DİNİN ESASI DÖRT HADİS
عمدة الدين عندنا كلمات
اربع من كلام خير البرية
اتق الشبهات وازهد ودع
ماليس يعنى واعمل بنية
Umdet üd dîyni indene kelimêtün erbaün min kelêmi hayr il beriyyeti ittekişşubuhêti vezhed ve de' mê leyse ya'ni ve' mel biniyyetin.
Hadis âlimlerinin yanında,bütün müslümanların nezdinde o'na salât ve selâm olsun Rasulullah efendimiz'in Hadis-i şerifleri baş tacıdır,ama özellikle dört Hadis-i şerif vardır ki, bunlar İslam Dini'nin direkleri ve dayanağı sayılır.
Bunlardan Birincisi:
"Şübheli şeylerden sakının, kaçının,kim şübheli şeylerden sakınırsa, dinini ve ırzını sağlama almış olur"
Müslim Hadis no:1099 diye başlayan Hadis-i şerif.
İkincisi:
"Dünyaya değer verme Allah seni sevsin, insanların elindeki olan şeye de değer verme insanlar seni sevsin"
İbnu Mace Hadis no: 3326
Üçüncü:
"Kişinin güzel bir müslüman olduğunun delili,kendisini ilgilendirmeyen kendisine fayda vermeyen şeyi terketmesidir"
Tirmizi Hadis no:2317
Dördüncüsü:
"Ameller niyetlere göredir,her kese niyet ettiği vardır"
Müslim Hadis no: 1907
Nasıl ki sadece "Asr" süresi bile tek başına dünya ve âhiretteki kurtuluşun reçetesini ihtiva ediyorsa,hatta İmam-ı Şafii'den r.a nakledildiğine göre şöyle buyurmuştur: Kur'an-ı Kerim'den tek bu süreyi(Asr suresi) bile insanlar iyi düşünse (ve gereğini yapsa) onların hepsine yeter.
Nasıl Fatiha suresi Kur'anın esası ise,bu dört hadis de sünnetin esasıdır. İnsanlar sadece bu sayılan dört Hadis-i şerifi hayatlarında uygulasalar,iki cihanda mutlu olurlar.
Kaldı ki mü'min kur'an-ı Kerim'in tümünü her fırsatta okumalı,onu mümkün olduğunca anlamaya çalışmalı, yaşamalı ve kur'an-ı Kerim'in kâinatta tatbik edilmesini can u gönülden istemeli ve meşrû' çaba sarfetmelidirler.
Aynı şekilde mü'min kendisine ulaşan bütün hadisleri ömründe bir defa bile olsa uygulamalı
onlarla amel etmeli ve bereketinden mahrum kalmamalıdır. Zira Rasulullah efendimiz bu hususta şöyle buyurmuştur:
" Size bir şeyi emrettiysem,ondan gücünüzün yetiiği kadarını yerine getirin"
Buhari hadis no: 7288
Mü'min her zaman ve her anlamda uyanık olmalı, Kur'an'ı sünnetten, sünneti kur'an'dan ayırmak isteyen şer güçlerin ve onların maşası aldanmışların oyununa gelmemelidir.
Kur'an'ı Kerim ne yapacağımızı emrediyor, ferman buyuruyor, Rasulullah efendimiz'in sünneti ve hadisleri de nasıl yapacağımızı bize öğretiyor, eğer hadisler ve sünnet olmazsa neyi nasıl yapacağımızı bilemeyiz,o zaman Haçlıların ve onlara bilerek veya bilmeyerek hizmet eden ahmakların insafına kalırız,onlarda da insaf yoktur.
Basit bir dünyevi meselede biz bize yeteriz diyoruz da, Kur'an-ı Kerim ve Sünnet bizde ve bizim iken,âlimlerin icmâı ve fakihlerin kıyası varken, alabildiğine zengin bir medeniyet ve kültüre, birikime sahip iken niye acaba biz bize yetmeyelim ki? Kaldı ki dinimiz her faydalı olanı ve hikmeti kimden gelirse gelsin almamızı engellemiyor,aksine alın diyor.
İlk günden bugüne ve kıyamet gününe kadar güzellik ve iyilik adına dünyada ne varsa gökyüzünün yeryüzüne emanetidir, değilse kimin nesi var? Hiç.
Yüce Allah bizleri kur'an ve sünneti düstur ve hayat edinenlerden, imkanı kadar yaşamaya çalışanlardan, selefi salihin'in çizgisini takib edenlerden eylesin, tam yaşamasa bile bazen;
"Efendim, kurtarıcım,
mujdecim peygamberim!
Sana uymayan ölçü hayat olsa teperim"
diyebilenlerden eylesin.Âmîn.
Ahmet ÖZKAN
Emekli Müftü
24 Mart 2024 Pazar