Kurtuluş KILINÇ

Kurtuluş KILINÇ


Adana Bu Kötü Kokuyu Hak Etmiyor

21 Nisan 2025 - 15:00

Son günlerde Adana’nın üstüne çöken o garip, rahatsız edici koku artık dayanılmaz bir hâl aldı. Kentin neredeyse her mahallesinde hissedilen bu kesif hava, sadece burunlarımızı değil, sağlığımızı ve yaşam konforumuzu da tehdit ediyor. Özellikle çocuklarımız… O minik bedenlerin bu kirli havayı solumaya mecbur bırakılması, hepimize ağır bir vebal yüklüyor.

 
Bu şehir, portakal çiçeği kokularıyla anılmayı hak ediyor; çöp, kanalizasyon ya da kimyasal sızıntı ve kötü düşünülmüş karnavalıyla kokularıyla değil!
 
Sadece koku da değil mesele. Kaldırımlarda esnafın işgalinden ve park edilen araçlardan dolayı yürüyemeyen insanlar, trafik, alt ve üst yapı sorunlarıyla boğuşan mahalleler, çözümsüzlükten bunalan bir halk var bu şehirde. Ve tüm bu sorunların arasında Adanalılar hâlâ umutla yaşamaya çalışıyor.
 
Buradan açık bir çağrı yapıyorum:
Adana Valimiz Sayın Yavuz Selim Köşger!
Adana Büyükşehir Belediye Başkanımız Sayın Zeydan Karalar!
 
Bu şehir sizin de eviniz. Bu şehirde büyüyen, okula giden, işine giden her bireyin yaşadığı sorun sizin sorumluluğunuzdadır. Adana’nın havasını, suyunu, toprağını koruyacak somut adımlara ağırlık verilmeli. Halkın sağlığı ve yaşam kalitesi birinci önceliğiniz olmalı.
 
Adana, bu kötü kokuları değil; üretkenliğiyle, kültürüyle, dayanışmasıyla anılmayı hak ediyor.
Adana, suskunluğu değil; çözümü hak ediyor.
En önemlisi Adana halkı, geçiştirilen açıklamaları değil; gerçek icraatları görmek istiyor.
 
Gelin, bu güzelim memleketin kaderini değiştirecek cesur adımları birlikte atalım. Bu şehir, güzel şeyleri hak ediyor.
 
Çünkü biz hâlâ bu şehre inanıyoruz. Lütfen siz de inanın.
 
PORTAKAL ÇİÇEĞİ Mİ, "KÜLTÜREL KOPUŞ" MU?
 
Bu yıl 13.sü düzenlenen Adana Portakal Çiçeği Karnavalı tamamlandı. Karnaval bitti ama tartışmalar bitmedi. Tartışmaların ana gündemini ise giderek derinleşen bir kimlik tartışması oluşturuyor.
 
Karnavalın adına yönelik eleştiriler bu yıl da gündemdeydi. "Portakal çiçeği" metaforunun Adana'nın tarım işçilerinin emeğini romantize ettiğini savunanlar, etkinliğin "pamuk işçilerinin gerçek hikayesini perdelediğini" iddia ediyor.
 
Bu yılki en dikkat çekici konu Karnaval mı festival mi olduğu ve bu organizasyonu kimin yaptığıydı. Portakal Çiçeği Karnavalı tertip komitesinin her yıl daha da kötü bir iş çıkardığı organizasyona Kültür ve Turizm Bakanlığı da el atınca iş iyice karmaşıklaştı. Halkın algısı; bir tarafta Valilik diğer tarafta ise Adana Büyükşehir Belediyesi'nin birbirine rakip gibi paralel etkinlikler düzenlediği şeklindeydi. Bu da siyasi rekabetin gölgesinde kalan karnavalın, adeta iki ayrı Adana'nın yarışına sahne olduğu düşüncesine neden oldu.
 
