COVİD-19 VE KALP HASTALIKLARI
Koronavirüs hastalığı 2019 (COVID-19), şiddetli akut solunum sendromu koronavirüs 2 (Sars-CoV-2)’nin yol açtığı bir viral enfeksiyondur. İlk kez Aralık 2019'da Çin'in Wuhan şehrinde tespit edildi ve küresel bir sağlık krizine dönüştü. Ciddi COVID-19 semptomları olan hastaların, %58'inde hipertansiyon (HT), %25'inde Kalp damar hastalığı ve %44'ünde aritmi ritim bozukluğu tespit edilmiştir. Bir çalışmada, genel vaka-ölüm oranının genelde %2,3, kritik vakalar arasında ise %49 olduğu belirtildi. Bu doğrultuda, kalp hastalığı öyküsü bulunan hastaların ölüm oranı %10,5, hipertansiyon öyküsü bilinen hastaların ölüm oranı %6 iken Çin'deki çalışmada ek hastalığı olmayan hastalarda ölüm oranı %0,9 tespit edilmiştir.
Viral enfeksiyon sırasında aşırı inflamatuar yanıt koroner arterlerdeki aterosklerotik plakları rüptüre ederek akut koroner sendroma (kalp krizi) neden olabilir. Bazı bireylerde şiddetli sistemik inflamatuar durumlar aritmilere/çarpıntılara neden olabilir. COVID-19 da viral enfeksiyon olduğundan ; miyokard hasarı, aritmiler, ani kardiyak arrest, hipertansiyon, kalp yetmezliği, akut koroner sendrom, miyokardit, perikardit gibi geniş bir hastalık yelpazesiyle karşımıza çıkabilir. COVID-19’un ilk bulgusu kalp damar hastalığı ile ilişkili şikayetler olabilir. COVID-19 hastalarının %7,3'ünün ilk semptom olarak kalp çarpıntısından şikayet ettiği bildirilmiştir. . Koronavirüs semptomları varken göğüs ağrısı, çarpıntı gibi şikayeti olan kişiler acil servise ya da polikliniklere başvurmalıdır.
Bu süreçte yoğun bakıma yatırılmak zorunda kalan hastaların yüzde 90’a yakın kısmı aşı yaptırmayan kişiler olup bu süreçte kalp sorunları çok ön plana çıkmaktadır. Bu da zamanında yapılan aşıların önemini ortaya koymaktadır. Türk Kardiyoloji Derneği tarafından ülke genelinde yapılan TURKMI-II çalışmasının sonuçlarına göre pandemi döneminde ülke genelinde hastaneye başvuran kalp krizi hastalarında, pandemi önceki dönemde yapılan TURKMI-I çalışmasına kıyasla yüzde 47,1 oranında azalma olduğu görülmüş. Bu çalışma verileri, pandemi döneminde kalp krizi geçiren hastaların neredeyse yarısının hastaneye başvurmadığını gösteriyor. Kalp krizleri, kalp hastalıklarında en önemli acil durumu oluşturuyor. Türkiye’deki ölümlerin %40’tan fazlası kalp ve damar hastalıklarından kaynaklanırken, koroner kalp hastalığından yılda 200 binden fazla ölüm görülüyor. Bu nedenle özellikle kalp hastalığı için risk kabul edilen yüksek tansiyonu, ailesinde erken yaşta kalp hastalığından ölüm, şeker hastalığı, sigara kullanımı, yüksek kolesterolü olanların göğüs ağrısı konusunda daha duyarlı olup böyle durumlarda bir sağlık kuruluşuna başvurmaları gerekir.
Bu Hastalık İçin Risk Altında Olan Gruplar Nelerdir?
Transplant (Doku ve organ nakli ) hastaları, kemoterapi veya radyoterapi alan kanser hastaları, lösemi veya lenfoması olan ve kalp hastalığı olan hastalar teorik olarak virüsün etkilerine yakalanma ve yenilmede büyük risk taşırlar. Diğer bir yüksek risk grubu yaşlılar, kardiyovasküler hastalığı olan hamileler ve zayıf bireylerdir. Kalp yetmezliği, dilate kardiyomiyopati, ileri düzey aritmojenik sağ ventrikül kardiyomiyopatisi ve konjenital siyanotik kalp hastalığı olan bireyler en yüksek risk grubudundadır. Obstruktif hipertrofik kardiyopmiyopatisi olan hastalar da yüksek risk kategorisinde yer alabilir.
