Gökmen CAN | Eğitimci | Sosyolog

Gökmen CAN | Eğitimci | Sosyolog


TOPLUMDAKİ ŞİDDET VE MANTIKSIZ OLAYLAR

23 Aralık 2024 - 23:58

TOPLUMDAKİ ŞİDDET VE MANTIKSIZ OLAYLAR

Günümüz toplumumuzda artan şiddet olayları, mantıksızca sergilene davranışlar ve bizi biz yapan değerlerimizin kaybı, insanımızın pek çoğunun günlük yaşamlarında karşılaştığı sorunlar haline gelmiştir. Bu acayip absürt hadiseler yığınına şaşırmamak, toplumdaki bireylerin gördükleri olaylar karşısında duyarsızlaştıklarının ve verilen anlık davranışların bir refleks haline geldiği durumunun bir göstergesidir. Peki, toplum nasıl, niçin ve zaman bu noktaya geldi? Hangi sosyal, psikolojik ve kültürel faktörler bu değişimi tetikledi? Bu sorulara cevap ararken toplumsal değişimin pek çok dinamiği olduğunu göz önünde bulundurmak gerekiyor. Dilerseniz konuyu daha da açalım:
İlle de Bencilik/Bencillik, Bireyselcilik ve Toplumun Paramparça Olması
Özellikle son çeyrek asırda bireyselcilik, modern (!) toplumların önemli bir özelliği olarak hayatımızda yer almaya başlamıştır. Şehirleşme, teknolojinin hızlı ilerleyişi ve küreselleşme gibi faktörler, insanların birbirlerinden uzaklaşmasına neden olup sürecin yani bireyselcilik/bencillik sürecinin çok hızlı ilerleyip yayılmasına neden olmuştur. Bu bağlamda, insanlar arasındaki önemli değerlerden olarak görülen dayanışma, yardımlaşma ve empati gibi toplumsal bağlar zayıflamıştır. Bireyler, yalnızca kendi çıkarlarına odaklanarak sosyal bağlarını zayıflatmaktadırlar. Toplumun geneline yönelik sorumluluk hisleri kaybedilmektedir. Çağımızın baş belalarının ağababası haline gelen bireyselleşme, şiddet olaylarının artmasında önemli bir aktör olarak karşımızda sırıtmaktadır. Bunda da empati eksikliği ve toplumsal bağların kopması, bireylerin başkalarına karşı daha duyarsız ve saldırgan davranmasına zemin hazırlıyor.
 
Ah Medya Aahhh!
Yazılı, sözlü, görsel ve sosyal mecraların ortak adı olarak seslendirdiğimiz medya, toplumun şiddetle ilişkisini hem olumlu hem de olumsuz yönde etkileyebilen güçlü araçtır. Şiddet içerikli haberler, diziler, filmler ve video oyunları, bireylerin şiddete karşı duyarsızlaşmasına sebep olmuştur ve olmaya da devam etmektedir. Şiddet denilen hayat karartan, psikolojileri alt üst eden, damları başa yıkan, gözlerde yaş ve iz bırakan şeylerin adeta sıradan bir olaymış gibi sunulduğunda, insanlar bu tür olayları bir müddet sonra normalleştirmeye başlamaktadırlar. Medyanın bu şekilde bir etkisi olmasının yanı sıra, sürekli olarak olumsuz ve şiddet içeren içeriklere maruz kalmak, bireylerde güven eksikliğine ve çaresizlik hissine neden olabilmektedir. Sonuç olarak da bireyler kendilerini korumak için saldırgan davranışları sergilemekten kaçınmayarak derin yaraları düşüncesiz failleri olup çıkabilmektedirler.

Ekonomide ve Sosyal Hayattaki Terazinin Bozuk Oluşu
Toplumdaki şiddetin ve mantıksız olayların artmasında, ekonomik zayıflıklar ve gelir gider dağılımındaki uçurumlar ve sosyal sosyal hayatın terazisindeki bozulmaların da rolü büyüktür. Gelir dağılımındaki dengesizlikler, fırsat eşitsizlikleri ve yoksulluk gibi sorunlar, bireylerin hayal kırıklığına uğramasına ve öfke biriktirmesine yol açmaktadır. İnsanlar, içinde bulundukları kötü ekonomik koşulları değiştiremediklerinde, bu öfkeyi çevrelerine yöneltmektedirler. Sosyal adaletsizliklerin artması, bireylerde meydana gelen haksızlık duygusunu pekiştirir ve bu da toplumdaki şiddeti tetikleyici bir unsur haline getirir.
 
Silik ve Niteliksiz Eğitimle Birlikte Ahlaki Değerlerin Uçurumlardan Düşüp Kaybolması
Eğitim sisteminde yaşanan sorunlar da toplumun ahlaki yapısının zayıflamasına neden olabilir. Eğitimin sadece akademik başarıya odaklanması, etik değerlerin ve empati duygusunun yeterince vurgulanmamasına yol açar. Ahlaki değerlerin bireylere aktarılmaması ya da yeteri kadar bu hassasiyetin üzerinde durulmaması, toplumsal sorumluluk bilincinin azalmasına neden olabilir. Ayrıca, eğitimde eşitlik/liyakat ilkesinin zedelenmesi, toplumsal gerilimi artırır ve şiddet davranışlarını tetikleyebilir.
 
