Reklam
Ahmet Özkan

Ahmet Özkan

İlmin Kaleminden

MARİFET SADECE KONUŞMAK DEĞİLDİR 

25 Nisan 2025 - 02:37

لسان فصيح معرب في كلامه
فيا ليته من وقفة العرض يسلم
ولا خير في عبد اذا لم يكن تقى
وما ضىر ذا التقوى لسان معجم
Lisênün fasîhün mu'ribun fî kelêmihi,
Feyê leytehû min vakfet il 'ardi yeslemü,
Ve lê heyre fî abdin izê lem yekün tükan,
Ve mê darra zettukâ lisenün muaccemün.
 
Adamın dili fasih, konuşurken düzgün konuşuyor (edebiyat parçalıyor) ama, Keşke bu fasîh dil kıyamet günü, Yüce Allah'a arz günü mahkeme-i kübrâ'da azab'tan kurtulsa da, bir de sahibini savunup onu da azab'tan kurtarabilse o zaman ne iyi olurdu. Eğer bu dil ve sahibi dünyada (gıybet, mâ lâ ya'ni ve bu gibi şeylerden uzak kalmamış da) takva'yı azık ve sermaye olarak biriktirmemiş ise, böyle bir kul'un hayrı yoktur.
 
Buna mukâbil, dilini ve sâir organlarını haramdan koruyan bir kişi, varsın dili fasih olmasın, varsın çok fasih konuşmasın, varsın acem ve acemî olsun bu, ona hiç zarar vermez.
 
Sadi Şirazi şöyle der:
الهى اگر كار بگفتار است
من بر سر همه تهاجم
واگر بگردار بمورى محتاجم
İlahî eger kâr bigoftarest,
Men ber ser hemeh tâcem,
Ve eğer bigerdar be mûrî muhtacem.
 
Allah'ım, eğer iş, konuşmaktan ibaret olsaydı ben herkesin başında bir tac olurdum, (çünkü çok konuşuyorum), ama iş icraattan ibaretse ben bir karıncayı bile muhtacım.
 
Şöyle bir kaide vardır :
İtibar gören ve aslolan, manalardır, kalıplar ve kaplar değildir.
 
O'na salat ve selam olsun Rasulullah Efendimizden bu hususta nakledilen bir Hadis-i Şerif şöyledir:
شرار امتي الثرثارون المتشدقون المتفيهقون.
Ümmetim'in en şerli olanları, başka bir rivayette en buğz ettiğim ve kıyamet günü benden en uzak olacak olanlar, çok konuşanlar, haksız yere kendini zorlayarak lafı eyip bükerek ve tekrar tekrar ağızlarında dolaştırarak çok konuşanlar, konuşmalarıyla iftihar edip insanları küçük görerek, dillerini ve çenelerini sağa sola kaydıranlar, kibirlenip ağzını doldurarak kibirli kibirli yaptıklarıyla üstünlük taslayarak kendilerini ileride ve önde görenlerdir. (Tirmizi Hadis No: 2018)
 
Bir insan tabii ve fıtrî olarak içinden geldiği gibi riyasız ve gösterişsiz hiç kimse ile alay etmeden, kimseyi küçük görmeden kendini zorlamadan ve hadis-i şerifte geçen afetlerden uzak olarak bir şeyler konuşuyorsa, ve onun konuşmaları düzgün ve fasih olarak yansıyorsa bu da Allah'ın bir lütfudur.
 
Ey insanoğlu! Sen konuştuğun zaman sana mevcud imkanları lütfeden yüce Allah'tır, dişler, dil, ağız boğaz nefes, ses - sedâ, senin etrafında seni dinlemeye gelen insanlar seni dinleyenler, tüm bunlar Allah'ın lütfu ve nimeti değili midir? O zaman fa'âl-ı hakikî yüce Allah'tır, sakın sebeblere ve aletlere takılma, nimete dalıp nimet vereni unutma.
 
Allah'ım sayılamayan nimetlerine gücümüzün yettiği kadar şükretmeyi bizlere nasip eyle. Haddini bilen, yanında duran, nimetten, nimet vericiye yol bulan vefakâr ve akıllı kullarından eyle. Âmîn.
 
Ahmet ÖZKAN
Emekli Müftü 

Reklam

YORUMLAR

  • 0 Yorum