1 Mayıs Emek ve Dayanışma Günü’nün kutlaması yaklaşırken, sendikacılık anlayışının nasıl olması gerektiğini yeniden düşünmek ve emekçilerin hak mücadelesinde rol oynayan sendikacıları değerlendirmek, bizlere önemli bir fırsat sunuyor."
Sendikacılık, süslü salonlarda edilen kuru nutuklardan ibaret değildir. O, emekçinin alın teri kurumadan hakkını teslim etmek için verilen onurlu bir mücadeledir; cesaret, fedakârlık ve adanmışlık gerektirir. Ancak ne yazık ki, günümüzde bazı sendikalar bu yüce davayı unutmuş; koltuk, makam ve mevki hırsına yenik düşmüştür.
Peki, gerçek bir sendikacı nasıl olmalıdır?
- Emeğin Nabzını Tutan, Sahadan Doğan Liderler: Gerçek bir sendikacı; üretim bandında ter dökmüş, işin çilesini bizzat yaşamış kişidir. Lüks ofislerde değil, emekçinin tam ortasında, onların derdini bilen ve dertlenen bir önderdir.
- Bilgiyle Donanmış, Adaletin Yol Göstericisi: Sendikacılık, sadece slogan atmak değildir. Uluslararası normlara hâkim, hukuku bilen, etkili iletişim kuran, üyelerini bilinçlendiren vizyoner liderlere ihtiyaç vardır.
- Koltuğa Değil, Hizmete Talip Olanlar: Sendikacı, makam için değil, hak mücadelesi için oradadır. Bu yüzden yönetimde en fazla üç dönem kuralı benimsenmeli, sendikalar kişisel iktidar alanlarına dönüşmemelidir.
- Gösterişten Uzak, Mütevazı Yaşam Tarzı: Gerçek bir sendikacı, temsil ettiği emekçinin sofrasına oturabilmeli, aidatlarla sağlanan imkânları kişisel lüks için değil, mücadele için kullanmalıdır.
- Tarafsız Hakem, Güvenilir Sözcü: Sendikacı; ne işverene ne de siyasete göbekten bağlı olmamalıdır. O, toplumsal uzlaşmanın, yapıcı diyaloğun mimarı olmalı; sadece işçilerin değil, ülkenin geleceğini de gözetmelidir.
- Uluslararası Dayanışmayı Sahiplenen Vizyonerler: Güçlü sendikalar, dünya işçi hareketleriyle entegre olmalı; üyelerini küresel eğitim ve dayanışma ağlarına dâhil etmelidir. Aksi takdirde, 1 Mayıs yalnızca bir protokol günü olmaktan öteye geçemez.
- Liyakati Savunan, Adaleti Yaşatan Temsilciler: Sendikacı; eşitliği esas almalı, yandaş kayırmacılığı değil, şeffaf ve hakkaniyetli bir yönetimi savunmalıdır.
- Gücünü Menfaat İçin Değil, Mücadele İçin Kullananlar: Sendikacılık, kişisel kazanç aracı değil, kolektif bir direniş hattıdır. O güç, yalnızca emekçinin refahı için kullanılmalıdır.
SON SÖZ: SENDİKACILIK, İNANÇLA YÜRÜNEN BİR ADALET MÜCADELESİDİR!
- Eğer bir sendikacı:
- Emekçinin yanında saf tutmuyorsa,
- Siyasetin taşeronluğuna soyunmuşsa,
- Makam hırsıyla hareket ediyorsa,
- Adalet terazisini şaşırtıyorsa,
- Uluslararası dayanışmaya sırt çeviriyorsa,
- Sendikanın imkânlarını kişisel çıkarları için kullanıyorsa,
O, GERÇEK BİR SENDİKACI DEĞİLDİR!
Sendikacılık, alın terinin kutsallığına inanarak verilen onurlu bir mücadeledir. Bu kutlu bayrağı, sadece dürüstlükle, adaletle ve inançla yürüyenler taşıyabilir.
Unutmayalım: Hakkını almış bir işçi, huzurlu ve güçlü bir toplumun temelidir.
Tüm emekçilerin; gerçek sendikacıların olduğu bir ortamda, dayanışma ruhuyla 1 Mayıs Emek ve Dayanışma Günü'nü kutlayacağı günlere ulaşmayı temenni ediyorum.
Selam ve dua ile….
YORUMLAR