Hayatın
Unutmadığı
Hesaplar
Çoğu insan, çoğu zaman dün söylediklerinin ve yaptıklarının yankısını bugün, bugün söylediklerinin de yankısını yarın duymayacağını sanır. Oysa hayat, hafıza alanı çok güçlü bir kayıt alanıdır. Kimi zaman anlık öfkeyle dilimizden kaçan sözler, kimi zaman küçümsenen bir hareket, kimi zaman da “Kim hatırlayacak ki nasıl olsa unutulur gider” diye düşünülen yanlışlar, gün gelir sahibini aramadan ve çok kolaylıkla bulur. Tam da bu noktada atalarımızın o meşhur sözü devreye girer: “Dün yediğin hurmalar, bugün seni tırmalar.”
Tatmadan Önce Düşün!
Hurmanın tadı çok lezzetlidir, tatlıdır. Yediği an insanın ağzında hoş bir tat bırakır. Ama sindirimdeki etkisi, işin başka bir boyutudur. Tıpkı hayatta yapılan davranışlar gibi... Mesela, bir arkadaşının zayıf noktasını herkesin içinde alay konusu yaparak güldüğünüzü düşünün. Dalga geçtiğiniz an eğlencelidir, hatta çevrendekileri de gülüyorsundur. Lakin yıllar sonra tam da en hassas olduğun bir konuda birinin çıkıp seni alaya aldığında, seninle dalga geçtiğinde neden bu kadar zoruna gider, oturup kara kara düşünmelisin. Çünkü yediğin hurmalar, seni tırmalamaya başlamıştır.
Bugün çıkar uğruna “dostum” dediği birini harcayan, yarın güvene muhtaç olduğunda kendisini aynı çukurun içinde debelenir halde bulur. Bugün küçümsediği bir insanın yükselişini izlerken, “Ben ona zamanında neler yapmıştım?” diye düşünüp iç geçirir. Yani demem o ki, bazen insan unutur ama hayat unutmaz.
Hafızası Zayıf Olanlara Hayatın Tokadı
Toplumumuzun en büyük yanılgısı ne biliyor musunuz? “Nasıl Olsa Unutulur” rahatlığıdır. Bugün aklına ne eserse söyle, yarın tükürdüğünü yalarsın, ama kimse sana dönüp “Hani öyle diyordun?” demez sanmak çok büyük bir yanılgıdır. Ah ah, keşke hayat da bu kadar unutkan olsa! Ama değil. Yediğin hurmalar zamanı gelince tırmalar, hem de öyle böyle değil.
Bugünün kahramanı, yarının “abalısı” olabilir. Bugün elinde mikrofonla “Bunlar bu ülkeye ihanet ediyor” diye bağıranların, yarın başka bir hükümet geldiğinde tam tersi suçlamalara maruz kalmasını izlemek epey tanıdık bir sahne. Dün yere göğe sığdıramadıklarını bugün yerin dibine sokanlar, menfaat değiştiğinde aniden saf değiştirenler… Siyaset sahnesi tam bir “Kim kime dum duma” arenası gibi bu söze müthiş bir kaynak alandır.
Hayat, Kimseye Torpil Geçmez.
Bir de kişisel hayata bakalım.
Bugün “güç bende” diye kimseyi umursamayan patron, yarın iflas edince eski çalışanlarının kapısını çalıp iş arayabiliyor. “Ben asla yapmam” diyenler, birkaç yıl sonra tam da eleştirdiği şeyi yaparken yakalanıyor. Kendi çocuklarına zaman ayırmayan anne-babalar, yaşlanınca “Bizi niye aramıyorlar?” diye şikâyet ediyor. Unuttuklarını sanıyorlar, ama hayat unutmuyor. Çünkü hurmalar tırmalamaya çoktan başlamıştır.
