Üniversitelerde milyonlarca genç bir meslek eğitimi için hazır bulunmakta. Elbette üniversiteler eğitim kalitesi ve araştırmaları ile tanınması önemli. Bununla birlikte üniversiteler farklı konularda bir şekilde toplumun gündeminde var oluyor. Geçenlerde okuduğum bir yazıda Türkiye’nin sekülerleşme durumu değerlendirilirken üniversiteler ile ilişkilendirilmiş. Yazıda şu sorulmakta: Türkiye'de sekülerleşme hızlandı mı?
Verilen cevaba bazıları sevinirken bazıları üzülebilir. Zaten bizim konumuz bu da değil. Bizim soru(nu)muz sekülerleşmenin nedenleri arasında üniversitelerin sayılması. İsterseniz önce bu iddiaya bir bakalım.
Neden
İlahiyatçı Kelam uzmanı Prof. Dr. Hilmi Demir’e göre seküleleşme artmış durumda. Demir “Birçok etken var sıraya koyup sayayım” demekte:
Birincisi, şehirleşme. Son 20 yılda biz kırdan daha fazla kent nüfusuna sahip olduk.
İkincisi, Türkiye'deki üniversite sayısındaki artış. Açılan üniversitelerin niteliğini bir kenara koyun. Bunların akademik kalitesini tartışabilirsiniz. Ama üniversitelerin yol açtığı sosyolojik değişim başka bir şey. Üniversite bir yaşam tarzıdır. Kampüs bir yaşam tarzıdır. Kampüste gençler birbiriyle temas eder. Temas eden kimlikler erir ve melezleşirler. Kimlikler ne kadar ötekiyle temas ederse o kadar birbiriyle iç içe geçmeye başlar. Üniversitelerin artışı Türkiye'de sekülerleşmeyi çok hızlandırdı.
Üçüncü etken başörtüsü sorunun çözülmesidir. (bk. https://t24.com.tr/yazarlar/cansu-camlibel/prof-dr-hilmi-demir). Bu üçüncü neden için şu sorulabilir: Başörtülü bayanların çalışma hayatında daha fazla gözükmesi sekülerleştikleri anlamına gelir mi?
Bu nedenlerden üniversite ve sekülerleşme konusuna değinelim. Sorumuz üniversite eğitimi bir dışsallık olarak sekülerleşmeyi artırır mı? Bunun cevabını önce sekülerleşmenin ne olduğunu açıklayarak aramaya çalışalım.
Sekülerleşme
Sekülerlik nedir? Bazen sekülerlik laiklikle eş anlamlı kullanılmakta. laiklik (Alm. Laizismus, m; İng. secularism), Dinin devlet işlerine karıştırılmamasını, kamusal ve toplumsal ilişkilerin din kurallarına bağlanmamasını, devletin her türlü dinsel inanışa eşit uzaklıkta tutulmasını, dinin bireysel özgürlük alanına bırakılmasını öngören anayasal ilke olarak açıklanmakta. Bir başka tanım ise dinsel kurallar dışındaki değer ölçüleriyle oluşturulmuş yaşama biçimi şeklinde. Seküler laik yaşama ait, dinden bağımsız olan anlamında. Sekülerleşme din karşıtlığı ya da dine düşman olmak değil. Sekülerleşme bireyin hayatındaki tutum ve davranışlarla ilgili, laiklik ise devletin tutum ve davranışlarıyla ilgili bir durum. Laiklik hukuksal ve devletin rejimiyle ilgili bir şeyken sekülerlik ise bireysel, bireyin yaşamıyla ilgili kabul edilmekte.
Üniversite
Gençleri üniversite eğitimi almak için üniversiteye gönderirken dışsallık olarak sekülerleşmeye neden olduğu gündemimize giriyor. Bu mümkün mü?
Bu soruyu cevaplarken ilk olarak, üniversite eğitimi alan birisinin bilinçli veya bilinçsiz bir şekilde bilginin kaynağı konusunda daha farklı düşünmeye başladığını ileri sürebiliriz. Bilginin geçerliliği için -özellikle fen bilimlerinde- deney ve gözlem esas alınması buna kaynaklık edebilir.
İkincisi, ritüeller konusunda yaşanıyor. Ritüel (geleneksel tören) (İng. ritual), belli zamanlarda yerine getirilen ve çok kez simgelerle desteklenen, etki alanı dinden, laik ve gündelik yaşama kadar uzanan tören anlamına geliyor. Üniversite eğitimi alan birinin ritüellere de bakışı değişiyor.
Son olarak dış görüntü (kılık kıyafet, sakal, bıyık vs) değişiyor.
Bu noktada tercihiniz bu üç faktörün eski halimi yeni hali mi ölçü olduğuna karar vermemizi gerektirir ve ona göre kendinizi ve üniversite eğitimini konumlandırabilirsiniz: Seküler, muhafazakar, milli vs…
Üniversitenin etkisi -dışsallık olarak- düşünme şeklini değiştirmekten kaynaklanabilir. Değişim öncesi ve sonrası düşünce ve şekil değişikliği dindarlığın/sekülerliğin ölçüsü olabilir mi? Benim cevabım: Pekâlâ insanlar dış görünüşlerini değiştirerek büyük bir zihni derinliğe (dindar/seküler) ulaşabilir.
Son söz: Her değişim bir sapma değildir.
YORUMLAR