Metin ÖZEL

Metin ÖZEL

Tükenmez Kalem

UTANCI GİDENİN, KALBİ ÖLÜR

19 Nisan 2025 - 15:26

HAZRETİ ÖMER’İN İNCELİKLİ İKAZI
Toplumun çimentosu nedir? Güven, saygı, adalet… Peki ya bunları kemiren en büyük zehir? “Utanç duygusunun yok oluşu.” Hazreti Ömer’in (r.a.) "Utancı gidenin, kalbi ölür" sözü, tam da bu tehlikeye işaret eder. Çünkü utanç, insanı insan yapan iç denetim mekanizmasıdır. Onu kaybedenin kalbi kararır, vicdanı sessizleşir. 

Utanç: İçimizdeki Adalet Bekçisidir.  
Utanma duygusu, insanı haksızlıktan, edepsizlikten ve zulümden alıkoyan bir iç muhasebedir. Hz. Ömer’in bu sözü, toplumun ahlaki dokusunun "utanç" ile ayakta durduğunu hatırlatır. Ne zaman ki bir toplum yalan söylemekten, hırsızlık yapmaktan, rüşvet alıp vermekten, hak yemekten utanmaz olur, işte o zaman kalpler ölmeye başlar. O zaman toplumlarda yok olmaya başlar.
Günümüzde TV ekranlarında, sosyal medyada ifşalar, linç kültürü, siyasi ahlaksızlıklar ve özel hayatın hoyratça teşhiri karşısında "utanma" hissinin nasıl da aşındığını görüyoruz. Eskiden ayıp sayılan davranışlar, bugün "cesaret" diye pazarlanıyor. Peki, utanç yitirilince geriye ne kalır? “Sadece korku.” Oysa korkuyla dizginlenen insan, fırsatını bulunca yine zulmeder. Ama utanan insan, kendi vicdanından kaçamaz.  

Geçtiğimiz günlerde bu erozyonun yüzlerce örnekleriyle her gün yüzleşiyoruz. Televizyon ekranlarında aile sırları ifşa ediliyor, sosyal medyada mahremiyet ayaklar altına alınıyor, siyaset sahnesinde yolsuzluklar pervasızca savunuluyor. Yine geçtiğimiz günlerde bir TV  nin  gündüz kuşağı programında  yaşananlar bu çürümeyi tüm çıplaklığıyla gözler önüne serdi. Sunucunun kaynanasını hamile bırakan damada  "Utanmıyor musunuz?" sorusuna, "Niye utanayım?" cevabının verilmesi, içinde bulunduğumuz ahlaki buhranın boyutlarını gösteriyor.

Hz. Ömer’in Adaletinde Utanç ve Merhamet  
Bir gün Hz. Ömer, bir adamın içki içtiğini öğrenir. Cezayı uygulamaya hazırlanırken, adamın "Ey Müminlerin Emiri, beni cezalandırırsan bir daha içmem" diye yalvarması üzerine, "Git, bir daha yapmayacağına söz ver" der. Yanındakiler şaşırır: "Onu cezalandırmayacak mısın?" Hz. Ömer’in cevabı manidardır: "O, Allah’tan utandığı için tövbe etti. Ben onu cezalandırırsam, bu utancı kırarım." Dedi.  

İşte gerçek adalet: İnsanın içindeki utanma duygusunu beslemek.
Zira ceza, son çaredir; asıl olan, kişinin kendi nefsinden hicap duymasıdır.  

Modern Dünyada Utanç Krizi  
Bugün utanç, yerini "gösterişe" bıraktı. Ayıplar övünülecek şeyler haline geldi. Politikacılar yolsuzluk yapar, sonra gururla savunur; magazin figürleri ahlaksızlıklarını "özgürlük" diye pazarlar; sosyal medyada insanlar en mahrem anlarını "like" uğruna sergiler.  

Peki bu gidişat nereye varır? Hz. Ömer’in dediği gibi: "Utanç giderse, kalp ölür." Kalbi ölen insan ise artık ne Allah’tan korkar, ne de halktan.  

Sonuç: Utanmayı Öğretmek  
Çözüm, yasaklardan önce “AHLAK” öğretmektir. Çocuklarımıza "YASAK" diye değil, "AYIP" diye terbiye vermeliyiz. Toplum olarak, birbirimizi sadece kanunlarla değil, “Ahlaki Hassasiyetlerle” denetlemeliyiz.  
Hz. Ömer’in sözü bize şunu fısıldıyor: "Utanç, imanın yansımasıdır. Onu koru ki, kalbin diri kalsın."  

Belki de bugünkü çürümenin ilacı, bu kadim hakikati yeniden hatırlamaktan geçiyor. Ne dersiniz?

Selam ve dua ile..

Reklam

YORUMLAR

  • 0 Yorum