Bugün “güç bende” diye kimseyi umursamayan patron, yarın iflas edince eski çalışanlarının kapısını çalıp iş arayabiliyor. “Ben asla yapmam” diyenler, birkaç yıl sonra tam da eleştirdiği şeyi yaparken yakalanıyor. Kendi çocuklarına zaman ayırmayan anne-babalar, yaşlanınca “Bizi niye aramıyorlar?” diye şikâyet ediyor. Unuttuklarını sanıyorlar, ama hayat unutmuyor. Çünkü hurmalar tırmalamaya çoktan başlamıştır.
En komik olanı da sosyal medyada ahkâm kesenler. “Şu diziyi izleyenlerin IQ’su düşüktür” diyenler, bir yıl sonra o dizinin hayran kulübüne üye olup teoriler üretmeye başlıyor. “Şunlar cahil” diye bağıranlar, birkaç ay sonra aynı cahilliği sergiliyor. Ve tabii ki, kimse geçmişte ne dediğini hatırlamak istemiyor. Çünkü işlerine gelmiyor. Ama asla tarih unutmuyor. Tatlı tatlı yemenin acı acı çıkarması olur sözü gibi dün lezzetle yiyilen hurmalar ahan da bugün seni tırmalamaya çoktan başlamıştır bile.
Kendi Kazdığımız Kuyuya Düşmemek İçin…
İnsanın hayatında attığı her adımı, sarf ettiği her sözü aslında gelecekte önüne çıkabilecek bir gölgedir. Tatlı tatlı yenen hurmaların, gün gelip mideyi ağrıtmayacağının bir garantisi yoktur. O yüzden ne yediğini, yani ne söylediğini ve ne yaptığını iyi bilmek gerekir. Çünkü hayat, “sil baştan” değil, “kendi kazdığın kuyuya düşme” gerçekliğidir. Bugün birilerini küçük görerek yükseldiğini sananlar, yarın tepetaklak olunca neden düştüklerini anlayamaz. Çünkü mesele sadece düşmek değil, düştüğünde elini tutacak kimsenin kalmamasıdır. Özetle, kimse hayatın kendisini unuttuğunu sanmasın. Çünkü o unutmaz, sadece zamanı geldiğinde hatırlatır.
Az Bir Şey de Ülkemin Siyasetinde Hafızasızlığa Değinelim
Ülkemin siyaset sahnesi, adeta dönüp dolaşıp kendi ayaklarına dolananların tiyatro sahnesi gibidir. “Dün yediğin hurmalar, bugün seni tırmalar” atasözü, politikacıların ve bürokratların kaderini anlatmak için biçilmiş kaftan. Çünkü dün söylediklerini bugün yutanlar, dün eleştirdiklerini bugün hararetle savunanlar ve dün göklere çıkardıklarını bugün yerin dibine sokanlar hiç eksik olmaz. Maalesef halkın hafızasının balıkla yarışacak seviyede olması, bu döngünün sonsuz bir şekilde devam etmesinde baş aktördür. Ama unutulan bir şey var: Hayat, bir gün bu yenen hurmaların hesabını fatura olarak keser. Ve o gün geldiğinde ne mikrofon kurtarır ne de kürsü.
Bürokrasinin Emekli Hurmaları
Bürokrat dediğin devletin hafızasıdır, değil mi? Ama bazı ülkelerde işler biraz farklı yürümektedir. Bugün “Devlete sadakat şart” diyen bürokratların, yarın hükümet değişince rüzgâr nereden eserse oraya yöneldiğini görmek sıradan bir olay hâline gelir. Daha düne kadar bir partinin iltifatlarına boğulan bürokratlar, yeni yönetim geldiğinde bir anda “Ben aslında tarafsız bir devlet adamıyım” pozuna bürünür. Hâlbuki bu adamlara bir yıl önce mikrofon uzatıldığında, dönemin liderine şiir yazacak kadar sadakat gösterirlerdi. Ne oldu? Hurma midede fazla bekledi, tırmalamaya başladı.
