Ahmet EROL

Ahmet EROL


Türklerde Eğitimin Tarihsel Süreci

08 Mart 2024 - 20:45

Ahmet EROL
TÜRKLERDE EĞİTİMİN TARİHSEL SÜRECİ
ÖZET

            İnsanlar, yeryüzünde yaşamaya başladığı ilk andan itibaren hem eğitilen hem de eğiten bir varlık olarak karşımıza çıkmaktadır. İnsanlar arasında eğitimin ilk basamağı taklittir. İnsanlar, önce karşısındaki kişiden gördüklerini taklit ederek belirli davranışları kazanır ve bu davranışların üzerine yenilerini ekleyerek hayatta ki varlıklarını korurlar. İnsanlar, ilk öğrendikleri ve daha sonra hayatta ki kazanımları kendi çevreleri başta olmak üzere farklı kişilere bilgi ve becerilerini aktarırlar. Böylece insanlık tarihinde eğitim çeşitli süreçlerden geçmiştir. Günümüz medeniyeti de bu eğitimsel süreçler bağlamında ortaya çıkmıştır.
Anahtar Kelime: Eğitim, Eğitim Tarihi, Selçuklularda Eğitim, Osmanlılarda Eğitim

HISTORICAL PROCESS OF EDUCATION IN TURKS
SUMMARY
Humans appear as both educated and educating beings from the first moment they started to live on earth. The first step of education among people is imitation. People first acquire certain behaviors by imitating what they see from the other person, and by adding new ones to these behaviors, they preserve their existence in life. People transfer their knowledge and skills to different people, especially their environment, what they first learned and later on in life. Thus, education has gone through various processes in the history of humanity. Today's civilization has emerged in the context of these educational processes.
Keywords: Education, History of Education, Education in Seljuks, Education in Ottomans


GİRİŞ

  1. Eğitim
Eğitim sözcüğü, İngilizce eğitim anlamına gelen ‘education’ ve Latince ‘educare’ beslemek ve ‘educere’ ortaya çıkarmak, bir yere doğru götürmek anlamına gelen kavramlardan türetilmiştir.[1] Türklerde eğitim kelimesi ‘igit’ kavramı karşılamaktadır. Bu kavram beslemek, yetiştirmek, özen göstermek ve bakmak anlamlarında kullanılmaktadır. Öğretmen anlamında ise ‘igitgen’ bedeni ve ruhu besleyen anlamında kullanılagelmiştir.[2] Buna ek olarak Türkçede eğitim kelimesinin terbiye olarak da kullanıldığını görmekteyiz.[3]
      Eğitim bir insanın davranışlarını etkilediği gibi bir ülkenin gelişmişlik seviyesini de göstermesi bakımından önemlidir. Eğitim kavramı, eğitim bilimcileri tarafından farklı şekillerde tanımlanmaktadır. Bunlar arasında Durheim’in‘eğitim, bir çocukta fiziksel, entelektüel, ahlaki tutumların uyandırılması ve geliştirilmesi halidir.’ Şeklinde tanımlamıştır.[4] Gökalp ise; ‘eğitim, bir toplumda yetişmiş neslin, yetişmekte olan nesiller üzerindeki etkisidir.’ Şeklinde tanımlar.[5] Birçok eğitim bilimci eğitimi insanları belirli amaçlar doğrultusunda yetiştirme olarak tanımlarken bir çoğu da kültürel değerlere göre eğitim verilmesi ve değerlerin öğretilmesi yönünde hareket edilmesi gerektiğini savunmaktadır.[6]
İnsanoğlu, yeryüzünde var olmasıyla birlikte eğitim her alanda var olmuştur. Ancak bu eğitim anlayışının günümüzdeki eğitimle karşılaştırılması yanlış olacaktır. Her uygarlık ve insanlığın seviyesine göre bir eğitim sürecinin varlığından söz etmemiz mümkündür.

