İsrail Devleti kurulduğundan bu yana kan dökmek ile meşgul olmuştur. Israil’in döktüğü kanlar ve kıydığı canlar sadece bir toprak için gözüyle bakılırsa yeteri kadar anlaşılacağını düşünmüyorum. Bir insan, kurum ya da devlet eğer sadece dünyevi menfaatler için bir savaşa girerse, oradan kopması bir nevi kolay olur. Lakin eğer inandığı bir dava uğruna savaşırsa, son gücüne ve hatta kaldırabileceği son psikolojik ve biyolojik haline kadar dayanmaya çalışır. Hatta canını vermekten kaçınmaz.
İsrail’in Arz-ı Mevud hedefleri, inandığı bir davanın sonucudur. Yani kuru kuru bir toprak davası değil, uğruna insanları, hayvanları ve hatta bitkileri dahi öldürecekleri, yok edecekleri bir davadır Arz-ı Mevud. Malumdur ki, Türkiye'de Nevşehir, Kayseri’den İran, Irak ve Suriye'nin güneyindeki tüm devletleri kapsayacak genişlikte sınırlardır. Buna inanç gözüyle bakıyorlar. Nasıl ki bir Müslüman şehadete gülerek gidiyorsa, Yahudiler de Arz-ı Mevud topraklarına sahip olmak için inançla o davaya çalışıyorlar. Netanyahu dindar bir Yahudi’dir. Her ne kadar sapkın fikirleri olsa da kendine göre inandığı din uğruna mücadele vermektedir. Netanyahu ve İsrail’in Gazze savaşını anlamak için bunun kendileri açısından sadece bir toprak değil aynı zamanda bir din savaşı olduğunu anlamak gerekiyor. Bu gözle bakılmadığı takdirde kısır kalır.
İsrail Gazze savaşını ne zaman bitirecek ve Amerika'nın dediği gibi Birleşmiş Milletler'e terk edecek mi? Tamamen mi çekilecek? Amacı Hamas’ı yok etmek mi yoksa bütün olarak Gazze'yi ele geçirmek mi? İsrail'in amacı yoksa sadece kendi güvenliğini mi sağlamaktır? Sorular çoğaltılabilir. Burada en can alıcı nokta Arz-ı Mevud topraklarının hedeflerine ulaşmak isteyen İsrail'in Gazze'yi tamamen ele geçirmek dışında bir hedefinin olmamasıdır. Bu anlayış artık yerleşmeli. İsrail eninde sonunda Gazze’yi ele geçirmek ve Gazze’den sonra tüm sınır topraklarını işgal ve sonrasında ilhak ederek Arz-ı Mevud’a ulaşmaya çalışmaktadır. İlhak edinceye kadar tek tek işgal etmeye devam edecektir. Nihayi hedefinde Arz-ı Mevud topraklarına yani hedeflerine kavuşmak niyet ve gayretindedir.
İsrail'in Arz-ı Mevud sınırlarına giren bütün devletler tehlike altındadır. Bu devletler gücünü birleştirmeli ve bir din savaşı olarak savaşan İsrail'e karşı mücadele ederek İsrail'i bertaraf etmelidir. Aksi halde böl-parçala-yut anlayışıyla İsrail’in, yöneticilerini komplolarla kendine bağladığı birçok devletin de desteğini alarak bu toprakların tümünü ele geçirene kadar mücadeleye devam edecektir.
Eğer Gazze İsrail'in insafına bırakılırsa, İsrail'in tek amacı Gazze’yi tümden ilhak edip kuzeye doğru genişlemek olacaktır. Elbette Hamas buna müsaade etmeyecektir. Mücahitler aslanlar gibi çarpışıyor. Her ne kadar İsrail yenilgilerini zafer gibi medyaya lanse etse de, sonuçta büyük bir hezimet yaşıyor. Mücahitler, tarihinde İsrail'e ilk defa böyle büyük bir darbe vuruyor.
Hiç kimsenin başka bir beklentisi olmasın. Bu savaş ya bütün Gazze’nin ilhak edilip İsrail'in kuzeye doğru yönelmesi ile sonuçlanacak ya mücahitlerin akıl almaz mücadelesiyle zaferle sonuçlanacak ve İsrail yıkılış sürecine girecek ya da son mücait şehit olana kadar devam edecek. İsrail'in abartılan askeri gücü ve istihbarat örgütünün ne kadar büyük zaafta ve güçsüz olduğu ve cesaretsizliği kanıtlanmışken Gazze’de zafer elde etmesi mümkün değildir. Sadece daha fazla kan döker, daha fazla can alır. Bu arada kendi sonunu da hızlandırmış olur.
Özetle; İsrail'in Birleşmiş Milletler gücünü Gazze’de kabul etmemesi, Gazze’de ortak bir yönetim kabul etmemesinin amacı, kendini korumak değil, Gazze'yi ilhak edip kendi topraklarına katıp Arz-ı Mevud topraklarına yani amacına ulaşmak olduğunun en büyük kanıtıdır. İsrail bunun için sonuna kadar direnecektir. Bu süreçte çeşitli oyunlarla ve kontrollerle kendine bağladığı büyük devletlerin yöneticilerini de şantajla, İsrail'e destek vermeye mecbur bırakmaya çalışacaktır.
Bütün devletler ve halkları uyanık olmalı. Özellikle Arz-ı Mevud topraklarında sınırları olan devletler bir olmalı, birlik kurmalı. Aksi halde sırasıyla İsrail'in zulmüne maruz kalacakları zamanı beklemeleri söz konusudur. İsrail insanlık sorunu ve hatta mahlûkat için büyük bir tehlikedir. İnsanlık uyanmalı artık. Yoksa bu gafil uykudan uyandığında pek çok şeyini kaybetmiş olur.
YORUMLAR