Daha dramatik olanı ise, zamanında siyasi iradeye tam teslim olup işlerin altına imza atanların, emekli olup da kıyıya çekildiklerinde “Beni zorladılar, elimiz kolumuz bağlıydı” diyerek tövbe yoluna gitmeleridir. Oysa o günlerde makam odalarının lüks koltuklarında otururken hiç de zorlanmış gibi görünmüyorlardı. Zamanın ruhuna uygun olmak için şekilden şekle girenler, bir noktadan sonra ya tamamen unutuluyor ya da yıllarca destekledikleri düzenin kurbanı olmuş gibi görünseler de aslında bukalemun olup çıkmışlardır.
Siyasette Hurmaların Kaderi: İktidarda Yenir, Muhalefette Tırmalar
Siyasetçilerin en büyük yanılgısı, güçlerinin sonsuz olduğu ve hiçbir zaman hesap vermeyecekleri düşüncesine sahip olmalarıdır. Oysa bazı ülkelerin yakın tarihleri, bunun tam tersini kanıtlayan olaylarla dolu. Örneğin, “Ben bu ülkenin başbakanıyım!” diye rest çekenlerin, bir sonraki seçimde siyasetin karanlık dehlizlerine gömüldüğü defalarca görülmüştür. Bir dönem darbecilerle mücadele ettiğini söyleyenlerin, yıllar sonra darbe suçlamalarıyla yargılanmaları, dün “Demokrasi kahramanı” ilan edilenleri bugün “hain” olarak nitelendirmelerinin örnekleri bir hayli fazladır. Çoğu devletlerin siyaset sahnesi, düne kadar yenilen hurmaların bugün nasıl tırmaladığını anlatan hikâyelerle doludur.
Özellikle sık sık gördüğümüz ve takip ettiğimiz seçim dönemlerinde “Bunlar giderse ülke biter” diyenler, seçim sonrası kaybedince “Seçmenin mesajını aldık” moduna geçerler. Dün “Biz ülkeyi uçururuz” diyenlerin, birkaç ay sonra “Küresel kriz var, sabretmemiz lazım” ya da “Enkaz devraldık, ha deyince olmuyor” söylemlerine sarılması, aynı hurmanın farklı versiyonlarıdır. En ironik olanı ise, çoğu halkın bu döngüye her seferinde inanması ve yeni bir hurma partisine hazır olmasıdır.
Yenilen Hurmalar Unutulmamalı, Çünkü Onlar Sizi Unutmuyor
İstisnasız bütün ülkelerin siyaset ve bürokrasi sahnelerinde yenilen hurmaların, zamanı gelince nasıl tırmaladığını görmek için tarih kitaplarına bakmaya gerek yok. Bugünün liderleri, danışmanları, bakanları ve gazetecileri, dün söyledikleriyle çelişmeye devam ettikçe, bu döngü sürecek. Avrupa’da, Amerika’da, Afrika’da ve dünyanın her coğrafi bölgesindeki birbirinden farklı her ülkede değişmeyen manzarasıdır. Unutmamak gerekir ki, siyasette en büyük kaybedenler, günü kurtarmaya çalışanlardır. Çünkü bu insanlar, sadece rakipleriyle değil, kendi geçmişleriyle de mücadele etmek zorunda kalırlar. Bir gün mikrofona çıkıp kükreyenlerin, ertesi gün savunma pozisyonuna geçmesi; bir gün “Asla olmaz” diyenlerin, ertesi gün o işin başına geçmesi; bir gün bağımsızlık nutukları atanların, ertesi gün başka kapılarda destek araması… İşte hurmaların tırmaladığı anlardan sadece birkaçıdır.
Bu yüzden ne söylendiğine ne yapıldığına dikkat etmek gerekir. Çünkü hayat ve siyaset sahnesinde dün yenen hurmaların, yarın nasıl bir bedel ödettiğini görmek için sadece biraz beklemek yeterli. Ve unutmayalım: Hayat herkese kendi dersini verse de herkes aynı hatayı yapmaya devam ettiği müddetçe bu dersler hiçbir işe yaramamaktadır. Lütfen hurmalara yüklenip tırmalanmaya davetiye çıkartmayalım.
Kalın sağlıcakla…
Gökmen CAN
Eğitimci Sosyolog
YORUMLAR