 
  1. Eski Türklerde Eğitim
Eğitim, insanlığın başlangıcından bu yana var olmuş ve her alanda varlığını korumuş bir kavramdır. Eğitimin tam olarak ne zaman ortaya çıktığına dair kesin bir kanıt olmamakla birlikte yazının icadından sonra, eğitim kavramı hakkında kesin ifadeler kullanmak mümkündür. Yazının icadı öncesinde eğitimin ne boyutta ve nasıl bir işlevi olduğuna dair bilgiler elimizde mevcut değildir. Bununla birlikte yazının icadı M.Ö 4-5’inci yüzyıllar arasıdır. Bu süreçte dünya üzerinde mevcut olan uygarlıklar Türkler, Çinliler, Hintliler, Sümerler, Persliler, Yunanlılar ve Romalılar’dır.[7]
İlk dönemler yazı kavramı semboller ve resimlerle ifade edilmekteydi. Zamanla şekiller üzerine bir çerçeveye gidilmiş ve bugün “çivi yazısı” dediğimiz halini almıştır. Yazının icadı ile birlikte çocuklara genellikle din görevlileri tarafından okuma ve yazma öğretilmiştir.[8] Bununla birlikle din adamlarının eğitimin üzerindeki etkisi yüzlerce yıl sürmüştür. Özellikle teokratik toplumlarda bu süreci aşmak kolay olmamıştır. Bununla birlikte günümüz laik toplumlarında din adamları eğitimden uzaklaştırılarak daha bilinçli bir eğitim sistemine geçilmiştir. Toplumun uygarlık birikiminin artmasıyla birlikte artık informal eğitimin yetersiz kaldığı görülmüş ve daha planlı ve programlı bir eğitime geçilmiştir.[9]
Türklerin yaşam şekilleri her alan da toplumun tüm bireylerini etkilemiştir. Türklerdeki eğitim de onların yaşayış biçiminden etkilenerek Türk kültür ve Türk Töresi üzerine kurulmuştur. Türkler eğitiminde cinsiyet ayrımı gözetmeksizin tüm çocukların yetiştirilmesi yönünde hareket edilmiştir. Her çocuk yaşama etkili bir şekilde hazırlanması amaçlanmış ve bu özen Türk eğitiminin temelini oluşturmuştur.Türklerin ilerleyen tarihlerde İslamı benimsemeye başlaması ve bu süreçte İslam’ın prensiplerine göre hayatlarını şekillendirdikleri görülmektedir. Bu durum Türk eğitimini etkilemiş ve İslam’ın Türkleri etkilemesi eğitimi algısını da değiştirdiği görülmektedir.[10]
  1. İslamiyet Sonrası Türklerde Eğitim
Türkler arasında İslamiyet Talas Savaşı (751) ile birlikte benimsenmeye başladığı söylense de yeni kanıtlar Hz. Peygamber döneminden itibaren İslamiyet’i benimsemeye başladıkları yönündedir. Türkler, Talas Savaşı sonrası büyük kitleler halinde İslamiyet’i benimsemişlerdir. Bu durum onların birçok alanda değişmeye ve hayat fonksiyonlarını değiştirmeye yöneltmiştir. Bunlar arasında hiç şüphesiz eğitim de bulunmaktadır. Türkler arasında İslam dinin öğretilerinin yayılması din hocaları ve gaziler vasıtasıyla gerçekleşmiştir.  Bu süreçte Karahanlı Devleti de İslamı benimsemiş ve eğitim kurumlarını Türk ve İslam dininin prensiplerine göre inşa etmiştir. Eğitim çoğunlukla medrese denilen eğitim kurumlarında işlevini sağlıyordu. Medreseler ise başlangıçta Kur’an, hadis, tefsir ve fıkıh, nahiv ve felsefe dersleri üzerine yoğunlaşmıştı.[11]
İslamı benimseyen Türkler, dinin öğretilerinin öğrenilmesinin yanında pozitif bilimler diyebileceğimiz alanlarda da faaliyet göstermişlerdir. Ancak, bu durum Türkler arasında din adamlarının müdahaleleri sonucunda çok ilerleyememiş ve durdurulmuştur.
  1. Selçuklularda Eğitim
Selçuklular, 975-985 yılları arsında Seyhun üzerinden hareket ederek Cend şehrine yerleştiler. Daha sonra Selçuk Bey mahiyetindeki Türkler İslamiyeti benimsediler. Bu tarihten sonra Selçuklu Türkleri bölgede büyük mücadeleler vererek varlıklarını korumuşlardır. Özellikle Tuğrul Bey döneminde Selçuklu Türklerinde eğitim faaliyetlerinin gelişmeye başladığını görmekteyiz. Bunda Selçuklu devlet adamlarının büyük rolü vardır. Selçuklu devlet adamları gerek vakıflar aracılığıyla gerekse kendileri eğitim kurumu inşa ettirmiş ve bunları vakıflar yoluyla beslemiştir. Birçok bilim adamını korumuşlar ve medreselerde eğitim vermelerini sağlamışlardır. Bu durum devletin ekonomik, kültürel ve sosyal hayatını derinden etkileyerek Selçuklu Devlet ve ahalisinin olumlu yönde etkileyerek bir medeniyet kurulmasını sağlamıştır.[12]
 Selçuklu Türkleri dünyada ilk sistematik medreseyi inşa ettirmişlerdir. Sultan Alparslan döneminde olan bu medreselere Nizamiye Medreseleriadı verilmektedir. Nizamiye Medreseleri dini alanda çok iyi bir eğitim kurumu olmasının yanında pozitif ilimleri de bünyesinde barındırmaktadır. Medreselerde okutulan başlıca dersler şu şekildedir: Kur’an, Hadis, Fıkıh, Tefsir, Kelam, Feraiz, Arap Dili ve Edebiyatı, Fars dili ve Edebiyatı, Felsefe, Mantık, Adap, Hikmet, Tıp, Heyet ve Nücumgibidir. Türkiye Selçukluları ve öncesinde kurulan beyliklerde eğitime önem vermişlerdir. Kuruldukları bölgelerde eğitim faaliyetlerini yürütmek için medreseler inşa etmişlerdir. Konya’da kurulan Türkiye Selçuklu Devleti’nde Sultâniyye ve Altun Aba Medresesidir. Medrese II. Kılıç Arslan zamanında inşa edilmiş ve günümüzde hala ayaktadır.[13]
