Kocanın Aldatmasında Kadın Etkisi
Evlilik, bir kadın ve bir erkeğin genel anlamda birbirini sevmesiyle veya kabul etmesi sonucu nikâhla başlayan bir süreçtir. Nikâh sonrası ve nikâh öncesi bazen farklılık göstermesi evliliğin gidişatını da ona göre şekillenmektedir.
Kadın ve erkek evlenmeden önce birbirini yeteri kadar tanıyamıyorlar. Ancak nikâhla birlikte aynı eve geçmekle başlayan evlilik süreci, aynı zamanda karı kocanın birbirini yakından tanımasına da vesile olmaktadır.
Severek veya kabul ederek başlayan evlilik, sağlam temeller üzerine oturtulduğu takdirde, devamı da gelmektedir. Ancak sağlam temellere oturtulmayan evlilikler zamanla önce çatırdamakta sonra da yıkıma uğramaktadır.
Sağlam temeller ise ancak karı koca olmayı öğrenmekle oluşturulabilir. Öğrenmek… İnsan, doğuşu itibariyle bazı özelliklerinin varlığı bizzat Allah tarafından verilmesi sebebiyledir. Bazılarını ise ancak bir gayret sonucunda öğrenerek elde eder. Mesela emmeyi öğrenmez çünkü bizzat Allah tarafından fıtratına yerleştirilmiştir. Lakin karı koca olmayı öğrenir. Yani ancak okuyarak, izleyerek, görerek, dinleyerek karı koca olmayı öğrenir. Karı koca olmak için emek vermeyenler ise yuvalarını huzurlu ve sağlam devam ettirememektedirler.
Özellikle kadınlar, ev işlerinin çeşitliliği ve yoğunluğu sonucunda severek de olsa evlendikleri kocalarını zamanla ihmal ederler. Bu ihmal ise kötü niyetle çoğu sefer yapılmamaktadır. Mesela severek evlenen karı koca ilk çocuğun doğması ile birlikte özellikle kadının çocukla geçirdiği fazla vakit ve ev işlerine ayırdığı vakit gereği kocasını ihmal edebilmektedir. Ev hanımı için bu durum geçerli iken dışarıda çalışan kadınlar için çok daha zor bir hal almaktadır. Çünkü dışarıda bir işte çalışsa da sonuçta bir kimliği de ev hanımıdır, annedir, eştir. Yani işi çok daha zordur. Burada çocuğun varlığı sorun değildir. Sorun yanlış öncelik ve stratejilerdir.
Ev işlerinin yoğunluğu ve çocuk sahibi olduktan sonra, birçok kadın hayatının merkezine çocuklarını ve ev işlerini yerleştirir. Burada dengeyi ihmal eder veya kaybeder. Ev işleri ve çocuklar zamanının çoğunu alması sebebiyle kadın, kocasıyla yeteri kadar zaman geçirme fırsatı bulamaz, konuşamaz, dertleşemez. Dolayısıyla küçük problemleri dahi çözmeye imkân bulamadığı için problemler büyür ve zamanla baş edemez hale gelir.
Erkeklerin aldatmasındaki en büyük problem veya sebeplerden biri, karısının fark ederek ya da etmeyerek kendisini ihmal etmesi sonucu düştüğü boşluktur. Bu boşluk zamanla başkasının varlığıyla dolabilmektedir. İşte bu da aldatmaya giden yoldur.
Bir erkek karısı tarafından ihmal edildiğinde, zamanla karısının kendisini anlamadığını düşünmeye başlar. Özellikle cinsel anlamda ihmal edilir ve duygusal zayıflık başlarsa, sadakat ve inanç da zayıflamaya başlar. İhmal edilen erkek kendini değersiz hissetmeye başlar. Karısı tarafından duygusal ve cinsel ihtiyaçları karşılanmadığı takdirde evvela duygusal boşluğa düşer ve bu duygusal boşluk başka bir kadının kendisiyle konuşması, dertleşmesi ile dolmaya başlar. Bir tarafta kendisini anlamayan karısı, diğer tarafta kendisini anlayan başka bir kadın. Hal böyle olunca her ne kadar yanlış olsa da gönül kendisini anladığını düşündüğü kadına kaymaya başlar. Bu psikoloji ile karısını aldatmış olur.
Her insan değer görmek ister, ilgi ister, anlaşılmak ister. Bu hasletlere sahip olan kim ise, insan gönlüne giren de genelde o olur. Karısı kendisini anlamıyorsa, ilgi göstermiyorsa, sosyal, duygusal ve cinsel ihtiyaçlarını gidermiyorsa, bu ihtiyaçları gideren kadına erkeğin gönlü kayıyor ve böylece kendi hanımını aldatmış oluyor.