Koruyucu Önlemler Nelerdir? Neler yapılabilir?
Riski sınırlamak için yapılması gerekenler şunlardır; öncelikle hasta olan insanlardan kaçınıp eğer mümkünse diğer bireylerle aranıza 2 metre mesafe koymalıyız. Ellerimizi ılık su ve sabunla en az 20 saniye iyice yıkamalı, öksürürken ağzınızı mendille kapatıp ya da dirseğimizin içine öksürmeliyiz. Hapşırırken burnumuzu mendille kapatalım veya dirseğimizin içine hapşıralım. Gözlerimize, ağzımıza, burnumuza dokunmaktan kaçınalım. Virüsü ortadan kaldırmak için kapı kolları, tutacaklar, direksiyon, ışık açma kapama tuşlarını sık sık dezenfektan ile temizlemeliyiz. Mümkün olduğunuzca evde kalın, imkan varsa evden çalışın. Eğer 37.8°C ve üstünde ateş, öksürük, göğüs enfeksiyonu semptomları varsa kendimizi izole edip en yakın sağlık kuruşluna başvurulmalıdır.
Formüle vitaminler almak COVID-19’a karşı korumaz. Vücudunuzu korumak ve sağlam bir bağışıklık sistemi için taze sebze ve meyveler sadece COVID-19 sırasında değil her zaman önerilmektedir. Taze meyve ve sebzeler, vitamin haplarına göre daha geniş bir yelpazede gerekli besin maddelerini içerirler. Bu nedenle bolca taze sebze ve meyve tüketmek, formüle besin maddelerinden her zaman daha iyidir. Ancak bazı bireyler gerçekten belirli vitaminlerden veya besinlerden yoksun olabilirler.
Bu süreç maalesef herkes için huzursuz geçmektedir. Bu süreçte düzenli ve sağlıklı beslenmek önemlidir. Vücudumuzu güçlü tutmak gerekir. Sağlıklı beslenmek anksiyeteyle savaşmamızda yardımcı olan yaşamsal vitaminleri ve mineralleri sağlayacaktır. Kepekli tahıllar, meyve ve sebzeler kaygı seviyelerini azaltmada yararlı olacak besinler sağlayacaktır. Bisküvi, kek ve çikolataların vs çok lezzetlidir; fakat ekstra şeker alımı anksiyeteniz için iyi olmayacaktır. Tüm bunların yanında yeterli sıvı tüketmeliyiz. Egzersiz yapmak, gün ışığında dışarı çıkmak ( bulutlu olsa bile) zihinsel sağlığımız için faydalı olacaktır. Yapabileceğimiz egzersizler kaygıyı hafifletmeye yardımcı olacaktır. Sosyalleşmek için sanal metotları kullanmalı; zihnimizi kaygıdan uzaklaştırmak için eğer yapabiliyorsanız günde bir kez bile olsa arkadaşlarımızla, ailemizle Facetime/Skype/Whatsup vs ile görüntülü yada sesli arama yapabiliriz, bu motivasyon verecektir ve dünyayla iletişimde kalmamızı sağlayacaktır. Başkalarını düşünmek, onlarla uzaktan da olsa sohbet etmek ve destek sunmak kendi kaygımızı azaltmamızda yardımcı olabilir. Eğlenceli aktiviteler yapma; müzik dinleme, bulmaca çözme, örgü örme, dikiş dikme, boyama, çizim vs. Tüm bunlar bizi endişelendiren düşüncelerden uzaklaştırarak ve konsantrasyonumuzu artırmaya yardımcı olacaktır.
Sloganımız: Maske! Mesafe! Hijyen! Unutmayalım ve uygulayalım.
Sağlıklı günler dilerim
Dr.Muhammed Kemal KAHYALAR
Kaynak: Amerika Kalp Cemiyeti, Avrupa Kalp Cemiyeti, Türk Kardiyoloji Derneği
YORUMLAR