Selçuklu döneminde binlerce cami, medrese ve eğitim kurumu inşa edilmiştir. Selçuklu Devletlerinde eğitime önem verilmesinde Sultanlar kadar devlet adamlarının da katkıları yadsınamaz. Medreseler sürekli gelişerek yeniliklere açık kalmış ve birçok alimin yetişmesine katkı sağlamıştır. Ülkenin her bir noktasında öğrenciler parası okuyabilmişlerdir. Selçuklu medreselerinde eğitim dili Arapça olmuş dini eğitim daha ağır öğretilmiştir. Bunun yanında Farsça da eğitim, bilim ve edebiyat dilinde kullanılmıştır.[14]
  1. Osmanlı Devleti’nde Eğitim
Osmanlı Devleti 1299 yılında kurulduktan sonra hızla genişlemiştir. Osmanlı toprakları hızla genişlerken aynı zaman da devlet içinde eğitim başta olmak üzere birçok alanda ciddi ilerlemeler söz konusu olmuştur. Osmanlı Devleti eğitime önem vermiş ve İslam eğitim kültürünün bir devamını getirmiştir. 16’ıncı yüzyıla kadar eğitime ve bilime çok öenm veren Osmanlı Devleti bu yüzyıldan sonra eğitimde bazı duraksamalar yaşamış ve hatta Katip Çelebi 17’inci yüzyıl da ‘bizim alimler geviş getirmeye başladı’ ifadesini kullanmıştır. Osmanlı Eğitim sistemini Tanzimat ve Tanzimat sonrası olmak üzere ikiye ayırabiliriz.[15]
Tanzimat öncesi Osmanlı eğitim sistemini şu şekilde sınıflandırabiliriz: “Geleneksel Dini-Sivil Eğitim Kurumları, Saray ve Orduda Eğitim Kurumları, Tanzimat Öncesi ve Sonrası Eğitim Kurumları, Yabancı Azınlık Okullar”.
  • Geleneksel Dini-Sivil Eğitim Kurumları: sıbyan okulları; Osmanlı Devleti’nde vakıflara bağlı olarak ilköğretim düzeyinde eğitim veren kurumlardır. Sıbyan okulları Osmanlı topraklarında hemen her bölgeye yayılmış ve tüm Müslüman çocukların eğitim alması sağlanmıştır. Bu kurumlar da cinsiyet gözetmeksizin her çocuğun eğitim alması sağlanmıştır. Dersler sabahtan öğleye kadar, öğleden ikindiye kadar iki bölümde işlenmektedir. Medreseler;Osmanlı Devleti’nde Fatih Sultan Mehmet zamanında en önemli gelişmeleri yaşamıştır. Fatih 1453 yılında İstanbul’u ele geçirdikten sonra ilk işi şehrin ortasına külliye inşa ettirmiştir. Medreseler genellikle camilerin yanında ya da camilerle birlikte yapılmıştır. Osmanlı medreseleri uzun yıllar devletin din, devlet ve meslek adamlarını eğitmiştir.[16]
  • Saray ve Ordudaki Eğitim Kurumları:Mekteb-i Enderun; Osmanlı Devleti’nde medrese dışında Mülkî ve askerî idarecilerin yetiştirilmesini sağlayan önemli eğitim kurumlarından biridir. Enderun mektebi Osmanlı taşra ve merkez bürokrasisi için personel yetiştirmek adına kurulmuştur. Enderun mektebi devşirme olan çocukların eğitim gördüğü bir kurumdur.[17]Acemi ve Yeniçeri Ocakları;acemi ocakları yeniçeri ocaklarına asker yetiştirmek için ilk eğitimin verildiğini yerdir. Acemi ve yeniçeri ocakları I. Murat zamanında kurulmuştur. Osmanlı ordusunun asker ihtiyacını karşılamaktadırlar.[18]
  • Tanzimat Öncesi ve Sonrası Eğitim Kurumları: Tanzimat öncesi eğitim kendisinden önceki Türk-İslam devletinde olduğu gibi dini temel üzerine oluşturulmuştur. Osmanlı Devleti, diğer kurumlarda olduğu gibi zamanın koşullarına göre gerekli gelişmeleri göstermiştir. Ancak bu durum 16’ıncı yüzyıldan sonra gerilemeye başlamış ve sonuç olarak Osmanlı eğitimi duraklamıştır. Bu durum Osmanlı Devleti’nin her alanda olduğu gibi eğitim alanında da Avrupa’yı örnek almasına neden olmuştur. Tanzimat Fermasıyla birlikte her alanda olduğu gibi eğitimde de reformlar gerçekleşmiştir. Bu reformlar Osmanlı eğitim sistemini kökten değiştirecek nitelikte olmamakla birlikte eski eğitim sistemine korunmuş ve yanına yenileri eklenmiştir.[19]
  1. Cumhuriyet Dönemi’nde Eğitim
29 Ekim 1923 yılında Cumhuriyet’in ilan edilmesiyle birlikte yeni bir eğitim sistemine geçilme kararı alınmıştır. Yeni eğitim sistemi millî, halkçı, çağdaş ve laik bir temel üzerine kurulmuştur. Bu dönemde eğitimin temel hedefi Cumhuriyetin gerekleri doğrultusunda yeni nesiller yetiştirmektir. Cumhuriyet döneminde Osmanlı döneminde sıbyan mektebi adı verilen eğitim kurumları ilkokul adını aldı.
Mustafa Kemal Atatürk, Türk eğitiminin gelişmesi ve kurumsal bir nitelik kazanması için birçok kanun çıkardı. Bunlar arasında Tevhidi Tedrisat Kanunu, Türk Alfabesinin Değiştirilmesi ve Ulus Okullarının Açılmasıdır.[20]
 Cumhuriyet döneminde eğitimin temel ilkeleri şu şekildedir:
  • Eğitimin amacı; Türkiye Cumhuriyeti vatandaşlarının çevrelerini tanımaları ve eğitim ile çalışma ortamlarında gerekli bilgi, beceri ve iletişimi bilgilerini edinmelerini sağlamakla birlikte devamlı değişen dünya düzenine Türk vatandaşlarını hazırlamaktır.
  • Türk vatandaşlarının bilgi, beceri ve kabiliyetlerinin köy ve şehir arasındaki farkın azaltılması yönünde faaliyetler geliştirilecektir.
  • Lise ve üst düzey eğitim alamayan bireylerin temel eğitim almaları sağlanacaktır.
  • İlkokulların eğitim sistemi yeniden planlanacak ve tüm çocukların eğitim hakkından yararlanması sağlanacaktır.[21]
Böylece Cumhuriyet dönemi eğitim sistemi Mustafa Kemal Atatürk döneminde planlı ve programlı bir yapıda hareket etmiş ve Cumhuriyet neslini oluşturmuştur.

