Lafı hiç eğip bükmeden, açık açık yeniden, usanmadan sıkılmadan yazıyorum. Bu anlayış devam ettiği müddetçe de yazmaya devam edeceğim; bu şehrin son yüz yılda başında bulunan atanmış ya da seçilmişlerin çok büyük bir kısmı maalesef Adana’nın dünyanın en büyük köyü olmasının günahına ortaktırlar. Son yıllarda bu günahların en büyüğü de Portakal Çiçeği Kermesi’dir. Şimdi itiraz edeceklere o organizasyonun adının Portakal Çiçeği Karnavalı olduğunu iddia edeceklere de itiraz ediyorum. İtirazımın başı etkinliğin adının karnaval olması sonu ise yapılanlar.
En baştan başlayayım. Karnaval; Hıristiyanların, büyük perhizden önce, şaşırtıcı kılıklara girerek yaptıkları şenlik ve eğlence dönemi, Batı Hristiyanlığı bayram mevsimidir. İtiraz edeceklere peşin peşin yazayım bu tanım benim tanımım değil. Karnavalın sözlük tanımıdır. Ben; "Karnaval bizim kültürümüz değil" dediğimde itiraz edenler bu bilgiler ışığında düşünürlerse ne demek istediğimi rahatça anlayabilirler. Aslında anlamayacak bir şey yok. Onların bana itirazları ilkesel bir duruştan öte bir zamanlar birilerinin; "Sokaklarda hayvanlar gibi özgür olmak istiyoruz" tarzında ilkel düşüncelerinden kaynaklanıyor.
Bu yılki Portakal Çiçeği Kermesi ile ilgili tartışmalar geçen senelerden çok daha fazlaydı. Tartışmaların karnaval bize uyar mı uymaz mı konusunun dışındaki en temel noktası ise ortaya çıkan ikircikli durumdu.
Kültür ve Turizm Bakanlığı’nın sözde dünyanın en uzun festivalleri Türkiye’de yapılıyor algısını oluşturma amaçlı her şehirde gerçekleştirilen etkinliklerin Kültür Yolu Festivalleri adı altında bir araya toplanmak istemesi ile karmaşa başladı. Halkın karnavalı denilen bu organizasyonda halkın dışında her kesim vardı.
Kültür Bakanlığı bir plan program yaptı, karnaval komitesi başka bir plan yaptı. Biri bir yere çekildi, diğer başka bir yere… Ortaya bir şey çıktı ama o şey ne deveye benzedi ne kuşa.
Karnaval boyunca ilginç bir şekilde bir taraftan Siyonizm’e destek veren firmalarla iş birliği yapılırken bir taraftan Filistinli sanatçıların çizimlerinden bir sergi açılıyor ve Siyonist işgalci İsrail’in katliamları protesto ediliyor. Bir taraftan Hristiyanların yaptığı gibi şaşırtıcı kılıklara girerek kortej oluşturuluyor diğer taraftan muhafazakâr, İslami hassasiyeti olduğu düşünülen iktidarın bakanlığı bu işi yapmak için canla başla çalışıyor.
Şimdi benim düşünce ve ifade özgürlüğüme saygı duymayacak ve hemen 'ama'lar ile itiraz edeceklere birkaç sorum olacak;
1-) Bu karnavalın Adana’ya maddi ve manevi anlamda gerçekten faydası olduğunu düşünüyor musunuz? (Burada bir parantez açmak zorundayım. Adana’ya faydadan kastım birkaç otel işletmecisi, kebapçı vb. cebini doldurması değil. Şehrin geneline katkısı var mı? Varsa nedir? Mesela Adana’ya kültürel anlamda nasıl bir katkısı oldu?)
2-) Bu karnavala katılmak için dünyanın ya da ülkemizin değişik yerlerinden gelen turistlerin karnaval sonrasında da “Adana çok güzel, gelişmiş bir kentmiş. Karnavaldan sonra bir daha gitmek isterim” diyeceğini düşünüyor musunuz?
3-) Karnaval boyunca Adana basınının ve Adanalı sanatçıların yok sayılmasıyla ilgili ne düşünüyorsunuz?
4-) Karnaval alanındaki fiyatlandırmadan memnun musunuz? Gerçekten kazıklandığınızı düşünüyor musunuz?
5-) Karnaval alanlarındaki çöp dağları görüntüleri ve yemek yenilen yerlerdeki hijyen sorunları canınızı hiç mi sıkmadı?
6-) Karnavalda ortaya çıkan kermes havası, Adana lezzet Festivali ile neredeyse tıpatıp aynı görüntüler sizi üzmedi mi?
7-) Vatandaşlara lokum, halka tatlı, çay, çorba, su dağıtan belediyeler karnavala ne katmış oldu?
8-) Ortaya çıkan trafik keşmekeşi ve acil bir işi olan, hastası olan insanların mağdur edilmiş olması umurunuzda olmadı mı? Karnaval için yolların bu şekilde işgal edilmesiyle zaten aksayan trafiğin daha da kör düğüme dönmesi normal miydi?
9-) Şimdi birilerinin en çok sinir olacağı soruyu sorayım. Başta Doğu Türkistan ve Gazze olmak üzere mazlum insanlar katiller tarafından katledilirken, özellikle de Gazze’de bir soykırım yapılırken, bütün dünya bu soykırım için ayağa kalkmış ve sokak gösterileri yaparken bizim sokaklarımızın Hristiyan ayini için işgal edilmesi hayatın olağan akışına uygun muydu?
10-) Son sorum da şu olsun; Velev ki bu kermes bu yıldan itibaren yapılmayacak olsa Adana’nın kaybedeceği ne var?
Sorular çok. Ben daha bunun gibi onlarcasını sayarım ama bazı vicdanını kaybetmemiş insanların dışında geriye kalan ne verilse onu yutmaya alışık kişiler bu sorularıma ya cevap veremez ya da ideolojik yaklaşarak popülist cevaplar vererek geçiştirecektir.
O klasik deyimde olduğu gibi; Söylesem tesiri yok sussam gönül razı değil ama ben de ısrarla doğru bildiklerimi yazmaya devam edeceğim.
YORUMLAR