Misafir Kalem |
Akıl almaz bir dönemden geçiyoruz. Hep aynı şeyi tekrarlıyoruz. Çocukların ve hayvanların zarar görmeyeceği insani çözüm mevcut “5199 Sayılı Hayvanları Koruma Kanunu”nda yer alıyor.
Yetkililerin, belediyelerin görevini yerine getirmesi dışında her şey söylendi.
“Köpeklerin hepsi öldürülsün” diyenler nefret dili, hayvanlara merhamet gösteren insanlara yönelik hayvantapar, itperest yakıştırması, yalan haber, iftira, devlete, Cumhurbaşkanı Erdoğan’a, milletvekillerine tehdit ve hakarete kadar varan bir dizi düzmece algı operasyonu yapıyor.
Küçücük gözüken ama olabildiğince büyük bir meseleyken görmezden gelinmesini anlamakta zorluk yaşanıyor. İlk kez karşılaştık böylesi bir proje ile…
Hayvanlar üzerinden kurgulanan bu projede şimdiye kadar her şeyin sonu, vicdansızlığın en üst noktasına ulaştı.
Algının geldiği noktada hayvanlara yönelik tecavüz, eziyet gibi işkencelere yenileri eklendi. Toplu zehirlemeler, ağaca, köprüye asma, boğma, ısırarak öldürme, kürekle vura vura katletme!
Bununla da kalınmadı tabii! Hep bir adım daha ileri!
“Başıboş Köpek Sorunu” adı altında bireysel silahlanma çağrılarıyla başlayan süreçte, bu oluşumun yöneticilerinden ABD’de yaşadığını söyleyen Elif Arıkan Ercanlı adlı şahıs “İlkbahar ve yazın çok daha büyük olaylar duymaya başlayacağız iki grup arasında. Halk bilinçlendiğinde bunları linç edecek.” demişti.
Maalesef halkı öyle bilinçlendirdiler ki İzmir Bayraklı’da Haziran ayında sokak köpeklerini besledikleri gerekçesiyle bir cani tarafından 3 kişi katledildi. (Yahya Köşek, eşi Meryem Köşek ve kızları iki çocuk annesi Funda Güçlü)
Olay öyle bir noktaya geldi ki köpek ve kedi beslemek büyük bir kötülük olarak zihinlere işlendi.
Caniler açısından da iyi bir bahane oldu.
İzmir'de, eşi Nuran Fırat'ı boğazından bıçaklayarak öldürdüğü suçlamasıyla tutuklanan Ahmet Fırat ifadesinde “Sokak kedilerine bakıyordu. Ev işleriyle hiç ilgilenmemeye başladı. Bu yüzden daha önce de defalarca aramızda tartışma çıkmıştı." dedi.
İnanılmaz bir durum değil mi? Eşini canice katleden biri “kedi beslemeyi” gerekçe gösterebildi.
Bu cani şunu mu düşündü? Hayvan beslemek kötü gösteriliyor, öyleyse katletme sebebi olarak ben de bunu gösterebilirim.
Aklı başında hiç kimse böyle bir saçmalığa inanmadı elbette!
Rahmetli Nuran’ın yüreği yanan kardeşlerinden Erhan Özcan ile görüştüm.
Bakın acılı kardeş gerçekte ne olduğunu hangi sözler ile anlatıyor;
“O cani ablamı 14 yerinden bıçaklayıp boğazını kesip öldürmüş. 17 yıllık zaman zarfında benim garip ablam çok çekmiş ama öyle ince düşünceliydi ki bizlere zarar gelmesin diye hiçbir zaman bu süreçleri bize yansıtmadı. Ben zaman zaman bir şeyler hissettiğimde sorardım ablama geçiştirirdi. İki ay önce ise ablam bize geldi ayrılacağını söyledi. Bende “Ablacığım hakkında hayırlısı neyse o olsun biz senin her zaman yanındayız.” dedim.
Bu alçak adam “Ailemi çok özledim, çocuklarımı çok özledim” mezar kazmış mezarın içine yatmış “Ben yatamıyorum, yaşarken ölüyorum, öldüreceğim kendimi”, çocukların kıyafetlerini koklayıp görüntüsünü atıyor. Böyle olunca ben ne yapacağımı şaşırdım adama güvenmiyorum ama ablama dedim abla karar senin, sen istersen son bir şans ver bana da sürekli mesajlar yazdı, bende dedim “herhalde akıllandı”
Kendimce “Ablamın kılına zarar verirse zaten bundan sonra bir daha da yüzünü göstermem” diye düşündüm. Bu kadarını asla tahmin etmedim.
Ablam öyle bir insandı ki bırakın evi ihmal etmeyi bize geldiğinde annem kavga ederdi.
“Kızım sen beni mi görmeye geldin temizlik yapmaya mı? diye söylerdi.
Canım ablam ne yazık ki o adamdan dayak yemiş, eziyet çekmiş, maddi manevi bir desteğini görmemiş, aslında maaşı da iyiydi. Kendisi en iyi şekilde giyinirdi, arabası vardı ona iyi bakardı ama ablama al şunu da kendine bir şey al dememiş. Ablam rahmetli olmadan önce çekyatları yokmuş. Evdeki çekyatları “Bel fıtığım var” diye ablama kırdırıp odun yaptırıp, yukarı taşıtmış. “Ben sana yenisini alacağım” demiş ama ablam 3 aydır yerlerde yatıyormuş, bizim tabii bunlardan sonradan haberimiz oluyor.
Kadere inanıyoruz ama benim canım ablam böyle bir ölümü kesinlikle hak etmedi, kim eder ki.
Benim ablam hakka, hukuka çok önem veren melek gibi bir insandı.
