Gökmen CAN | Eğitimci | Sosyolog

Gökmen CAN | Eğitimci | Sosyolog


Tebliğ Temsil Arasındaki Uçurum

02 Aralık 2024 - 23:40

TEBLİĞ TEMSİL ARASINDAKİ UÇURUM

İslam dini mensupları Müslümanlar, tarih boyunca Allah’ın emrettiği emir ve yasakları dünyaya tebliğ ve tebliğ ettiklerini yaşantılarıyla da temsil etmekle tanınmışlardır. Lakin, çağımızda birçok Müslüman birey ve toplum, tebliğ ettikleri değerleri kendi yaşamlarına tam anlamıyla yansıtamama gibi bir sorunla karşı karşıyadır. Gerçi buna sorun da denmez; dense dense samimiyetsizlik ve özü-sözü bir olmama denir. Hatta bu durum, sadece bireysel düzeyde olmayıp, toplumsal ve küresel ölçeklerde de çok önemli sıkıntıları ve sorunları karmakarışık bir şekilde dünyanın gözleri önüne sermektedir.

Tebliğ ve Temsil Arasındaki İlişki

İslam, sadece teorik bir inanç sistemi değildir. İslam, aynı zamanda bir yaşam rehberidir. Tebliğ, Allah’ın emir ve yasaklarını insanlara ulaştırmak/iletmek anlamına gelirken, temsil ise bu emir ve yasakları kendi hayatında pratiğe dökerek bir örnek/numune oluşturmayı ifade eder. Peygamber Efendimiz Aleyhisselam, tebliğ ve temsilin en güzel örneğidir/numunesidir. Onun hayatı, İslam’ın emir ve yasaklarının nasıl yaşanacağını gösteren bir kılavuzu niteliğindedir. Ancak günümüzde tebliğ edilen değerlerle temsil edilen yaşam tarzı arasındaki uyumsuzluk, Müslümanların inandırıcılığını zedelemekte ve emir ve yasakların etkisini azaltmaktadır. Hatta tebliğ ettiğini söyleyen ve kendisinin bile inanmadığı kişilerin yüzünden insanlar, İslam’ı o yalancı kimselerden ibaret sayıp çok kötü ithamlarda bile bulunabilmektedirler. Yani cahilliğin de etkisiyle kişinin eksik/hata ve yanlışlarını kişilere bağlamayarak hak din İslam’a yükleme cüretini göstererek “yanlış üstüne yanlışla” karşılık vermektedirler.

Sorunun Kaynakları Neler Olabilir?

Bu sorunun ortaya çıkmasında bir ya da iki etkenden değil de birçok etkenden oluştuğunu/meydana geldiğini söyleyebiliriz:

İlim/Bilgi Eksikliği/Noksanlığı: İslam’ın emir ve yasaklarını, Müslüman’a yüklediği farzu ayn ilimleri yeterince öğrenmeden ve anlamadan direkt tebliğ etmeye çalışan kimseler, kendi söz ve davranışlarında çelişkilere düşebilmekte ve temsil makamında çok kötü şeylerin sebebi olarak faydadan çok zarara neden olurlar.

Nefs ve Dünyevileşmede Rakipsizliği Tercih Etme! Modern hayatın cazibesi, haramın otobanları, nefsi çekiciliği ve alengirli renkleri olan şehevi şeylerin, bireyleri İslam’ın esaslarından uzaklaştırmakta ve dünyevi çıkarların ön plana çekilmesine neden olmaktadır.

Toplumsal ve Mahalle Baskıları: Bazı Müslümanlar, içinde bulundukları toplumun kültürel ve sosyal normlarına uyum sağlama çabası içinde dini temsil konusunda tavizler verebilmektedir. Bunu yaparken de neleri kazanıp neleri kaybedeceğini bile düşünmez. Baskı denilen olgu, kimlerden ve nerelerden gelirse gelsin, temsil makamındaki Müslüman asla ve asla baskılardan yılmaz ve oltaya takılan her yeme gelmez.

Medyanın Uyuşturuculuğu ve Algı Yönetiminin Köleleştirmesi: Müslümanların medyada genellikle olumsuz bir şekilde temsil edilmesi, bireylerin temsil gücünü daha da zayıflatmaktadır. Meşhur olma, izlenme, tıklanma, like’lanma, para kazanma ve lüks hayatın ışıltılı sahne ve mekanları temsil makamında olduğunu söyleyen nice insanları zıvanadan çıkartmış ve adeta yükseklerden koparak düşen çığa bir parça olup eklemiştir.

Peki, Sonuçları Neler Olmuştur?

Tebliğ ve temsil arasındaki uyumsuzluk, birey ve toplumlar üzerinde olumsuz etkiler meydana getirmiş ve insanların ışık hızıyla uzaklaşmalarına neden olmuştur:

İnandırıcılık Yok Olmuştur: Sözü ayrı davranışları ayrı birey ya da toplumsal yapı ve grupların, söyledikleri ve yaşantıları arasında tutarsızlık gösterdiklerinde, onları gören diğer insanlar onları ve ilettikleri mesajların hiçbirini ciddiye almazlar.

