Gün geçmez ki ünvanlı insanların garip garip açıklamalarını duydukça merakım depreşir: Hangi meslek grubu en iyi kurusıkı atıyor veya kim en iyi kurusıkı atar?
Türkçe ve İngilizce sözlüklerde kurusıkı atmayı bilimsel bir titizlikle araştırdım! Modern zamanlarda sıkça kullanılan “blöf” eskiden daha sık kullandığımız bizim “kurusıkı atmanın” karşılığı!
Blöf nedir?
Sözlükte blöf (bluff) karşılığı olarak şunları beğendim: Kurusıkı atmak, kandırmaca yapmak, pervasız, derin uçurum.
TDK sözlükte de kuru sıkı karşılığı ise şu (argo Blöf) şu şekilde açıklanmış: Yalnız barut doldurulmuş, çekirdeksiz tüfek veya tabanca mermisi. Yani, ses/gürültü var ama hedefe vuruş yok.
Bilindiği üzere blöf bir kâğıt oyununda, oyun sırasında elinizde kâğıt olmadığı zaman kazanmak için başvurulabilecek yönteme blöf denmektedir.
Blöf karşılıkları arasında pervasızlık da var. Pervasız, çekinmez, sakınmaz, korkusuz kimse anlamında. Unvanın mı var, paran mı var, makamın mı var rahatça blöfşör olabilirsin. Hangi meslek grubu en iyi kurusıkı atıyor veya kim en iyi kurusıkı atar sorusu için elimizde bir veri yok. Ama paylaşabileceğimiz örnekler var:
Siyasette
Hemen politikacılar ve bizim kasaba politikacısı Hüsnü dediğinizi duyar gibiyim. Elbette politikacılar arasında hızlı blöfşörler var!
1990’lardayız! Bir siyasetçimiz güzelliği ile halkımızın gönlünde taht kurma çabaları içerisinde… Üstelik taa o yıllarda kocasına soy ismini verebilmişti. “Haydi Türkiye ileri!” diye bağırıyordu… Hızını alamayarak “herkese bir araba bir ev vaat” etmişti. DYP-SHP hükümetinde ekonomiden sorumlu devlet bakanı oldu (TÇ) ve herkese biri ev biri araba olmak üzere iki anahtar vaat etti. 'Her mahallede yüz trilyoner olacak' dedi, bunu her köylüye traktör sözü takip etti.
Merhum babama “ne dersin seçimden sonra ev ve arabamız hazır” dedim. Rahmetli gülmeden oturduğu yerden yere düştü. Babam öleli 15 yıl oldu, benim de emekliliğim çoktan geçti.
Haydi, Türkiye ileri! Sahi, kim kendini/memleketi ileri götürdü?
Beş lira: Kendine has üslubu ile Türk siyasi hayatına damgasını vuran Süleyman Demirel seçim vaatlerinde tartışmasız bir numaraydı. Demirel blöfte sınırları toptan kaldıran biriydi. Yasaklar sonrası yeniden siyasete döndüğü 1991 seçimlerinde "kim ne veriyorsa beş lira fazlasını vereceğim" sözü ile hafızalara kazınan Demirel, ekonomiyi 500 günde düzlüğe çıkarma sözü verdi.
Akademi
Prof. Ünvanlı olup da kuru sıkı atan yok mu? El cevap: Hiçte az değil! Kısaca birkaç örneğe bakalım…
Blöfşörlükte sağlık uzmanlarından iddialı isimler var. Tıp dünyası çok çekti bu tiplerden! İddialı blöfşörlerde biri (CK) şöyle demişti: “İlk kez açıklıyorum: Fransız İhtilali’nin gerçek nedeni tuzdu.” Tuz tansiyonu yükseltir… Herkes tuzlu yerse toplumun toptan tansiyonu yüksek olur… Toplumun tansiyonu yüksekse ülkenin tansiyonu yüksek demektir… Tansiyon yüksekliği ise bir yerden patlak verir…
Şükür ki şükür! Sadece Fransızlar meraklıymış, ya tüm dünya nüfusu tuza merak sarsaydı? Neyse Fransız devrimi ile idare etmiş olalım…
Bir başka nadide örnek: Bir jeoloji profesörümüzün (CŞ) ifadeleri ise şu şekilde: “Fatih Müslüman değildir” Sekreterine ‘ben HZ. Muhammed'in dediklerine inanmıyorum’ demiştir… Osmanlı'da “cihan imparatorluğu” olamamıştır. Bu açıklamalara ciddi tarihçiler herkes işini yapmalı, tarihte metodoloji diye bir şey var, her belge tarih yazımında kullanılabilir mi tarzında açıklamalarında bulunmuşlar…
Bir başka blöfşör ise; Tarih Bölümü Öğretim Üyesi (ES) idi: “Google'ı kullanan, ilk icat eden Sultan Abdülhamid Han'dır" açıklamasında bulundu.
Deniz Bilimleri Fakültesi Öğretim Üyesini (YÖ) iddiaları, bir zamanlar gündeme damgasını vurmuştu: “Hz. Nuh, oğlu ile cep telefonuyla konuştu, nükleer enerji ile çalışan gemiden insansız hava aracı (İHA) gönderdi.” Tepkiler sonrası Hoca “derdimi tam anlatamadım imkân verilirse anlatırım” demeyi de ihmal etmemiş.
Alıcısı olan her şey üretilmeye devam eder. Blöf ince bir oyundur, oyunu ise oyun kurucular kazanır.
Son Söz: Boş sözle gemi yürümez.
YORUMLAR