İlk insan olan Hz. Adem babamıza Allah (cc) esmayı öğretti. Ve hayata ilk insan inanç ile bağlandı. İnanç insanı diri tutar. Bazen motivasyon kaynağı olup insanı tembellikten kurtarıp harekete geçiren inanç bazen de aşırılıkları engelleyen fren olur. Yani denebilir ki din hem gaz hem fren görevi görür.
Günümüz gençliği üzerinde ciddi oyunlar oynanıyor. Bir taraftan sosyal medya üzerinden kuşatılan gençlik diğer taraftan ise ahlaksız dizi ve filmlerle ahlaktan, inançtan kopartılıp başıboş, amaçsız, gayesiz ve mefkûresiz hale getiriliyor. Dahası kimliksiz, kişiliksiz ve cinsiyetsiz bir gençlik bir nesil yetiştiriliyor.
Sanmayın ki bu son on yılın projesidir. Mesela bacakları ve göbeği dışarda olan barbie bebek 1950'lerde üretildi, 1990'larda dünyaya yayıldı. Gelinen noktada sokak Barbie bebek gibi giyinen kızlar ve kadınlar ile doldu taştı. İnançtan kopan veya inancı zayıflayan kızlarımız ve oğullarımız nice bataklıklara batmaya devam etmektedir.
Din insanı olumsuzluklardan uzak tutar. Rabbimiz kitabında "günaha yaklaşma" buyurur. Yani kötü olanı işlemek bir yana, "yaklaşma" buyurur. Gençlik inanç krizine girdiğinden beri günah ve kötülük bataklığına battı. Bu bataklıktan çıkmasının en önemli yolu inançtır. İnançlı bir genç alkol kullanmaz, açık giyinmez, cinsel yönelimden uzak durur, cinsiyet değiştirmez, kargaşa çıkarmaz, kimsenin malına ve canına zarar vermez, tembellik etmez, gaye sahibi olur, insana fayda sağlar. İnanç insanı diri tutar. İnanç insanı uyutmaz, uyandırır.
Daha çocuk yaşta inanç değerlerimizi çocuklara anlatmalıyız. Evvela biz yaşamalıyız. Nitekim "lisan-ı hal (davranış) lisan-kalden (söz) tesirlidir." İnancın yaşandığı evde yetişen çocuk doğal olarak bunu öğrenir. Bazı araştırmalara göre öğrenmenin yüzde 83'ü görerek gerçekleşir. Öyleyse çok söylemek yerine, yapmak daha hikmetli bir davranış olur.
Gençlik depresyon ve anksiyete ile karşı karşıya. Çalışmayan, üretmeyen, kolay para kazanma hayali kuran bir nesil yetiştirdik. Hem çalışma zahmetine girmeyen gençlik hem gelecek kaygısı yaşıyor hem de umudunu kaybedince anksiyete yaşayıp gelecek kaygısı bataklığına batıyor. Oysa Allah (cc) kitabında "insan için çalıştığının karşılığı vardır" buyurur. "Hiçbir canlıya taşıyamayacağı yükü yüklemem" buyurur.
Toplumsal bunalım ancak inançlı yetişen gençlik ile aşılır. Gençlere yönelik fıtrata uygun çalışmalar yapmamız gerekiyor. Din kavramı üzerinde yeniden düşünmemiz gerekiyor. Özünden kopmadan yeni yöntem ve teknikler ile gençliği din sınırlarına çekemezsek, gençlik hem dünyasını kaybeder hem ahiretini. Biz de sebep olmuş olacağız.
TV programlarında ayet, hadis yarıştıran sözde hocalar kendine çeki düzen vermelidir. Sosyal hayattan ve aileden kopan anne babalar aile aidiyetini öncelemelidir. Sosyal medya mecraları ve diziler, filmler takip ve kontrol edilmelidir. Nitekim gençliği olmayan bir davanın geleceği olmaz. İslam'ı yeni nesillere öğretemezsek kıyamet ve kıyametimiz yakın demektir.
Nesli İhyâ Medeniyeti İnşâ mefkûremize ancak inançlı bir nesil yetiştirmekle ulaşabiliriz. Bundan hepimiz sorumluyuz. Havalecilik psikososyal hastalığından kurtulup inancı evvela biz, olması gerektiği gibi yaşamalıyız ki gençlerimize de taşıyabilelim.
YORUMLAR