Esra GÜL

Esra GÜL


Adana'nın Maneviyat öncüsü; Sabancı Merkez Camii

10 Temmuz 2023 - 17:31


ADANA'NIN MANEVİYAT ÖNCÜSÜ; SABANCI MERKEZ CAMİİ 

Yine, yeniden tarihi bir dokunuşla karşınızdayım kıymetli okurlarım. Kucak dolusu sevgi ve muhabbetlerimi sunarken, kalemle buluşup kâğıda merhaba demekle yepyeni dokunuşların altını çizip, üstünü dokumaya, kenarında kıyısında dolaşmaya karar verdim bir gece ansızın... 

"Ilık esen rüzgâr'ın" diyerek başlayan bir cümle kurmayı çok isterdim ammaa... Yine yanıyor Adana toprakları. Adanalı şair yağmur demez, çamur demez, sıcak hiç demez, geçerse bir manzara karşısına, alır kalemi eline, ilmek ilmek dokur tarihi, satırlara... Dizelere...

Nerede miyiz? Hemmen söylüyorum!
Tabi ki Adanamızın en nadide görsellerinden olan, ısı ve ışık kaynağını gökyüzünden almışcasına, gecesi ayrı bir güzel, gündüzü özel mi özel Sabancı Merkez Camii 'ndeyiz.

Ve yazıyoruz...
Haydi kalemim! Sen ustalığını gösterirken kağıtlara, bir yandan da yüreğimiz nakış nakış dokunsun tarihini merak eden  dimağlara...

Üzerinden 50 yıl geçmese de, otuz beş yıllık bir duruşla, tarihi dokuya uygunluk ve kokunun hissiyatını yaşatan bir yapıt olan Sabancı Merkez cami, âdeta bir maneviyat öncüsüdür cânım Adanamızda... 

Şimdi maneviyat zamanı... 
Yine bir gece yarısı kalem alındı ya ele, ezan beklentisi, cemaat nefesi, abdest almaya gidenlerin takunya sesi, şadırvandan gelen su şırıltısı olmasa da, minarelerin görüntüsü, ışıklandırması, şehri ikiye bölen ana yolun kenarındaki süzülüşü, Seyhan ve Yüreğir ilçelerini birbirinden ayıran noktada ki duruşu, yetiyor kalp ritimlerime yön vermeye... 

Beş vakit burada "Ezân-ı Muhammedî" ile  buluşmak nasip oldu bana şükürler olsun. En coşkulu cemâati, en güzel sesten kıraatları ile namaz kıldıran, ezan okuyan din gönüllüleri, Aşr-ı Şeriflerin semalara yükseldiği anlara şahit oldum bir çok Adanalı gibi. 

Seher vakti saba makamında, öğle uşşak ikindi rast, akşam segâh, yatsı ise, hicaz makamında topladılar namaza, ömrünü, gönlünü, kulluğunu rabbine adamış tüm gönülleri... 

Ey özel Camii!  Minicik bir yavrucağın ellerinden tutup getirmek sana... camii içinde yuvarlanışına, Mihrâba dönük yüzleri ellerinden tutuşuna, namaz kılanlara hayretle bakışına şahit olmak bir sabah namazında... 

Bir öğle namazında, belki de çok yoğun çalışanı görmek uzun uzadıya oluşan saflarda. Cuması bayram olan İslam âlemi'nin, her safı'nın dolduğu bir cuma namazında tatmak o manevi huzuru... 

Bir yatsı namazında rastlamak eli bastonlu, beli bükük piri faniye... Alınlarında izin var ey bu beytin halısı, Hz. Peygamber'in  "Mahşerde sizi oradan tanıyacağım" dediği uzuvlarınızla... 

Şadırvanda abdest alan bir genç görmek, şimdilerde zor gibi gelse de, şahit olmak farzın önce kılındığı akşam namazına koşuştuklarına... 

Yaz aylarında Adana'nın kavurucu sıcağına rağmen, anne babaların, bir harf öğretene köle ettiği evlatlarının, şen sesleriyle doldu taştı mihrabın, minberin, kürsün cennet kokusuyla... 

Şimdi biraz tarih diyelim... 
Takriben ben doğduktan 1 yıl sonra temeli atılan, arsası büyük şehir belediyesine aitken, Türkiye Diyanet Vakfına devredilen, halkın bağışları ile yüzde ellisi tamamlanan, Hacı Sabancı ve onun ölümünden sonra da Sabancı ailesi tarafından bitirilen cami inşaatı, adı "Merkez Camii" olarak düşünülürken, "Sabancı Merkez Camii" hâlini almıştır. 

