Belki Arapçayı kutsal dil, Araplaşmayı da İslâmlaşmak sandığımızdan olmalı ki, ben yıllarca Allah’ın sadece Arapça bildiğini ve anladığını düşünmüştüm!
Oysa diğer dilleri ve Türkçeyi de bilip anladığını fark ettiğimde hem kendimi daha değerli hem de O’nun bana ne kadar yakın olduğunu hissettim...
Toplum olarak din üzerinden “dil”e öyle bir kutsal misyon yükledik ki farkındaysanız dualarımız bile büyük oranda Arapça cümlelerden oluşur!
Bizim gibi Allah’a el açıp da ne istediğini bilmeyen başka bir millet var mı bilmiyorum ama bu durum, Allah ile kul arasındaki içtenlik ve doğallığı yok edip duâlarımızı kuru bir tekrardan ibaret ezber metinler yumağına dönüştürmektedir.
Hâlbuki “dua” en yalın ifadesiyle; kişinin iç dünyasını Yaratan’ına açarak kendi diliyle meramını O’na arz etmesidir...
Dua tüccarı kimi hocaların, milletin Allah'a yakarışına bile el atarak bir takım Arapça ibarelerle doldurdukları kitapçıkları “dua kitapları” adı altında pazarlamalarının izah edilir bir tarafı yoktur!
Üstelik Kuran'ı bile buna alet ederek Allah’ın ayetlerini böbrek ağrısından cinsel iktidarsızlığa her türden hastalık için okunacak vird haline getirmeleri ise tam bir aymazlıktır!
Unutmayalım ki Allah; dualarımızın “diline” değil, kalbimizin “içtenliğine” bakar. Kaldı ki bütün dilleri anlayan Allah’ın Arapçaya karşı özel bir sempatisi olmadığı gibi, emin olun Türkçeye karşı da bir antipatisi yoktur. Üstelik O, YALNIZCA NE İSTEDİĞİNİ BİLENLERİ CİDDİYE ALIR... O'nunla aracısız ve içinizden geldiği gibi konuşun lütfen!
YORUMLAR