SONUÇ
Dünyanın en eski medeniyetlerinden biri olan Türkler, eğitimi her alanda her süreçte kendi hayatlarında bulundurmuşlardır. Dünya tarihinin her döneminde varlıklarını koruyan ve bulunduran Türkler, askeri yönleriyle ön plana çıkmış olsalar da bunun daha arkasında bir eğitimin olduğunu söyleyebiliriz. Türkler eğitimde cinsiyet ayrımı gözetmeksizin tüm çocukların eğitim almalarına önem vermiş ve çocuklarının hayat etkili bir şekilde hazırlanmalarını sağlamışlardır. Türkler kitleler halinde İslam dinini benimsemeye başlamalarıyla birlikte İslamiyet’in koyduğu şartlar doğrultusunda yaşamlarını ve eğitimlerini yönlendirmişlerdir. Türkler özellikle İslam diniyle birlikte eğitimlerini dini temele dayandırmışlardır. Bu durum onların uzun vadede pozitif bilimlerden ayrılmasına ve sonuç olarak diğer devletlerin gerisinde kalmalarına neden olmuştur. Böylece Osmanlı Devleti eğitim alanında pek çok reform gerçekleştirmiştir. Ancak bu reformların hiç biri olumlu bir sonuç vermemiş ve eğitim tam anlamıyla çökmüştür. Cumhuriyetin ilanıyla birlikte çok sayıda inkılap yapılmıştır. Böylece Cumhuriyet dönemi Türk eğitim sistemi Mustafa Kemal Atatürk döneminde en parlak çağını yaşamıştır.