Binlerce kişiye ibadet imkânı sağlaması nedeniyle Balkanların ve Orta Doğu'nun en büyük camilerinden biri kabul edilen camimiz, Konumu itibarıyla Adana’da bulunan ana arterlerin, demir yolunun ve Adana’yı çevre il ve ilçelere bağlayan yolların kesim noktasında ve yüksek minareleriyle uzaktan görünüyor olması nedeniyle de, şehrin sembollerinden biri haline gelmiştir. Caminin proje mimarı Necip Dinç sekiz fil ayağı üzerine oturtmuştur bu özel yapıtı. 

20.000 kişilik cami, açık alanlarıyla beraber  28.000 kişinin maneviyatına katkıda bulunmaktadır yıllardır. Osmanlı mimarisinin izlerini taşıyan, genel görünüm olarak baktığınızda kendinimizi İstanbul  Sultan Ahmet Camii, plan ve iç mekân olarak da Selimiye Camii’nde hissettiğimiz bu eserin tam manasıyla maneviyatı doruklarda yaşatan hazzını tadıyorum. 

Tarih diyince, özellikle de camiler konusunda hep bir karşılaştırma içerisine giren bu garip, aslında birbirine benzeyen bu yapıtlarda duygu seline kapılıp gidiyor her daim. 

Cami içine her girdiğimde  gökyüzündeki yıldızları seyreder gibi seyrediyorum göz kamaştıran mimâriyi... Ayın on dördü nasıl sergilerse kendini, öyle sergiliyor bize eşsiz duruşunu. Cami'nin hat eserleri hattat Hüseyin Kutlu imzası taşırken, nakış eserleri ve çinilerin desenleri de Mimar Nakkaş Semih İrteş'e selam veriyor ve klasik İznik çinisinin izlerini görüyoruz işlemelerde... 
Kapısı ayrı, penceresi ayrı, avlusu, şadırvanı, minaresi, kubbesi ayrı ayrı mana yüklü bu yapıt, öyle güzel şeyler anlatılıyor ki mimarisinde, güzelliğini incelerken parmak ısırtıyor ve hatta gözlerimiz bayram edasında gülümsüyor resmen. Tefekkür derim ya hep. Bir başka oluyor ibadethane incelemesi ve yazması... 
  

Benliğimi çepeçevre saran camii'nin  mimarisinde heryerin bir manası var kıymetli okurlarım! Örneğin; 
4 yarım kubbe,
5 ana kubbe,
6 minaresi vardır; bunlar 4 halife ve 4 mezhebe,
İslam'ın 5 şartına, imanın 6 şartına karşılık gelmektedir.
32 metre çaplı ana kubbe 32 farza,
Avludaki 28 kubbe Kur'an’da adı geçen 28 peygambere,
Ana kubbedeki 40 pencere, Hz. Muhammed'in Peygamber olduğu yaşa ve 40 rekat namaza,
99 metrelik 6 minare Allah’ın 99 güzel ismine karşılık geliyor.


Bu bilgilerden sonra daha da ilgi odağı haline geliyor maneviyat öncüsü dediğimiz Sabancı Merkez Camii şimdilerde... 

Gözlerim, ana kubbede yazılı  Bakara Suresi'nin 255. ayetine takılıyor Cami'ye her girişimde... 

Güney cepheye döndüğümde, Nur Suresi nin 35., 36., 37. ve 38. ayetleri yeniden nazil oluyor sanki bütün benliğime. Güney cephede bulunan dört adet panonun büyüklüğünü hayretler içinde izlerken, büyüklük bakımından dünyanın en büyük cami panosu olduğunu öğreniyorum din görevlimizden. 
Anlat hocam diyorum, bana değil sadece, bu beyte adım atan herkese... 
Yani, cami diyip geçmemek gerekir diyorum. Bakmak gerek, gözle değil özle her defasında. Mimarisine hayran kaldığımız ortadoğu ve balkanların en büyük camilerinden olan "Sabancı Merkez Cami'ye" veda zamanı geliyor... 
Yazmalara doyamıyorum ama, başka tarihi dokunuşları da anmak, yazmak, anlamak gerek diyerek sözüme, sazıma, nazıma ve nazarıma son veriyorum artık. 

Vakt-i dua... 
"Rabbimiz! Böylesi muhteşem mimari ile yapılmış, her bir karesi ibret dolu, tefekkürü bol olan kapılarından geri çevirme bizi" (Amin) duası ve niyazıyla... 
Haftaya "Tarihi Yağ Camii" 'nde buluşmak dileğiyle, hoşça kalın sevgili okurlarım. 

Reklam

YORUMLAR

  • 0 Yorum