Misafir Kalem

Misafir Kalem

Misafir Baştacı

Aralık ve Salaklık|Hüseyin Acarlar

12 Aralık 2024 - 08:56

Hüseyin Acarlar | Yazar
12.12.2024


Aralık ve Salaklık
“Aynada görülen yüzün,  çizgiler gam, gözleri hüzün. Aralık dedin mi uzundur gece adı var kendi yok gündüzün yeğen.  Dil dost diler çay bahane. Kaç suskunluk sonra gelirsin? Aralık geldi,  yıl bitiyor.” 

“Bir saate yanındayım Dayı” deyip salaklaştırıcı akılı  telefonu kapadım.  Öyle ya salaklaştıran telefon dememek için akıllı  demek  bizi her yönüyle tüketen  liberal pazarın ruhuna uygun ne de olsa.  Her neyse ...

Aralığın gelişi, 'beni diğer aylarla karıştırmayın' der gibi; aniden, buz gibi, vedalarını hissettir.  ' 'Silahlara Veda' romanının kayıp nesil yazarı Ernest Miller Hemingway  gibi dobra olmak gerekirse  esasında Aralık  hiçte silahlara veda etme ayı değildir. Buna sadece salaklar inanır. Salaklaştırıcı yönüyle  iyi manipüle eden Aralık ayında ki  zafer terranesi dümblekler bunun işaret fişeğidir!  Bu işler böyledir  işte.  İnsan bir Aralık sabahında  sosyal medya haber marifetiyle  de salak olabiliyormuş.  Lafı dolandırdım gene. Yazıda uzadı önceki yazılar gibi :))

Kapısını hep aralık tutan Dayı’da kim bilir ne kelamı kibar sözler birikmiştir oysa?

Merakımı celbeden bu sorunun cevabını almak için yanına vardığımda elindeki kitabı usulca sehpaya bıraktı. Çayları doldururken kitabın kapağı da dikkatimi çekmişti.  Bir şark klasiği Abdurrahman İbn Cevzi’nin  “Ahmaklar ve Dalgınlar” diye tercüme edilmiş eseriydi kitap. 

'Bu kitap hakkında ne dersin Dayı' diye sordum. Başladı konuşmaya:
Bilmem hatırlar mısın zamanın behrinde İzmir Dikili’de “Salaklar Derneği”  diye bir dernek kurulmuştu.

Rivayet odur ki kurucu zat,  Dikili’den İzmir’e arabayla gitmiş, arabayla geldiğini unutup otobüsle tekrar Dikili’ye dönmüştür. Dikili’ye gelince arabasının İzmir’de olduğunu hatırlayıp otobüse atladığı gibi İzmir’e dönmüş arabasını alıp tekrar Dikili’ye dönmüştür. Diyeceksin ki adam salak mı? O da öyle düşünmüş olacak ki Salaklar Derneğini kurmuş.

Televizyonda tanıtımı yapılan programda dernek başkanı Hasan Karabay amaçlarının tüm salakları bir çatı altında toplamak olduğunu söylemişti.  Sunucunun ‘‘siz salak mısınız?'' sorusu, önce kısa süren bir şaşkınlığa, ardından da kahkaha tufanına neden olmuş, başkan Karabay, düşünmüş düşünmüş bir süre sonra ve ‘‘Evet, salağım ve salaklığımla gurur duyuyorum'' yanıtını vermişti.

Sonra ne oldu biliyor musun yeğen? Kurulduktan altı ay sonra dernekler masasınca “Salaklar Derneği” kapatıldı. Gerekçe;
“Derneğin kuruluş bildirgesi, tüzüğü, kurucular kuruluna ait isim ve adres bilgileri mülki amirliğe bildirilmemiş, yönetim toplanmamış ve kongre yapılmamış”tı.

Dernek üyeleri hukuka veryansın edip uygulamanın salakça olduğunu kamuoyuna anlatmaya başladılar. Yasal açıdan haksız ama mantıksal temellendirme açısından güçlü bir savunmaları vardı.
“Kapatma kararındaki gerekçeler aptalca. Hukuk tanımazlığımızdan değil salaklığımızdan yapamadık. Adımız üstümüzde Biz salaklar derneğiyiz” diye.
Abdurrahman İbn Kayyım el Cevzi bu gördüğün “Ahmaklar ve dalgınlar” kitabında;  “Ahmak kimse için susması konuşmasından, uzaklığı yakınlığından ve ölmesi yaşamasından daha hayırlıdır" der. Genel itibariyle bu tembih doğrudur. Öyle bir zamandan geçiyoruz ki zekilerin salağa yatması bir güvenlikli liman olmuştur.

