Gökmen CAN

Gökmen CAN


Yetmez mi Yetmiyor mu?

12 Ağustos 2023 - 10:17

YETMEZ Mİ YETMİYOR MU?
Uzun zamandır kafaya çok taktığımız; nasıl olur, neden böyle yapılır, niye el ayrı çalar dil ayrı söyler diye bazı önemli konuları düşünüp dururuz. Öyle ki, hani açıklandığında ya da geçerli bir izahatı yapıldığında kabul edeceğimiz şeyler söylense “eyvallah” deyip takılmadan devam edeceğiz yolumuza. Ama öyle mi? Hiç rahat bırakırlar mı insanları, aileleri, kurumları, kuruluşları, devleti, dünyayı? Son cümleden de anlamış olduğunuz gibi sıkıntı “global”. Ama ben ülkem ve toplumum adına derde düşmüşüm.

Birbirimizi çekemememiz,

               Alavere dalavere içinde gezinmemiz,

               Kıskançlığın doruklarına çıkmamız,

               İhanet şebekelerinin kilit isimlerinden olmamız,

               Savunduğu davanın dikiş tutmazı olmamız,

               Nefse göre fetvalar peşinde koşmamız,

               Dilimize doğruları unutturmamız,

               Bize kalmayacak oturaklar için eğilip bükülmemiz,

               İsraf dağlarını oluşturmamız,

               Hayatımızı çıkmaz sokaklarda harcamamız,

               Sorgusuz sualsiz bir şekilde modernizme teslim olmamız,

               Ömrümüzü sembollerden ibaret yaşamamız,

               Yaşayanların değerini bilmeyip ölenler için dövünmemiz,

               Sorumsuz yaşamayı bir marifet gibi görmemiz,

               Sabır denilen güvenilir limana uğramayı unutmamız,

               İbadet ve duanın hayatın en yabancı unsuruymuş gibi algılamamız,

               Sevmekten imtina etmenin en ateşli uygulayıcısı olmamız,

               Affetmek denilen bir kelimeyi lügatlerden çıkartmamız,

               Ana baba hakkını hatırlamamamız,

               Reklamlarla yaşayıp, arsızlıklarımızı ifşa etmemiz,

               Sağ elle verirken, sol elle de verilen şeyin yaygarasını koparmamız,

               Sürekli eleştiri yapıp önümüzdeki güzellikleri görmememiz,

               Çalışma, üretme ve azmetme üçlüsünün gücünü önemsemememiz,

               Adalet diye bağırırken, en zalim insanlardan olmamız,

               Şımarık ve absürt davranışlarla pirim kazanma çabasında olmamız,

               Her şeye maydanoz olmamız,

               Şekerli şeylere limon tuzu olmamız,

               Fitne fesat dolu bir yaşamdan sahte zevkler almamız,

               İlim öğrendikten sonra nefsin köleliğine gönüllü olmamız,

               …yapmamız,

               …etmemiz,

               …olmamız,

               Yetmedi mi?

               Yetmiyor mu?

Bu doyumsuzluk nedir yahu? Ya ölüm var ölüm. Bu dünya ve içindeki şeyler kimseye kalmayacak. Aldığın nefesin, gördüğün ışığın, kullanabildiğin idrakin, duyduğun güzel seslerin, iyiye doğru adım atmanın, güzellikleri avuçlarımızla, ellerimizle ve parmaklarımızla inşa etmenin, iyilikte yarışıp hayat heybemize güzellikleri doldurmanın huzurunu neden yaşamak istemiyoruz? Neden sadece kendi düşüncemizin doğruluğunu diretiyoruz? Neden tek otorite olduğumuzu böğürüyoruz? Gösterilen saygı ve sevgi neden bozuyor bizi? Ee, tabi yolu doğru olmayanın, niyeti kara odalara açılanın, dilinden türlü türlü zehirler akıtanın hayatında gül bahçeleri ya da lalezarlar olması da beklenemez.

Keşke dünyanın gözü önünde olan ve yüzyıllardır sadece menkıbeleri anlatılan şahsiyetlerin hayatlarından etkilenip kendimize bir kıssa alabilseydik. Keşke bir kulağımızdan duyduğumuz hakikatleri jet hızıyla değil ışık hızıyla diğer kulaktan çıkartmasaydık. Ama heyhat!

               Şimdi bir kişi de çıkar der ki: “Güzel söylüyorsun, güzel söylüyorsun da ne yapmalıyız?” Bu saydıklarımızı yapmamalıyız. Yapmamak için doğru olan şeyleri öğrenmeliyiz. Öğrenmek için istemeliyiz. Doğru adresin kapı tokmağına usulü erkanınca vurup müracaat etmeliyiz. En yakın yol kendi kültürümüz, kendi saf inancımız, rehberimiz olan Peygamberimiz ve bizlere miras bıraktığı zenginliklerimiz. Boşa kürek çekmemiz, havanda su dövmemiz yetmedi mi artık? Yetmiyor mu bu kadar başıboşluk?

