyorum…
Belki dışarıda mevsimler değişiyor, günler geçiyor,
Ama benim içimde çıktığım yolculuk hep yağmurlu ve puslu kalıyor,
Cılız aydınlıklarda buluyorum umutlarımı, örselenmiş inancımı…
Sen’inle ilgili hayal ettiğim ne varsa,
Bu kısacık soluk aydınlıklardan topluyorum.
İÇİMİN KARANLIĞINA DÜŞTÜM!
2 / 2
Yine de yürümeye çalışıyorum…
Bir İnşirah bekliyorum sonu Fergab’a çıkan!
Mahcur bırakılmış olanı okuyorum, ’’Furkan’’ olanı,
Okudukça hatırlıyorum,
Hatırladıkça kalemim kırılıyor,
Ya ‘’Rahman’’ affına sığınıyorum…
Az ileride gözüme bir ağaç ilişiyor,
Tek başınalığı beni andırıyor,
Her şeye rağmen dimdik ve yeşil.
Bir park çocuk kahkahaları duymuş,
Heyecanlı gözlerin salıncakta sallandığı,
Tökezleyen adımların etrafta koşuşturmaya doyamadığı bir park..
Yeşilin ve çeşit çeşit çiçeklerin olduğu,
Ağaçlarının gölgeliklerine sığınılan bir park…
Böyle bir park değil miydi, gölgesine sığınmayı hayal ettiğim?
Ve hep o gölgelerde kalmayı umduğum,
Cennet bahçelerinde….
YORUMLAR