Fatma Tuncer - Köşe Yazarı
Milli Gazete
Hatırı sayılır bir psikiyatrist toplumun zekâ yaşının 7 ile 11 olduğunu ifade ediyor ve karşılaştığımız nahoş görüntülerin bu durumla olan akrabalığını açıklıyor. Alanında söz sahibi olan psikiyatrist suça eğilimin, hak ihlallerinin, nefret suçlarının asıl nedeninin erişkin bedenine sıkışan haylaz çocukları büyütemememizden kaynaklandığını belirtiyor ve bedensel ve ruhsal olgunlaşmanın paralel gitmesi gerektiğini belirtiyor. Ne gariptir ki, çevremizde fiziki olarak belli bir olgunluğa ulaşan pek çok kişi duygu dünyasında o haylaz çocuğun rolünü oynuyor ve bu çatışma dış dünyaya farklı şekillerde yansıyor.
Bilindiği üzere 7-11 yaş sürecinde çocuk rekabeti sever, arkadaşının kusurları ile alay eder, isim takar, dalga geçer. Çocuk alay ettiği arkadaşının ezilmişliğinden beslenir ve kendini güçlü ve yetkin hisseder. Bu kritik süreçte aile ya da öğretmen çocuğun merhamet duygusunu harekete geçirmeli ve onun akranları ile empatik ilişkiler kurabilmesi için rehberlik etmelidirler. Aksi takdirde çocuk hak ihlalini bir güç olarak algılayacak ve gelecek yaşantısında büyük hatalara yönelecektir. Çocukların empati duyguları zayıftır o nedenle sergiledikleri tavırların karşı tarafı incitebileceğini düşünemezler. Fakat buna karşın öğrenmeye açıktırlar dolayısıyla bu dönem Resulullah’ın üzerinde titizlikle durduğu şahsiyet eğitimine önem verilmelidir.
Empati duygusu gelişmemiş bir çocuk arkadaşı ile alay edebilir, onu küçük düşürecek tavırlar sergileyip kendini güçlü ve yetkin hissedebilir. Böyle durumlarda anne-baba ya da eğitimci olaya müdahale edip bunun güç değil bir hak ihlali olduğunu çocuğa anlayacağı bir üslupla izah etmeli ve onun vicdanını harekete geçirmelidirler. Aksi takdirde çocuk gelecek yaşantısında hangi sosyal ortamı, hangi konumu işgal ederse etsin bu ezici tavrını sürdürecektir.
Erişkin dünyasına sıkışan haylaz çocukların taşkınlıkları ile hemen her alanda karşılaşıyoruz ancak böyle bir sorunun bir hastanenin yoğun bakım ünitesinde karşımıza çıkabileceğine ihtimal vermemiştik. Fakat ne acıdır ki geçtiğimiz günlerde böyle bir olaya şahit olduk. Sağlığını ve direnme gücünü kaybetmiş yaşlı bir kadının karşısına geçip sirkte ayı oynatırcasına eğlenen, alay eden sağlık çalışanlarının görüntüleri karşısında donup kaldık. O soğuk duvarların ardında üzerine cila çekilmiş nice çığlıkların olduğunu anlayabiliyoruz ancak ne elimizi uzatabiliyor ne de sesimizi duyurabiliyoruz. Neyse ki böyle durumlarda sosyal medya işe yarıyor ve bu görüntülere eser miktarda da olsa ulaşabiliyoruz.
Ölümle burun buruna gelmiş bir insanı karşınızda gördüğünüzde ne hissedersiniz? Vicdanınızda bir sızı belirir ve acziyete düşmüş kişiye el uzatıp, dualarında yer almak istersiniz değil mi? Peki yoğun bakımda nefes alıp vermekte dahi güçlük çeken yaşlı bir kadının acziyetiyle dalga geçen bu şaklabanları nereye koyacaksınız? Şimdi siz bu canilerin insan kimliği taşıdığını mı iddia edeceksiniz!
Açıkça ifade etmek isterim ki; sosyal medyaya düşen görüntülerde, hastanın acziyetiyle dalga geçen o şarlatanların yüzlerindeki nefret ifadeleri, karanlık bir kâbus gibiydi ve korkularımı tetikledi. Vicdanları ile hiç irtibat kurmamış ve insanlıktan bütünüyle istifa etmiş gibiydiler, öylesine acımasızdılar ki yüreklerindeki hançeri güçlükle nefes alabilen bir kadının yüreğine saplarken büyük bir keyif alıyorlardı. Belli ki yolları merhametle hiç kesişmemişti, ölümle burun buruna gelmiş bir kadıncağıza hayâsızca ifadeler sarf ediyor, sorular soruyor, rencide ediyor ve onu hayattayken öldürüyorlardı. İçlerinde taşıdıkları hasta çocuğun peşinde sürüklenen o kişiler bir kadının düşmüşlüğünden eğlence üretmeye çalışıyorlardı…
Devletin tüm kurum ve kuruluşlarında çalışan bireylerin adil, tutarlı ve vicdanlı olmaları beklenir ki, sağlık kurumlarında çalışanların bu konuda daha da hassas olmaları ve güven vermeleri gerekir. Fakat ne yazık ki eğitim kurumlarımız bireyleri sadece mesleki alanda yetiştiriyor onları erdem ve faziletler noktasında besleyemiyor… Ve büyüklerimizin okumuş adamdan zarar gelmez ifadeleri geçerliliğini bütünüyle kaybediyor…
https://www.milligazete.com.tr/makale/12401939/fatma-tuncer/merhamet-hepimize-lazim-1
YORUMLAR