Karı-koca olmak öğreniliyor. Eşler daha evlenmeden nişanlılık döneminde, ailede baba ve koca olarak erkeğin görev ve sorumlulukları, ailede anne ve hanım olarak kadınların görev ve sorumlulukları öğrenilmelidir.
Görev ve sorumluluk sırası ise her ailede, önce ben iyi olmalıyım, sonra eşim iyi olmalıdır. Ben ve eşim ise birlikte çocuklarımızı yetiştireceğiz. Geri kalan ev işleri ve diğerleri ise 4. sırayı oluşturur. Bu sıralamayı aşan karı kocalar ise birbirinden zamanla soğuyabilir ve yuvaları dağılabilir. Kimisi ise hem haram hem ahlak dışı olan aldatma sürecine girebilir. Karı koca kendi görev ve sorumluluklarını bu anlamda yerine getirirse hem kendine karşı hem eşine karşı vazifelerini ihmal etmezse sağlıklı ve huzurlu bir aile ortamı oluşturabilirler. Sağlıklı ve huzurlu bir aile ortamında ise nice ahlaklı ve başarılı nesiller yetiştireceklerdir.
Vaka örneği;
Eşimle severek evlendik. İlk zamanlar pek bir sorunumuz yoktu ancak eşim bazen ev işlerinden dolayı yanıma gelmeye fırsat bulamazdı. İşten eve geldikten sonra kendisi ile beraber vakit geçirmek isterdim. O ise vaktinin çoğunu mutfakta geçirirdi. Kötü niyeti yoktu ama beni ihmal ediyordu. Ev işlerini ben gelmeden önce halletse çok daha iyi olurdu.
İlk çocuğumuz doğduktan sonra ise ev işlerine zaten zaman harcayan eşim diğer taraftan çocuğa da zaman harcamaya başladı. Ben ise bazen geç saatlere kadar yatakta onu beklerdim. Mutfaktan bulaşık seslerini duydukça, öfkelenmeye önce üzülür sonra öfkelenirdim. Sonra da sabah işe gideceğim için uykusuz kalmamak için huzursuz ve öfkeli bir şekilde uyurdum. Eşim bazen geç de olsa gelip beni uyandırmak isterdi ama o öfkeyle artık ona sarılamıyordum bile. Derken bu böyle devam etti. Başkalarına bakıyordum bir de kendi aileme bakıyordum ve sadece öfkelenip eşimden daha da soğuyordum. Konuştuğumda ise hep bir mazereti vardı. Oysa çocuğu bazen kendi haline bıraksa, çocuk için çok daha iyi olurdu.
Zamanla eşim artık beni anlamıyordu ve beni ciddi anlamda ihmal ediyordu. Sonuçta ben bir erkeğim ve benim bazı ihtiyaçlarım var. Eşim bunları ihmal ediyordu. Ben gerek ev işlerine gerekse çocuklara bu kadar fazla vakit ayırmaması gerektiğini defaatle söylesem de, bir türlü vazgeçiremiyordum. Derken bir gün iş yerinde dalgın olduğumu gören bir bayan “neyin var?” diye sordu. Bir süre “yok bir şey” bazen de “biraz rahatsızım” demekle yetindim. Ancak zamanla bir rahatsızlık olmadığını, bir sorunum olduğunu ve beni dinlemek istediğini söyledi. Arada bir yokladığı için ben de fark etmeden artık konuşmaya başladığımı gördüm. Derken zamanla gönlümü açmaya başladım. “Eşimin beni anlamadığını, eskisi kadar artık huzurlu olmadığımı, eve istemeyerek gittiğimi anlattım. Önce biraz yol göstermeye çalıştı, ancak zamanla beni anlayan bu kadına karşı ısındığımı fark ettim. O da bana karşı aynı şekilde açılmaya başladı. Artık eve geç gidiyor ve evden erken çıkıyordum. Dışarıda buluşmaya başladık ve zamanla artık karı koca gibi olmuştuk. Eşim eve geç gelmemden ve erken ayrılmamdan şüphelenmiş olacak ki dışarıdayken de sürekli beni aramaya başlamıştı. Bir taraftan yuvamın yıkılmasını istemiyorum diğer taraftan ise eşimin ihmali sonucunda artık gönlüm başkasına kaymıştı. Eşimin oluşturduğu boşluğu başka bir kadın doldurmuştu. İtiraf etmek gerekirse beni anlayan bu kadın, fiziksel olarak eşim kadar güzel değildi. Bir taraftan beni anlamayan eşim diğer taraftan ise beni anlayan bu kadın… Oysa ne çok isterdim severek evlendiğim kadınla huzurlu yuvama devam edeyim…(Vaka Uyarlanmıştır)
YORUMLAR