Sözüm ona tasarruf genelgesi nedeniyle elinin kolunun bağlandığını ve hizmet yapamadığını iddia eden Başkanlar bu karnavala para akıtmaktan geri durmadı. Seyhan Belediyesi, Çukurova Belediyesi, Sarıçam Belediyesi en az Kültür ve Turizm Bakanlığı ile Adana Büyükşehir Belediyesi kadar tartışmaların odağındaydı.
 
Burada asıl soru şu; Bu tartışmalar, bir kentin kimlik arayışının doğal sancıları mı, yoksa Adana'nın ruhunu kaybetme tehlikesinin işaretleri mi? Portakal çiçekleri solmadan önce, kent olarak kendimize sormamız gereken çok soru var ama kesin olan tek şey var; Bu mantıkla bu karnaval birkaç sene sonra artık yapılamaz duruma gelir.
 
KURUM DİNAMİK, HEDEF NET: LOĞOĞLU’NUN AJANDASINDA GENÇLİK VAR
 
Geçtiğimiz günlerde Çukurova Metropol ailesi olarak, Adana Gençlik ve Spor İl Müdürlüğü görevine yeni atanan Sayın Mustafa Loğoğlu’nu makamında ziyaret ettik. İçtenliği, enerjisi ve daha ilk günden sergilediği net vizyonuyla bizleri oldukça etkilediğini söylemeliyim. Kamu görevlerinde sıkça rastlamadığımız ancak son zamanlarda artık alışmaya başladığımız bir hazırlık, bir heyecan ve en önemlisi 'sahaya inme arzusu' gördüm kendisinde.
 
Mustafa Loğoğlu’nun makam odasında sadece koltuklar ve dosyalar yoktu; orada bir hedef vardı. Gençliği önceleyen, ama toplumun tamamını kucaklayan bir yönetim anlayışı vardı. "Sadece gençler değil; her yaştan insana hizmet edeceğiz" cümlesi önemliydi. Bu, sadece bir iyi niyet ifadesi değil, aynı zamanda bir yönetişim modeli teklifiydi.
 
Loğoğlu, Adana’ya yabancı değil. Kentin ruhunu bilen, bürokratlarıyla yakın diyaloglar kurabilen, kısacası kenti okuyabilen bir yönetici profili çiziyor. Ve bu hiç azımsanacak bir özellik değil. Çünkü Adana gibi dinamizmi yüksek bir şehirde, bürokratların sahayı hissetmesi ve hissettirmesi büyük fark oluşturuyor.
 
Ziyaretimiz sırasında en dikkat çekici başlıklardan biri de tesisleşme oldu. Loğoğlu, bu alanda ciddi adımlar atmak istediklerini, projeler geliştirmeye başladıklarını belirtti.
 
Beni ayrıca etkileyen bir diğer şey de kurum içindeki hava oldu. Gençlik Merkezleri Müdürü Mehmet Tosun’un da yer aldığı görüşmede, kurum personelinin motivasyonundan da söz edildi. Loğoğlu’nun “Burada dinamik bir ekip var, herkes taşın altına elini koymuş” cümlesi, sadece bir yöneticinin nezaket sözleri değil, aynı zamanda kurumun işleyen yapısına duyulan güvenin göstergesiydi.
 
Sayın Loğoğlu, bu görevde belki birçok zorlukla karşılaşacak. Ama en güçlü yanı, bu zorlukları fırsata çevirebilecek iradeye ve ekibe sahip olması. Umuyorum ki düşüncelerimizde yanılmayız. Bir gazeteci olarak, süreci takip etmeye, destekleyici eleştirilerle katkı sunmaya ve gençliğin yanında yer almaya devam edeceğiz.
 
Adana’nın gençliği, enerjisi, dinamizmi ve potansiyeli büyük. Mustafa Loğoğlu da bu potansiyeli harekete geçirebilecek bir sinerjiyle yola çıkmış görünüyor.
 
Yolu açık olsun.
 

Reklam

YORUMLAR

  • 0 Yorum