Ahmet EROL
Eğitimci -Yazar
Çukurova Salbaş Şehit Zeki Kütük Ortaokulu Müdürü


KAYNAKÇA
Akyüz, Yahya, Türk Eğitim Tarihi (Başlangıçtan 1985’e), Ankara Üniversitesi Eğitim Fakültesi Yayınları, Ankara 1985.
Arslan, Mehmet, “Eğitimin Tarihsel Temelleri”, Eğitim Bilimine Giriş, ed. Mehmet Arslan, Gündüz Eğitim ve Yayıncılık, Ankara 2009, s. 28-49.
Başar, Erdoğan, “Türkiye’deki Eğitimin Tarihsel Gelişimi”, Eğitim Bilimine Giriş, ed. Özcan Demirel-Zeki Kaya, Pegem Akademi Yayınları, Ankara 2016., s. 23-60.
Beydili, Kemal, “Yeniçeri”, DİA, XLIII, İstanbul 2013, s. 450-462.
Börekçi, Muhsine. “Yabancı Dille Öğretim”, Kazım Karabekir Eğitim Fakültesi Dergisi, Dil Bilimi ve Dil Öğretimi Özel Sayı, 2000, s. 204-218.
Çalışkan, Burak, “Mezopotamya Tarihi ve Uygarlığı”, Uygarlık Tarihi, ed. İ. Güven vd., Pegem Yayınları, Ankara 2007, s. 43-64.
Duman, Ahmet, “Bazı Eğitim Bilimi Kavramlarına İlişkin Genel Bir Değerlendirme”, Muğla Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Dergisi, 10, 2003, s. 0-0.
İpşirli, Mehmet, “Enderun”, DİA, XI, İstanbul 1995, s. 185-187.
Köymen, Mehmet Altay, Alp-Arslan Zamanı Selçuklu Kültür Müesseseleri, Ankara 1983.
Şenkaloğlu, Sevcan, “Cumhuriyet Dönemi Türk Eğitim Sistemi ve Sorunları”, AcademiaEğitim Araştırmaları Dergisi, VI/1, 2021, s. 24-36.
Yıldırım, Cemal, Bilim Tarihi, Remzi Kitapevi, İstanbul 1982.