Toplumsal Bölünmeler: İslam’ı farklı şekillerde yorumlayıp yaşayan Müslümanlar arasında görüş ayrılıkları ve çatışmalar artar. Kendilerince her biri en olgun temsilci olan birey ve grupların sataşmaları, ayrı telden çalmaları, rest çekmeleri, ötekileştirmeleri ve “en doğru benim” lakırdıları adeta bölücülüktür. Hak anlamda temsilin gerçek makamındaki kimselerin zaten kendilerini anlatıp reklamlarını yapmaya, pazar esnafı gibi “gel vatandaş, patatese gel” der gibi ellerine hoparlör alıp da çığırtkanlık yapmazlar.

İslam Davetinden Uzaklaşma: İslam’ın emir ve yasaklarının evrensel mesajlar olduğunu gösteren örnekler azaldıkça, diğer insanlar İslam’a karşı mesafeli bir tutum sergilerler. Çünkü çekim özelliğini kaybeden şeyler nasıl itibar görmüyorsa, ideal olanları temsil eden kimselerin yanlışı ve hataları da “geniş ve olgun” düşünmeyen kimseler için birer uzaklaşma sebebidir. Keşke zenginlere kızıp paradan soğumayan, parayı suçlamayan insanlar gibi dini kendisince temsil ettiğini söyleyen yanlış davranışlı kimselerin yüzünden İslam’dan da soğumasalar, uzaklaşmasalar.

Çözüm Önerileri Neler Olabilir?

Aslında belki de çoğunlukla bilerek oluşturulan bu yapay sorunla başa çıkmak için aklı selim bireyler ve toplumlar aşağıdaki türden adımlar atabilirler:

Kendi Nefsini Dizginlemek ve İlk Onu Eğitmek: Her Müslüman, önce kendi nefsini ıslah ederek İslam’ın değerlerini hayatına yansıtmalıdır. Kendini mükemmel bilip, önüne gelen her bir kimseyi yaftalayan, sevdirmeyip nefret ettiren, müjdelemeyip korkutan, dediği emir ve yasakları yapmayan kimselerin birinci ve en temel yapması gereken şey “nefsi terbiye” olup bundan geri adım atmamaktır.

İlim Talep Edip İlim Öğrenmek: Bilinçli bir şekilde tebliğ yapabilmek için İslam’ın temel prensiplerini öğrenmek ve içselleştirmek gereklidir. Peygamberimiz Aleyhisselam “İlim öğrenmek her Müslümana farzdır” buyurmuştur. Bir Müslümanın hayatını doğru ve isabetli yaşamak istiyorsa illa ki ilim öğrenmeleridir. Çünkü haram ve helalleri, emir ve yasakları öğrenmek ancak ve ancak ilim öğrenmekle olur. İlim de sağlam ve doğru adreslerden alınır. Kendini, hocasını, bilmem kimini övüp insanları duygusal bağlarla bağlamayı ustaca yapıp da her türlü “sırtlanlık” yapan kimselerden uzak durmalıyız. Yol aldığınız böyle kimseleri ne zaman tanıdıysanız o zaman terk edin. Velev ki 30 yılınız kaybolmuş olsun. En azından bu saatten sonra doğru insanlara yönelebilirsiniz.

Sözde Değil Öz de Örnek Olmak: Sözlü tebliğden önce davranışlarla örnek olmak, yapılacak tebliğin etkisini artıracaktır. Çünkü söylenenler işitilir, yapılanlar görülür. Bal yemeyi yasaklayan biri olacaksan öncelikle sen bundan feragat edeceksin. Keyfilikten el etek çektikten sonra ilgili konuda el etek çekilmesini söyleyebilirsin.

Toplumsal Bilinci Geliştirmek: Müslüman toplumlar, bireylerin dini yaşantılarını kolaylaştıracak bir ortam oluşturmalıdır. Eğitim sistemleriyle, medya ve iletişim ağları ve platformlarıyla, sanatsal etkinlikler ve hobilerin ifasıyla öncelikle “bilinç” geliştirilmelidir. Doğru bir temsil için modern iletişim araçlarından faydalanmak, İslam’ın gerçek yönünü ve kimliğini göstermek noktasında önemli elemanlardır.

Nihayetinde dostlar, zamanımız Müslümanlarının karşı karşıya olduğu en büyük sorunlardan biri, tebliğ ettiklerini hayatlarında tam anlamıyla temsil edememeleridir. Bu sorunun çözümü, bireylerin ve toplumların kendini sorgulaması, bilinçlenmesi ve İslam’ın özüne uygun bir hayat sürmesiyle mümkündür. Unutulmamalıdır ki, İslam’ın en güçlü tebliğ yöntemi, örnek bir yaşantıdır. Peygamber Efendimiz Aleyhisselam’ın: “Ben güzel ahlakı tamamlamak için gönderildim” hadisi şerifi her Müslümana bir şiar olmalıdır.

Kalın sağlıcakla…

Gökmen CAN

Eğitimci Sosyolog Yazar

Reklam

YORUMLAR

  • 0 Yorum