Bireylerdeki Bilinçaltı Olumsuzlukların Depreşerek Ruh Sağlığı Sorunları Haline Gelmesi
Toplumda artan stres, depresyon, kaygı bozuklukları ve diğer ruh sağlığı problemleri de şiddet olaylarına katkıda bulunabilir. Ruh sağlığı hizmetlerine erişimin toplumsal bakış açısı münasebetiyle göz ardı edilmesi, kısıtlanması veya bu alandaki hizmetlerin yetersizliği, bireylerin öfke ve agresif duygularını kontrol edememesine neden olabilmektedir. Psikolojik desteğe ihtiyaç duyan bireylerin bu ihtiyaçlarını karşılayamaması, şiddet içeren davranışların artmasına yol açar.
 
Toplumsal Normların Işık Hızıyla Değişimi
Geçmişte toplumu bir arada tutan bazı normlar ve gelenekler, modernleşme süreciyle birlikte maalesef olumsuz yönde değişime uğradı. Geleneksel otorite figürlerine duyulan saygı azaldı, bireylerin davranışlarına yön veren toplumsal kurallar esneklik kazandı ve hatta laçkalaştı. Toplumsal normların bu şekilde değişmesi, bazı bireyler için ahlaki pusulanın kaybolmasına ve sınırların aşılmasına neden olmuştur. Sonrasında da öne geçilemeyen hadiselerin hızlı peş peşe yaşanması sonucu daha dramatik halde gözler önüne sermektedir.
Yani nihayetinde dostlarım demem o ki; toplumda meydana gelen şiddet olaylarının ve mantıksız davranışların artışı, birden çok faktörün bir araya gelmesinin bir sonucudur. Bireyselleşmenin artması, medyanın şiddeti normalleştirmesi, ekonomik eşitsizlikler, eğitimdeki ahlaki gerileme ve ruh sağlığı sorunları gibi unsurlar, toplumdaki huzursuzluğu derinleştiriyor. Bu sorunları çözebilmek için toplumsal dayanışmayı yeniden güçlendirecek, empatiyi ve ahlaki değerleri ön plana çıkaracak adımlar atılması gerekmektedir. Eğitimde ahlaki değerlere daha fazla yer verilmesi, ekonomik adaletin sağlanması ve psikolojik destek hizmetlerinin yaygınlaştırılması, şiddet olaylarını azaltma yolunda atılacak önemli adımlardır.
Kalın sağlıcakla…
 
Gökmen CAN
Eğitimci Sosyolog Yazar
 
 

Reklam

YORUMLAR

  • 6 Yorum
  • BÜLENT CANKURT
    5 saat önce
    Hadislerimiz bireyselleşmeden çok toplumsallaşma ile ilgili konular üzerinde durmuştur bunun örneği de çoktu: “Kim bir Müslümanın dünya sıkıntılarından bir sıkıntıyı giderirse, Allah da onun kıyamet günündeki sıkıntılarından birini giderir. Kim darda kalan bir kimsenin işini kolaylaştırırsa, Allah da dünya ve âhirette onun işlerini kolaylaştırır. Kim bir Müslümanın ayıbını örterse, Allah da dünya ve âhirette onun ayıplarını örter. Kul, kardeşinin yardımında olduğu sürece, Allah da onun yardımcısı olur.”
  • Gökmen Can
    26 dakika önce
    Allah razı olsun kıymetli hocam ilminize bereket ola
  • Gülsüm Demiroğlu
    6 saat önce
    Eline, emeğine, yüreğine sağlık Değerli Arkadaşım.. Maalesef insanların büyük çoğunluğu, bencilleşip, "Empati" yeteneğini kaybettiği için bu tarz sorunlar hiç bitmiyor..Aksine katlanarak artıyor.. "Diğergam" olmak unutulmuş..Hatta yeni neslin çoğunluğu bunu hiç bilmiyor bile... Empati yok, hoşgörü yok, sabır yok, anlayış yok. Diğergamlık yok... Sonuç; bencil, ben de ben diyen insanlar.. Bir de sosyal medyada özellikle kişisel gelişim uzmanı, psikolojik danışman vs tarzındaki kişiler de insanlara " bireysellik" diye diye resmen bencillik aşılıyorlar... Elbette ki kendimizi önemsemeliyiz.. Ama bu arada başkalarının haklarını gaspetmemeli, saygılı olmalyız.. Aslında; Şu Hadis- i Şerif TE olduğu gibi : kendimize yapılmasını istemediğimiz hiç bir şeyi başkasına yapmamalı, söylenmesini istemediğimiz hiç bir şeyi de söylememeliyiz vesselâm.. Allah'a Emanet Ol Arkadaşım..
  • Gökmen Can
    25 dakika önce
    Diline yüreğine sağlık kıymetli arkadaşım. El birliğiyle ulaşabildiğimiz yüreklere dokunarak bunu tesis etmekte durmak yok yola devam. Hürmet ve selamlarımla...
  • Seyfullah Sarıaslan
    6 saat önce
    Maalesef Gökmen Bey,biz güneşi ceketinin astarında kaybeden bir milletiz.Eskiden "ben" değil önce "sen" derdik :karıncayı bile incitmezdik.İnşaallah inancımıza,kadim medeniyetimize döneriz.Mücadeleye devam.
  • Gökmen Can
    23 dakika önce
    Sizin gibi kıymetli büyüklerimizden aldığımız feyz ve destekle başarıya ulaşacağımıza olan inancım tam. Yüreğiniz dert görmesin. Ellerinizden öpüyorum.