               Allah selamet ve idrak versin. İlim öğrenip de öğrendiği ilimle amel etmeyi nasip etsin.

               Kalın sağlıcakla…

Reklam

YORUMLAR

  • 8 Yorum
  • Fethullah Kaçmaz
    1 yıl önce
    Amin
  • Mahmut oğraş
    1 yıl önce
    Yazılarınızı severek takip ediyorum. Rabbim ayağınıza taş degdirmesin. Kaleminiz hayır olanları yazmaya devam etsin...
  • Hayrettin Korkut
    1 yıl önce
    İnsanoğlu doyumsuzdur,çabuk unutur başına gelenleri,dardayken Allah'ı hatırlar,ferahtayken unutur çoğu zaman.Allah bizi pusulası şaşanlardan eylemesin.Yine döktürmüşsün Gökmen Hocam
  • Fatma öztürk
    1 yıl önce
    Özelestiri yapmayi ögrenip yanlislarimizi düzeltebiliriz inseAllah. Böyle yazilari okuyup farkina varabiliyoruz bazi seylerin unuttuklarimiz hatirlatiliyor belkide. Ben kendi adima tesekkür ediyorum size
  • Mustafa YILMAZER
    1 yıl önce
    Kıymetli Hocam öncelikle elinize , yüreğinize, kaleminize sağlık; çok güzel bir yazı olmuş bütün yazılarınızı zevkle okuyoruz hocam. Mustafa YILMAZER
  • Orhan aksel
    1 yıl önce
    "Bir toplumun gelişimi ve refahı, bireylerin doğru değerlere ve olumlu davranışlara yönelmeleriyle mümkün olur. Yazıda dile getirilen sıkıntılar ve sorunlar, toplumumuzun yüzleştiği gerçekliklerdir. Ancak, bu sorunlara çözüm bulmak ve daha iyi bir gelecek inşa etmek elimizdedir. İnsanları çekememek, alavere dalavere içinde dolaşmak, kıskançlık, ihanet, savunmasızlık gibi olumsuz davranışlar, toplumda güvensizlik ve bölünmeye neden olur. Ancak, bizler bu eğilimlere karşı durabilir ve daha yapıcı bir tutum sergileyebiliriz. Kendi nefsimizle mücadele ederek, dürüstlük, adalet, sevgi, hoşgörü gibi değerleri hayatımızın merkezine yerleştirebiliriz. Toplum olarak, doğruyu öğrenmek ve öğrendiklerimizi yaşamımıza yansıtmak için bilgiye ve bilgelik arayışına yönelmeliyiz. Kendi kültürümüzün ve inancımızın sağladığı rehberlikten faydalanarak, hayatımızı anlamlandırabilir ve daha güzel bir dünya inşa edebiliriz. İlim öğrenmek, öğrendiğimiz ile amel etmek, üretmek ve çabalamak, bireysel ve toplumsal gelişimimizin temel taşlarıdır. Bu dönüşüm sürecinde, sevgi, saygı, anlayış ve affetme gibi değerlere de önem vermeliyiz. Birbirimize karşı hoşgörülü olmalı, eleştiri yerine yapıcı geri bildirimlerde bulunmalıyız. Toplumumuzda adaleti ve dürüstlüğü yaygınlaştırmak için bireysel olarak sorumluluk almalıyız. Dünya geçici bir yerdir ve hiçbir şeyin kalıcı olmadığını hatırlamalıyız. Bu nedenle, hayatın anlamını ve huzurunu küçük şeylerde bulmalıyız. İyiye doğru adımlar atmalı, güzellikleri inşa etmeli ve iyilik için yarışmalıyız. Sonuç olarak, yazıda dile getirilen sorunlara çözüm bulmak ve toplumumuzu daha iyi bir geleceğe taşımak için değişime ihtiyacımız var. Bu değişim, her bir bireyin doğru değerlere sadık kalması ve olumlu davranışlar sergilemesiyle mümkün olacaktır. İçsel dönüşüm ve toplumsal sorumluluk bilinciyle hareket ederek, güzellikleri inşa etmek için adımlar atabiliriz. Unutmayalım ki, küçük değişiklikler büyük etkilere neden olabilir."
  • Coşkun Şahin
    1 yıl önce
    Emeğinize sağlık hocam .Dünyada global sıkıntı oldupu aşikar.El asr suresinde de bildirildıği gibi İnsanların çoğu iman etmezler.Çoğu günahkardır.Ancak salih ameller işleyip birbirine sabrı hakkı tavsiye edenlee müstesna. Dünya sıkıntı yurdudur fazla kalmayacağız.Rabbimiz ebedi saadet yurdu darusselama kavuştursun bizleri...
  • ömer demir
    1 yıl önce
    kalemine sağlık üstad