KILIÇDAROĞLU ERDOĞAN'A ÇALIŞIYOR
Bu ülke henüz prangalarından kurtulup tam bağımsız ülke olamadığı için her seçim öncesinde şu lafı duymuşsunuzdur; "Bu seçim çok önemli. Tarihimizin en önemli seçimini yapıyoruz." Bugüne kadar bu tarz cümleleri ve her iktidarın kendi meşrebine göre söylediği; "Aman! Bize destek vermeyi unutmayın. Biz gidersek komünizm/irtica/dış güçler vs. gelir" şeklindeki propagandalarını seçmenini konsolide etmeye çabalayan komik cümleler olarak düşünürdüm.
Türkiye Cumhuriyeti'nin 100. yılında gerçekleştirilecek 14 Mayıs Cumhurbaşkanlığı ve 28. Dönem Milletvekili seçimlerini ise gerçekten de bir kader seçimi olarak düşünüyorum.
Ülkenin geleceğini bu seçimlerin sonucu tayin edecektir. Bir tarafta Başını Ak Parti'nin çektiği, en büyük desteğini muhafazakar insanlardan alan Cumhur İttifakı ile diğer taraftan en büyük desteğini laik ve batı yanlısı düşünceleri savunanlardan alan Millet İttifakı var. Elbette Memleket Partisi Genel Başkanı Muharrem İnce'yi ve Ata İttifakı'nın adayı Sinan Oğan'ı yok saymıyorum ama son tahlilde ortada bir gerçek var; Seçimi kazanabilecek kişiler ya Recep Tayyip Erdoğan ya da Kemal Kılıçdaroğlu'dur.
KAZANMAYI İSTEMİYOR
Burada kazanabilecek lafını özellikle kullandım çünkü kazanabilecek olmak ile kazanmayı istemek çok farklı şeylerdir.
Milli Görüş çizgisinden gelen bir isme karşı Milli Görüşü temsil eden partilerden birisi olan Saadet Partisi Genel Merkezi önünde partinin Genel Başkanı Temel Karamollaoğlu'na dua ettirilerek ismi açıklattırılan Kemal Kılıçdaroğlu'nun seçimi kazanmak istediğini düşünmüyorum. Sadece Kılıçdaroğlu'nun değil Millet İttifakı'nın diğer Genel Başkanlarının da seçimi kazanmak istediklerini düşünmüyorum.
Hepsi ile röportaj yapmış ve bir şekilde tanışan, kameralar önündekinin yanında tavır, hareket, üslup ve karakterlerini de iyi-kötü bilen bir kardeşiniz olarak yukarıda yazdığım cümlenin altını doldurabilecek çok sayıda geçerli nedenlerim var ama bu köşenin sütunları o kadar uzun bir yazıya yetmez. O yüzden belki başlıklar halinde yazabilirim.
HER PROJESİ HAYAL KIRIKLIĞI
"Kemal Bey, gerçekten bu seçimi kazanmak istiyorsa patates-soğan sarmalından çıkmalı" diyorsunuz. "Meyve-sebzenin fiyatı artar-düşer sen bunları nasıl yapacağından haber ver" deyince; "Akşam hayatımın projesini açıklayacağım" diyor. Merakla bekliyorsunuz. Ortaya çıkan şey mevcut iktidarın yaptığının ve bir kaç senedir de uyguladığının bir değişik versiyonu.
"Para yok, para! Ekonomi kötü. Alım gücü düştü. Bunu nasıl yükselteceksiniz?" diyorsunuz; "Para işi kolay. Ben o işi hallettim. Tertemiz 300 milyar dolar getireceğim" diyor. Zannediyorsunuz ki iktidar olması halinde ülkeye tek sefer de bu para girecek. "Peki! Nasıl? Nereden buldun" diye sorunca; "Patagonya şöyle bir şey yapmış. Ben de yapacağım. 5 yılda bu para kasamıza girecek" diyor. Bu tertemiz dediği paranın da uyuşturucu baronlarının parası olduğunu söylüyor ama ben onu bir dil sürçmesi olarak düşünüyorum.
Asgari ücretten vergi de almayacakmış, Çin'e ulaşan İpek Yolu'nu da yeniden hayata geçirecekmiş. Bunlar mevcut iktidar tarafından yapılmamış olsa fena projeler değil ama hadi diyelim ki Kemal Bey bahsettiği otoyolu hayata geçirecek oldu. Kendisine en başta bugüne kadar Ak Parti hükümetlerinin yol, köprü, hastane yatırımlarını israf gören Temel Karamollaoğlu karşı çıkmaz mı; "Yol mu yiyeceğiz? Bunlar gereksiz yatırım" diye?
HER TÜRLÜ SÜRPRİZE HAZIR OLUN
Ya, Avrupa'dan aferin bekleyen Deva Partisi Genel Başkanı Ali Babacan'a ne demeli? Haydi! "Sayın FETÖ" cümlesi ağzından kaçtı. O cümleden on saniye sonra bu ülkenin en büyük travmalarından birisinin yaşanmasına neden olan bir örgütün liderine tam da seçimler öncesi; "Sayın Gülen" der mi bir insan?
Meral Akşener zaten evlere şenlik. Gerginlikten bıktığını söyleyen Millet İttifakı seçmenleri onu gördükçe çıldırıyordur herhalde. Her açıklaması, her mitingi belli bir gerginlik seviyesinin üzerinde. Bunun en büyük etkisinin de bir ara yüzde 15'e yaklaşan oy oranlarının son zamanlarda yüzde 7'nin bile altına düşmesi olabilir.
Ahmet Davutoğlu ve ekibi ise sanırım küstürüldü. Halbuki icraatları ve ortaya koyduğu vizyonu ile Türkiye'nin geleceğini şekillendirebilecek bir isimdi. Millet İttifakı bu günlere geldiyse Kılıçdaroğlu'ndan sonra en büyük pay onundu. Son durum eminim kendisi için de seçmeni için de büyük bir hayal kırıklığı...
Hatırlarsınız belki. Bir TV kanalında yayınlanan skeçte muhalefet iktidar olmamak için her türlü tedbiri alıyor, adımı atıyor, millet kendilerine oy vermesin diye olmadık sözler söylüyor ama oyları yükseliyordu. Tabi böylesi ancak skeçlerde olur. Millet İttifakı bileşenleri iktidar olmamak için her türlü tedbiri alıyor, adımı atıyor ve son tahlilde millet kendilerinden uzaklaşıyor, oyları da düşüyor.
Böyle giderse olan yine Millet İttifakı'nın seçmenlerine olacak. 15 Mayıs sabahına yine büyük bir hayal kırıklığı ile uyanacaklar.
Son haftaya girdik. Kritik bir hafta... Her türlü sürprize hazır olun. İstifalar art arda açıklanabilir. Kasetler, videolar, tapeler, kumpaslar ortaya dökülebilir. Belki 14 Mayıs birileri için seçim (yarış) olmaz da sayım günü olur.
YORUMLAR