Ahmet EROL
Eğitimci –Yazar
Çukurova Salbaş Şehit Zeki Kütük Ortaokulu Müdürü

                                                   

 

[1]Ahmet Duman, “Bazı Eğitim Bilimi Kavramlarına İlişkin Genel Bir Değerlendirme”, Muğla Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Dergisi, 10, 2003, s. 2.
[2]MuhsineBörekçi, “Yabancı Dille Öğretim”, Kazım Karabekir Eğitim Fakültesi Dergisi, Dil Bilimi ve Dil Öğretimi Özel Sayı, 2000, s. 205.
[3] Özkan, 2006, s. 35.
[4] Ergun, 1999, s. 1
[5] Özkan, 2006, s. 35.
[6] Özkan, 2006, s. 35.
[7]Cemal Yıldırım, Bilim Tarihi, Remzi Kitapevi, İstanbul 1982, s. 19.
[8]BurakÇalışkan, “Ön Asya Uygarlıkları”, Mezopotamya Tarihi ve Uygarlığı, Uygarlık Tarihi, ed. İsmail Güven, Pegem Yayınları, Ankara 2007, s. 50.
[9] Erdoğan Başar, “Türkiye’deki Eğitimin Tarihsel Gelişimi”, Eğitim Bilimine Giriş, ed. Özcan Demirel-Zeki Kaya, Pegem Akademi Yayınları, Ankara 2016, s. 27.
[10] Yahya Akyüz, Türk Eğitim Tarihi (Başlangıçtan 1985’e), Ankara Üniversitesi Eğitim Fakültesi Yayınları, Ankara 1985, s. 1.
[11] Mehmet Arslan, “Eğitimin Tarihsel Temelleri”, Eğitim Bilimine Giriş, ed. Mehmet Arslan, Gündüz Eğitim ve Yayıncılık, Ankara 2009, s. 32. 
[12] Mehmet Altay Köymen, Alp-Arslan Zamanı Selçuklu Kültür Müesseseleri, Ankara 1983, s. 365.
[13] Abdülkerim Özaydın, “Kılıcarslan II”, DİA, XXV, Ankara 2022, s. 401-402.
[14] İsmail Güven, “Büyük Selçuklu Devletinde Eğitim ve Öğretime Genel Bir Bakış”, Ankara Üniversitesi Journal of Faculty of EducationalSciences, XXV/2, 1992, s. 848.
[15] Başar, s. 36
[16] Başar, s. 40-42.
[17] Mehmet İpşirli, “Enderun”, DİA, XI, İstanbul 1995, s. 185-186.
[18] Kemal Beydili, “Yeniçeri”, DİA, XLIII, İstanbul 2013, s. 450.
[19] Başar, s. 46-47.
[20] Başar, s. 52-53.
[21] Sevcan Şenkaloğlu, “Cumhuriyet Dönemi Türk Eğitim Sistemi ve Sorunları”, Academia eğitim Araştırmaları Dergisi, VI/1, 2021, s. 30.
 

Reklam

YORUMLAR

  • 0 Yorum