Ülkeme, İnsanlığa ve Dahi Tüm Canlılara Geçmiş Olsun
Dünyadaki tek gerçek ölümse ve yaşarken de tek gerçek olan insanlığımıza yakışır şekilde tüm canlılara karşı merhametli, adil, sevgi ve saygı dolu, paylaşımcı, bölüşerek, empati kurarak yaşamaksa, hala neyi paylaşamadı bu insanlık?
Zalimliklere ve zalimlik karşısında susmalara maruz kalan masum canlıların, mazlumların, kadınların, çocukların... sessiz çığlıkları arşı delmişti. Bu yaşanan afetler arştan gelen bir ceza olabilirmi bizlere?
Depremler, yangınlar, seller, canlı bombalar, salgın hastalıklar... derken daha nasıl bir müsibet beklenmeli ki toplum olarak birlik olunsun merhametli adil olunsun...
Geçici dünya yaşamımızda, ahiret için yanımızda götüreceğimiz iyiliklerimiz olmasa halimiz nice olurdu bir düşünsenize. Ben düşünemiyorum,içimi korku kaplıyor. Hal böyle iken insana yakışır şekilde yaşamak, çabalamak neden bu kadar zor geldi insanlığa?
Bu sorular uzayıp giderken; zamanın su gibi geçtiğini, ölümün ensemizde olduğunu ve insan ömrünün bir anmışçasına yaşanıp bittiğini görebilirsek, belki insanlığın hayattaki rolünün sadece iyilik ve merhamet yapmak üzerine kurulmuş olduğunu anlayabileceğiz.
Bu yaşadığımız cehennem azabı depremin, insanlığın ruhunda, kalbinde ve beyninde de sarsıntılar yaratıp, iyilik ve merhametin ve dahi birliğin ne yüce bir duygu olduğunun farkındalığını oluşturması ümidiyle..
Rabbim yar ve yardımcımız olsun.
YORUMLAR