Ahmaklık veya salaklık diyelim insanlık tarihi kadar eski bir kavram. Osmanlı dönemi edebiyatçıları salaklar grubuna 'Hokka-i bımağz' demişler.
 Farisiler salak kimseye “Hüşkser' demişler. Kürtçeye geçişte bu ” seriüşk”, zazacaya “sereüşk” şekline dönüşmüş. İngilizler; idot, Fransızlar; stupide, idoit, zozo kelimelerini aynı manada almışlar. Almanlar; 'Dummkopf',  Çinliler; 'Báichī'...

Arapların eblehiyet dediği bu haslet Türkçede sayısız kelimeler ile iltifat bulmuş; salak, denyö, ahmak, alık, geri zekâlı, mal, bön, hırtopoz, kalın kafa ve nihayetinde kafasız gibi.

Amerikan Edebiyatında salaklık ayrıca bir salaklığa işaret eder. Türkçeye “Alıklar Birliği” biçiminde çevrilen “A Confederacy of Dunces” adlı romanın yazarı kitabı yayınlayacak yayınevi bulamaz. Yayıncılara göre değersiz ve salakça bir romandır. Otuz İki yaşında psikolojik bunalımla intihar eden John Kenedy Tool' un ölümünden yıllar sonra annesinin ısrarıyla bu roman yayınlanır. Roman 1981 yılında edebiyat ve felsefe alanında prestijli sayılan Pulitzer Ödülü'nü kazanır. “Nerden baksan tutarsızlık nerden baksan ahmakça” değil mi? Şimdi sen söyle yeğen kim salak kim akıllı?
Nasreddin Hocanın açık olan türbe kapısına asma kilit takmak zekice mi ahmakça mı mesela?  

Hakka, hukuka, adaba, letafete, nezakete, ilgiye, görgüye,  riayet edenlerin riayet etmeyenlerce salak yerine konulması durumunda denyö sence kimdir?
Tilkinin vaaz verdiği, envaı çeşit hırtopoz manivelası tik tok’un pliometrik sıçrama arenası olduğu, eşşeklerin raks edip öküzlerin çaldığı oratoryomda alıklaşmamak anormal değil mi?

Üçkâğıdın ilmin fennin kaidelerinden sayıldığı bir dünyada benim gibi antika düşünceler kurnazlara göre salakça değil mi?
“ kendim ettim kendim buldum” türküsünün rağbet gördüğü atmosferde salak kim o vakit?

Abdurrahman İbn Kayyım el Cevzi' nın birde “zekiler kitabı vardır. Oradaki tembihlerden birinde der ki;
“Akıllı kimsenin alameti susması, sakinliği, gözünü koruyup yerinde hareket etmesi ve hadiselerin sonunu gözlemesidir.” Modern dönemde bunu yapabilmek için salağa yatmak zekice sayılmalı değil mi?
Daha bir yıl önce İsrail'e  Kassam tugayları bir saldırı yaptı. Akıllılar işte zafer işte israili' in sonu dediler sonrasında öyle zulümler oldu ki zafer kelimesi direnişe evrildi. Diktatörleri besleyenler olmadık zulümleri onların eliyle yaptıktan sonra heykellerini yerlerde sürdürürken  ne de masumlar değil mi? Kuzey Afrika'da kusursuz fırtına istiyoruz diye siyahi Dış işleri Bakanı ne diyordu ? "22 ülkenin sınırları değişecek "  İyi de kimse sormuyor hala ' Kimin sınırları genişleyecek o vakit? 

Neyse " Yeni Paradigmalara seslenişler - 7- yazını bu konuya ayır istersen  yeğenim?

Düşünmek, modern  zindanımızın kapısını aralamak demektir...  
Aralık; takvim yapraklarında eksilen ayı değil, insanların arasında eksileni  hatırlatır... Irakları yakın etmek safları aralık yaptığımız bu dönemde salakça değil zekicedir  vesselam… 
“Eyvallah Dayı” deyip üçüncü çayı doldurmak için yerimden kalktım. 
Aralık' ta yıl son  mısralarını terennüm eder. Ve günlerden evet  günlerden  Perşembe...
12 Aralık 2024 
Hüseyin Acarlar

Reklam

YORUMLAR

  • 0 Yorum