MÜSLÜMANLARIN TEMSİLİYET SORUNU
Modern dönemde Müslümanların en temel sorunu temsiliyet sorunudur. Çünkü modernleşme ile birlikte neredeyse bütün İslam Coğrafyasının tümünde İslam, iktidar olma gücünü kaybetmiştir. Eğitim, modern eğitimin lehine gelişmiştir. Eğitimin sonucunda Müslümanların temel sorunları çoğalmaya başlamıştır. Müslümanların kimliklerinde ciddi tahribatlar meydana gelmiştir. Bu vesile ile de Müslümanlaşmanın kendisi bizatihi sorunsal alana dönüşmüş ve temsiliyet liyakati sürekli kan kaybetmiştir.
Modernleşme ile birlikte ulema’da da ciddi sorunlar oluşmuştur. Kurumsal zeminde Müslümanları temsil edebilecek donanıma sahip kurum kalmamıştır. Olanlar ise temsiliyet liyakatini gösterecek güce sahip olamamışlar. Daha önce temsiliyet gösteren, ulema ve meşayih kendi temsiliyetlerini kaybedince yerine geçen aydınlar ise hiçbir zaman tam olarak temsiliyeti elde edecek bir kıvama gelemediler. Medrese ve Tekkeler modernleşme süreçlerinde asli hüviyetlerini kaybettiler. Siyasal arayışlar ise Müslümanların temsiliyetini hep zedeleyerek varlık sahasına giriş yaptılar ve bir türlü çıkamadılar. İran İslam Devrimi bile çok kısa bir tarihsel kesitte güvenirliliğini kaybetti ve temsiliyet gücünü yitirdi, yeterince güven veremeden hemde…
Kurulan Cemaatler de bu çerçeve içinde kısa anlar için ve belirli zeminlerde bir temsiliyet durumu oluşturabilseler de çok geçmeden bu temsiliyeti kaybedecek durumlar meydana gelmiştir. İhvan ki temsiliyeti en güçlü hareketlerden biri iken, yine de tam bir temsiliyet zeminine sahip olamadı. Ama diğer yapılarda ciddi bir şekilde temsiliyeti hak edecek zemine sahip olamadılar. Ayrıca kısmi temsiliyeti aşamadılar.
Medreseler kendi temsiliyetlerini değişen sosyolojik ve iktisadi zemin yüzünden süreç içinde giderek kaybettiler. Tarikatlar ise süreç içinde değişen koşullara uyum sağlama adına veya müdahaleler yüzünden temsiliyetlerini yitirdiler.
Modern dönemde meydana gelen kurumlar veya örgütlenmeler ise bir türlü asli hüviyeti ifade edemedikleri için müslüman ile halk arasındaki derin yarık inşa ederek temsiliyeti de zedelemiştir. Bu zedelenme hem seküler eğitim sürecinden geçmeleri, hem geleneksel yapıdan uzaklaşmaları sebebiyledir.
Modernleşmenin bütün kurumları ile birlikte İslam Coğrafyasına sirayet etmesi, iktidar aracılığı ile Müslümanları kendi geleneksel yapılarından uzak tutmaları, yeni yetişenlerin sistematik bir şekilde sekülerleştirilmeleri de temsiliyeti zorlaştırmaktadır.
Bin dokuz yüz yılı sonrası siyasal bir karakter taşıyan İslamlaşma hareketleri de temsiliyet meselesini ciddi bir şekilde zedelemiştir. Siyasal karakter, ahlaki zaafın bel kemiğini oluşturmuştur. Ayrıca siyasallık modernleşmenin farklı kurumlarını da içeriye almayı sağlayarak ahlaki zaafın nedeni hale gelmiştir. Ahlaki zafiyet ise; temsiliyeti sorunlu hale getirmektedir. Durum bu minvalde olunca her hareket siyasal karakteri ile öne çıkmak zorunda kalmıştır. Bu durum Müslümanlar arasında ciddi bir tartışmayı ve çatışmayı beraberinde taşımıştır. Farklı Müslüman Yapılar kendi aralarında siyasi açmazlar ve çatışmalar yaşamaya başlamıştır. Ve neredeyse her İslam Coğrafyasında kendi içlerinde bir yarılma yaşamıştır. Bu da Müslümanların birbirine güven duymalarına engel olmuştur.
Meseleyi kökeninden doğru anlamadığımız sürece çözümüne yönelik geliştirilecek her hamle beraberinde yeni bir çatışma alanı oluşturmuştur. Müslümanlar, kendi aralarında yaşadığı çatışmayı dışarıdaki farklı kültür ve dinlerin yapılarında yaşamadılar. Dış güçler, Müslümanları kendi aralarında çatışmaya zorlayarak dışarıya yönelik bir tebliğ faaliyeti ve temsiliyet meselesini çözmeye matuf arayışlara engel olmuşlardır. Şiddete yönlendirilecek hamlelere karşılık İslami örgütlerin şiddet ile hemhal olarak Müslümanların tebliğlerinin önüne bizatihi kendileri engel olmuştur.
İslamlaşmanın çıkışının iktidarı güçlendirme arayışı olması bizatihi sorunun kaynağı olmuştur. İslamlaşmanın entelektüel kanadının modernleşmeci bir çizgiye meyyal oluşu, İslam geleneğine yönelik eleştirel tutumları da siyasal karakteri modernleşmeci karaktere taşıyarak İslami hareketlerin müslüman halk ile aralarındaki derin uçurumu güçlendirmiştir. Bu temel sorun tespit edilmeden, yeni bir hamle yapmayı da engeller bir durum oluşturmuştur.
Peygamberlerin örnek yaşamları, temsiliyet meselesini doğru bir zeminde inşa etmiştir. Müslüman öncülerin bu gün ahlaki zeminde doğru bir örneklik inşa etmeleri zorunluluk addedilmelidir. Bugün için Temsiliyet örnek bir düşünce üzerinden geliştirilemez ama onsuz da inşa edilemez…
Müslümanlar iki temel noksana sahipler. Doğru bir düşünce ve doğru bir ahlaki örneklik zemini… Bu iki temel eksiği gidermeden temsiliyet sorunu çözülemez!
Bu günden itibaren ise bu iki temel noksan için gereken doğru adımların atılması şarttır. Bu noktada ise sorumluluk entelektüel insanlara aittir.
YORUMLAR