- Can Terler'e ithaf
Ah! Maraş. Adının önündeki sıfata inat neden hep acıyla anılır adın?
Ah! Adana
Ah! Hatay
Ah! Osmaniye
Ah! Gaziantep
Ah! Adıyaman
Ah! Malatya
Ah! Diyarbakır
Ah! Kilis
Ah! Şanlıurfa...
Hanginizin adını anıp da yanmaz ki yüreği insan olanın?
Boğazıma düğümleniyor cümleler. Nefesim yetmiyor harfleri bir araya getirip de duygularımı anlatmaya. Oysa ne severdim ben konuşmayı. Şimdi yıkık ve bitkin bir halde, gelecek güzel bir haberin içimdeki yangını hafifletmesini bekliyorum.
Bir değil, bin değil, on bin değil, yüz bin değil...
Gitti canlarımız. Arkalarında nice hayaller, nice gözyaşı ve anı bırakarak uçuverdiler cennete.
Ellerim titriyor klavyenin her bir tuşuna basarken.
Ayrıldık selvi boylu yarimizden.
Yanında konuşmaktan çekindiğimiz babamızdan,
Kokusunda cenneti bulduğumuz annemizden,
Dünyayı verseler saçının bir telini feda etmeyeceğimiz evladımızdan.
Hani derler ya; "Anası ölene öksüz, babası ölene yetim denir de kardeşi ölene bir isim bulamamışlar acısını tarif edebilecek bir kelime olmadığı için" diye. İşte o tarif edilmez acıyla yitirdik kardeşlerimizi.
Meğer yaşadığımız onca maddi ve manevi zorluğa rağmen ne mutluymuşuz biz.
Nasıl da sönüverdi gözümüzün feri,
Nasıl da yitiriverdik altmış beş saniyede o içten, samimi gülüşlerimizi...
İki küçük çocuk çıkardılar enkazın altından bir birlerine sarılmış halde. İki kardeş. Yanlarında onlara nazire iki kuş. Anne ve babaları da hemen onlardan sonra çıkarıldı enkaz altından, yan yana.
Kaderleri bir yazılmış iki güzel insan ve iki melek aynı anda kavuşuverdiler Rab'lerine.
Can'dı adı. Candan yapardı her işini ve candan severdi insanları. Hani karıncayı bile incitemeyenler var ya; Hah! İşte onlardan...
Canlarıyla birlikte verdi canını birilerinin üç kuruş daha fazla kazanmak için kestikleri kolonlar yüzünden.
Şimdi istediğimiz kadar dövünelim keşkelerle,
İstediğimiz kadar üzülelim yiten canlarımıza.
İstediğimiz kadar ah! edelim; Ne çıkar?
Candan sevecek kaç Can gitti.. Gelir mi geri?
YORUMLAR