SORUMLUYUZ
ثم لتسالن يومئذ عن النعيم
Tekâsür Suresi: 8.Ayet
إلى متى وانت باللذات مشغول
وانت عن كل ما قدمته مسؤول
İle metê ve ente billezzêti meşğûlün,ve ente an külli mê kaddemtehû mesûlün.
(Ey insanoğlu) daha ne zamana kadar böyle (özellikle haram, oyalayıcı, gaflete sürükleyici ve gaflete batırıcı) lezzetlerle meşgul olacaksın?
Hâlbuki bilmelisin ki sen (ey ahiret yolcusu!) Meleklerin yazdığı ve amel defterinde bulunan her şey'den hesap günü sorulacaksın.
İnsanoğlu nimetlerden, yapmaması gerekirken yaptığı, yapması gerekirken yapmadığı tüm şeylerden sorguya çekilecektir.
Haramlar kötülüğü emreden nefsin meyveleridir, nefsin hoşuna gider. Lezzet sadece yenen ve içilen şey değildir, göze kulağa hitap eden, dilin meşgul olduğu ve insana hoş gibi gelen nice şeyler vardır ki insanı oyalıyor.
İnsanın iki kalbi olmadığı için bu lezzetlerle oyalanan, yakasını bunlara kaptıran ve yorgun düşen kalb huzur bulamaz, düzgün bir ibadete vakit ayıramaz zikre, geceye ve duaya, dostlarla sohbete bile vakit bulamaz, vakit ayırsa bile ibadetin ve zikrin tadını alamaz, fakat kendisine faydalı olmak şöyle dursun zarar veren şeylere ve yerlere saatlerini, günlerini verir de farkında olmaz.
Yüce Allah kime neyi soracağını en iyi bilendir. Helal olanı haram kılma ve yasaklama yetkisi hiç bir insana verilmemiştir, verilmemiştir doğru ama gülerek ve eylenerek haramları işleyenler, tövbe edip vazgeçmezlerse yarın azabın acı ve elem veren tadını tadarlar, yasakları yaparken eylenenler ahirette bunun da hesabını ağlayarak verirler, bunu da unutmamak gerekir.
Haram lezzetlerin azabı, mubah lezzetlerin de hesabı vardır."
Nihayet o gün nimetlerden elbette sorguya çekileceksiniz"
Tekâsür Suresi: 8.Ayet
Bu nimetler mesela sıhhat, afiyet, hürriyet yiyecekler, içecekler, boş vakit, beden şehrinin eşsiz organları, göz kulak kalb ve bedenin görünür görünmez azaları, benzeri nimetler ve her şey.
Haram lezzete dair herkesin bildiği bir örneği vermek gerekirse, mesela gıybet, saatlerce bir mecliste birilerinin gıybeti yapılıyor yapanlar da hizmet ediyoruz zannediyorlar, güle yıkıla vakit harcıyorlar belki birisi, lütfen gıybeti bırakalım diye uyarınca da, gıybet etmiyoruz diye ikinci bir günaha giriyorlar v.b gibi.
Ölmüş kardeş eti yeme, zamanı boşa harcama ve kardeşin olsa bile kusurunu dile getirme demek olan gıybetten nefis lezzet alıyor rengârenk meyve yer gibi iştahla saldırıyor.
Zaman, bu gafletten belki uyanır diye insanoğlunun etrafında haykırarak dönüp dolaşıyor, Güneş, Ay, Yıldızlar ve her şey, evet her şey.
Kim bilir belki olup biten ve çoğu zaman hikmetini çözemediğimiz olaylar, musibetler, sel, yangın, deprem gibi şeyler gafletten uyanıp kendimize gelmemiz içindir.
"İnsanların kendi elleriyle yapıp ettikleri yüzünden Karada ve denizde düzen bozuldu; böylece Allah- dönüş yapsınlar diye- işlediklerinin bir kısmını onlara tattırıyor"
Rum Suresi: 41.Ayet.
Zayıf olduğu rivayet edilen bir hadiste Rasulullah Efendimiz'in zamanında Medine-i Münevverede bir deprem oluyor, bunun üzerine Rasulullah efendimiz şöyle buyuruyor:
" Allah sizin kendisinden memnun olmanızı (kendisine dönmenizi ve O'nu razı etmenizi istiyor) Allah'tan memnun olun (Allah'ı razı edin ve O'na dönün)"
Askalâni, Telhis ül hıbr.2/632
Mü'min uyanır yüce Allah'a döner hazırlık içinde olursa kendine iyilik etmiş olur, yok uyanmaz veya geç uyanırsa kendine haksızlık yapmış olur.
Kur'an'ı kerim ve Allah Resulü en gür bir sadâ, ve en mübarek bir davetle insan ve cinlere sesleniyor ve onları uyanmaya, başkalarını da uyandırmaya uymaya ve uygulamaya davet ediyor.
Yüce Allah bizleri ve bütün mümin kardeşlerimizi, ölümle uyanmadan önce uyandırsın, lehimize olacak işleri ve amelleri yapmak için bu kutlu sadâ ve davete icabet edip mutlu olanlardan eylesin, ölmeden önce kendi arzu ve isteği ile haramlardan ve her türlü günahtan el etek çekmekte muinimiz olsun.
Âmîn
YORUMLAR