O kahredici günde, ablam bizim kedilerimizle kendi kedilerini götürüp çip taktıracakmış “Neden önce sokakta ki kedilere mamasını veriyorsun” diye kavga çıkarmış zaten sofra yerde hazır kahvaltı yapacaklarmış, ablamı vahşice öldürüyor, çocuğu odaya kilitliyor, duşunu alıyor, üstünü başını değiştiriyor, birisini arıyor araba değişikliği yaparken yakalanıyor. Benim tahminim yakalanmasaydı oradan da başka bir ülkeye kaçacaktı. Ablam bize belli etmemek için anlıyorum ki her şeyi içinde yaşamış. Bize yalvarıyor yakarıyor “Bir daha böyle olmayacak” diye ablamı da bizim ile aileni öldürürüm, seni öldürürüm diye tehdit ediyormuş. Mahalledeki ablalar söyledi başsağlığına geldiklerinde. Ben anlıyorum tabii niye gizlediğini; bizim başımız belaya girmesin diye bizim için kendini feda etti.
Ben bunların birisini bilseydim toprağa girer miydi benim meleğim, namazsız, abdestsiz sokağa çıkmayan bir böceği öldürmeyip ağaca koyan meleğim bunları hak etmedi.
Benim ablam geri gelmeyecek ama biz sesimizi doğru bir şekilde duyurabilirsek en azından başkalarının bu şekilde canı yanmasın. O adam da kolay kolay ölmesin benim ablam her gün rüyalarına, kabuslarına girsin. İki sabinin 1 yıl önceden düşünürdü ablam doğum gününü, yeğenimin doğum günüydü.
Küçük yeğenim şu an yurtta devamlı gidip geliyoruz yanına… Büyük olan yeğenimi yurttan aldık, yeğenimi yurda almaya gidince yurt müdürüne sordum; “Ayakkabıları nerede, yırtık, pırtık” sonra anladım ki çocuğun ayağına bir tane bot almamış. Kız çocuğu olan yeğenimin önünde olduğu için bu vahşi olay psikolog eşliğinde tedavisi sürüyor ama hiç iyi değil sadece “anne” diyor olaya şahit olmuş, her şeyi görmüş şimdi onun mücadelesini veriyoruz. Katil zanlısı hüküm giymediği için küçük yeğenim devlet yurdunda kalıyor, daha sonra vasilik atanıyor bildiğiniz gibi. Devletimiz kime verilmesini uygun görüyorsa ona veriliyor. Yeğenlerimiz için elimizden geleni daha öncede yapardık. Büyük yeğenim “Şu ana kadar bana dayılarım baktı. Babam bir gün doğum günümü bile kutlamadı, bizi hep hor gördüler. Dayılarım, bilgisayarımı, tabletimi, eğitim gereçlerimi, pandemide uzaktan eğitimde bile telefonumu aldılar, bozuldu yine aldılar” demiş.
Yeğenim “Dayı, annemi kaybettik diğer parçamı da kaybetmek istemiyorum” diye söyledi.
Kızımız da inşallah bize verilirse hep birlikte yaşantımıza devam edeceğiz. Yaramızı hep birlikte sarmaya çalışacağız.
Ablamın emanetleri onlar. Daha geniş bir ev tuttuk, eğitimlerini daha rahat görebilecek bir yer olsun istedik.
Onların aslan gibi 3 dayısı, anneannesi, dedesi var. Bizim maddi hiçbir şeye ihtiyacımız yok. İsteğimiz hukuk önünde en ağır cezayı alması. Ablam, anneme bir hafta önce “Bana bir gün bir şey olursa evlatlarım sana emanet, kesinlikle kimseye verme” diye vasiyet etmiş.
Annem de demiş kızım niye öyle söylüyorsun. İnsan nasıl bu kadarını düşünür ki. Annem zaten kızını toprağa verdi, vasiyetini de yerine getiremezse kahrından ölür.”
Nuran’ın vasiyeti yerine getirilsin ki bir anne iki kez ölmesin!
-------------
Rahmetli Nuran’ın sevdiği birine attığı mesaj;
“Ablam seni kimseye yar etmem diyor
Belki de haberlere çıkarım yakında
Bu yüzü unutma…”
Unutmayız Nuran, bu melek yüzünü de sana yaşatılanları da merhametini de unutmayız güzel insan.
Sana bu çaresizliği yaşatanları da!
O caniye “kedi besliyor” bahanesi verenleri de hiç unutmayız Nuran…
Çocukların gibi, kedilerinde öksüz kaldı, onları da unutmayız.
------------------------
JANDARMA GENEL KOMUTANLIĞIMIZIN GURURU ONLAR
Yiğitlerimizin kahramanlıklarını her alanda görüyoruz.
Ankara'da köpek dövüşü yapıldığı ihbarı üzerine Jandarma timleri tarafından düzenlenen baskında 31 şüpheli gözaltına alındı. (Yanlarında 5 köpek vardı) Kahraman jandarmalarımızdan biri de gururumuz yeğenimdi.
Türkiye’nin her yerinden aynı müjdenin gelmesi ne güzel olur değil mi?
Var olun, vatanımın evlatları…
--------------------
Köpek Dövüşlerinin engellenmesi konusunda Avukat Gülçin Yapıcı ve Türkiye Hayvanları Koruma Vakfı Başkanı Erman Paçalı’nın büyük bir mücadele verdiğini biliyordum. Av. Yapıcı, bu konuda büyük bir mücadele veren bir ismin daha olduğunu söyledi. O kişi ise Hayvan Hakları Aktivisti Mehtap Özer hanımefendiymiş.
Karşılıksız yapılan hiçbir iyi niyetli mücadele sonuçsuz kalmıyor.
Ya iyi insanlar hiç olmasaydı!
YORUMLAR