Şuur ve Kulluk Bilinci…
Şuur, insani var oluşun en derin katmanını işaret eder. Şuur, anlamın billurlaşması ve kişinin kendi fıtratının doruğunda kendini bilmesini de içermektedir. Fıtrat, kendi amacını gerçekleştirmek için şuur üzerinden eyleme geçer. Şuur olmadan fıtratın kendini gerçekleştirme imkân ve imtiyazı bulunamaz! Bu yüzden şuur, fıtrat ile kulluk arasındaki derin katmanı işaret ederek, kişinin anlam dünyasını derinleştirir ve eylemlerinin istikametini belirler.
Fıtri olan, kulluğu içinde taşıyan bir özellik gösterir. Fıtrat, insanın kulluğunu dayandıracağı temeli işaret ederken inşa edici bir imkânı da sunar… Şuur, fıtratı kulluğa taşırken, kulluğun oluşturduğu şuur üzerinden yaşamın bir ubudiyet vasfı taşımasını sağlar. Kulluk, kişiyi özgürleştiren bir olgudur. Allah’a kulluk eden biri yaratılmış herhangi bir varlığa kulluktun içtinap ederek özgürleşir. Fıtrat ve kulluğun sağlam bir zeminde açığa çıkması, özgürlüğün nerede olması gerektiğini de izhar eder. Özgürlük, Yaratıcı Kudrete karşı veya kendini Yaratıcı Kudretin yerine ikame etme aymazlığına kişiyi düşmekten korur. Bu da özgürleşmiş kişi, kulluğunun amacı olarak her yaratılmış varlığın bir kul olması gereği onlarla barışı ikame edecek bir bakışa yönelir. İnsanın kulluk etme biçimi ile varlığın kulluğu arasındaki şuur farkını gözeterek özgürlüğünü de şuur üzerine bina eder.
Kulluğun bir irade üzerine bina edilmesi gerektiği izaha muhtaç değildir. İrade ise kişinin kulluğunun niteliğini ve karakterini belirler. İrade sahibi bir varlık olarak özgürlüğü doğru konumlandırdığı zaman kişi, kulluğunu sağlam bir zemine taşımış olur. Bütün kültürlerde ve İslam Dinine dayalı kültürde de kulluk şuuru ön planda ve en önemli paya sahiptir. Varlığı, anlamı, yaşamı ve karakteri kulluğa dayandırırlar. Bu noktanın ehemmiyeti önemlidir. Tek istisna, modern düşünce ve kültürüdür.
İrade, kişinin bir şuur üzerinden yaptığı eylemlerin gerçekleşme zeminidir. İrade olmadan insan ve özgürlüğü ile sorumluluğu konuşulamaz olur. İrade olumlu veya olumsuz bir biçim kazanır ve kişinin kişiliğini derinden etkiler. İradesiz kişi tamlaması, iradesinin gereğini yerine getirmeyen ve olumsal iradeye dönük beklenti üzerinden söylenmiş bir betimlemedir. İrade kişinin kendi varlığının anlamını izhar ettiği ve istikametine yönelik cehdini ortaya koyduğu bir ilahi inayettir. İrade, ilahi inayetin insana tevdi ettiği temel bir haslet iken, onu diğer yaratılmış varlıklardan ayrıştıran bir özellik kazandırır. Şuur ile iradeyi birlikte değerlendirmek, onun olumlu bir zeminde harekete geçmesinin imkânını değerlendirmek anlamına gelir.
Modern düşünce insanı mikro tanrı kılma arayışındadır. Özgürlüğü ise Yaratıcı Kudret ve onun tezahürlerine yönelik bir kılıf olarak kullanmaktadır. Aklın bağımsızlığının ilanı kadar bilgiyi kendi tekeline alma arzusu da bu bakışı açığa çıkarmaktadır. Yeni Pagan bir kültürün ve dinin inşa edildiği bir zeminde yeni bir kulluk biçimi ön plana çıkmaktadır. Dünya merkezli bir arzunun tecessüm ettiği bir zemine dayalı kulluğun özgürlük altında pespaye bir zemine sahip oluşunu maalesef görmekte zorlanmaktadır insanlar… Ayrıca, bu yeni kulluğun anlaşılmasını engelleme konusunda ciddi bir propaganda yöntemi kullanıldığını biliyoruz, görüyoruz ve okuyoruz. Yeni bir fıtrat inşa edilirken yeni bir kulluk da sunuma açılmaktadır. Bu yeni kulluğa yönelenleri ise mükâfatlandırarak onu cazip kılmaktan imtina edilmemektedir.
Bu kulluk, insanın ürettiği tanrısallığa yönelik oluşturulmuş bir yapay kulluktur. Ama bu kulluk biçimi, şu an itibarı ile insanın karakteristik özelliklerini belirleme imtiyazını kullanmaktadır. Bu imtiyazın elinden gitmemesi için ise gereken ne ise yapıldığı bir dünyada yaşıyoruz. Bu dünya kurgusal olduğu kadar yapay, yapay olduğu kadar da anlamsızlığı içermektedir. Bu anlamsızlık, kişilerin hayat karşısındaki beklentilerini dibe çekerek onu yaşamın bir kölesi ve önünde sürüklenen yaprağı haline dönüştürmektedir.
Modern çağ, yeniden asli fıtratına dönmeli, yaratıldığı amacı taşıyan fıtrata… Bu fıtrat üzere bina edilecek bir kulluğa yönelmeli ki kurtuluş ilahi inayet üzere insanlara sunulsun… İrade, ilahi inayete açık bir kulluğu beyan ederek şuurunu bu kulluk üzerinden inşaya talip olacak ki fıtratını kurabilsin…
Böylece kurtuluş, dün olduğu gibi bugün ve yarında ancak İslam/ Ed- Din üzerinden gerçekleşebilir. Nebevi örnekliğin hala insanlara örneklik edecek düzeyini koruması ise bugünün insanı için en büyük imkândır. Bu imkânı kullanarak, doğru bir zeminde Müslüman/kul olma ve bu şuur üzerinden eylemlerini hayata geçirerek, kendisini aldatan aldatıcıların tümünden kurtulmayı başarabilir.
YORUMLAR