İMRALI AÇIKLAMASI VE BEKLENTİLER…

 Yeni bir dünyaya doğru yol alıyoruz. Bu yeni dünya yeni konumlandırmalar içermektedir. Siyaset ve güç yeniden dağıtılmayı beklemektedir. Uluslar arası sistem bir arayış içinde, eskisi artık işlevsizleşmiş durumdadır. Bunun müsebbibi ise ABD ve İsrail korumacılığı olmaktadır. Dünya, Gazze olayları karşısında nutku tutulmuş bir şekilde durakalmaktadır. Gazze ve Hamas, yeni bir dünyanın neliği konusunu açıklığa kavuşturacak bir zeminin varlığını kanları ve canları ile inşa etmeye devam etmektedir. Esir takasında gösterdikleri ahlaki tutumları ile bu inşanın nasıllığı konusuna da açıklık getirmektedirler.

Türkiye, bölgesel güç olmaktan küresel güç olmaya doğru adımlar silsilesi atmaya devam etmektedir. Bu yeni dünyada daha yüksek bir mevkide bulunma adına üzerine düşeni yapmaya çalıştığı gözlenmektedir. Özellikle Filistin meselesindeki duyarlılığı her ne kadar eleştiri alan bazı boyutları olsa da açık bir politik tutum olarak desteği görülebilinmektedir.

Devlet Bahçeli’nin açıklaması ile başlayan bu yeni süreç, yeni adımlarla desteklenmeye devam etmektedir. Ülkenin bütünlüğünün sağlanması, bölgesel ve küresel sistemde yerini almada önemli bir etken olarak orada durmaktadır. Bu sorunu çözmek, bölgesel barışı teminat altına almayı da içermektedir. Türkler ve Kürtler ile Araplar ve Farslılar ile bir bütün olarak birliği kurduğunuz andan itibaren sömürü çarkları işlemez hale gelecektir. Bu bütünlüğü bozmaya matuf ister ulusal çıkarlar, ister küresel baskılar sömürü düzeninin devamını sağlayan bir bakışı içermektedir. Bölgesel bir barış, bölgesel bir özgürleşmeyi zorunlu kılmaktadır. Modern batılı kavramların ideolojik boyutları ve ajan provakatif karakterleri açık bir şekilde görülmeli ve ona göre hareket edilmelidir.

Silah bırakma çağrısı önemli olduğu kadar siyasal olanın ulaştığı zemini ve seviyeyi de gösterir… Bu aynı zamanda Türkiye’nin ulaştığı uluslararası konumu ve edilgen siyaset tarzından etken siyasal tarza yönelik gelişimi gösterir. Irak ile geliştirilen siyasal tarz, Suriye’de yaşanan değişim ve PKK’nın silah bırakması çağrısında bulunan kurucusunun İmralı çağrısı bölgesel yeni bir siyasete geçişin ayak sesleri. Bu işaretler güçlendikçe bölgede sömürü düzeni sona ererken bölge kendi kültürel kodlarına dönüş yolunda emin adımlarla ilerliyor olacaktır. Özgürleşme, kendi yerli kültürel kodlarla barışık ve buluşmayı zorunlu kılar. Burada yerli kültürden kasıt, Ortadoğu halklarının sahip olduğu dinleri İslam ve İslam’a dayalı kültür ve gelenekleridir. Geleneği ise; İslam’ın hâkim olduğu dönemlerin belirleyici kodlarının işlevsel karakteridir.

Bu siyasal gelişmeleri destekleyen entelektüel adımları atacak bir iradeye olan ihtiyaç bedihidir. Bölgesel dinamikleri kültürel dinamikler belirleyecektir. Modern düşünce ile zehirlenme belirtileri taşıyan bölgesel siyaseti belirleyen düşünce ve siyasal bakışı değiştirme iradesi gösterecek bir iktidar elitlerine ihtiyaç var. Bunu besleyecek akademik ve entelektüel güce de…

Bu iktidar, yeni bir eğitim, yeni bir kültür hamlesi ve yeni bir siyaset yapma biçimini de içermelidir. Emevi, Abbasi, Selçuklu ve Osmanlı dönemsel zeminlerde dünya sistemini kuran, sürdüren ve devamını sağlayan bakışlar, yönelimler, yöntemler ve bilgi süreçlerini belirlemişlerdir. İslam Tarihine modern batılı tarih algısı üzerinden bakılmamalıdır. Kendi tarihsel koşulları içinde ortaya koyduklarının dünyanın tarihini değiştirme gücü ile orantılı bir yoruma tabi kılınmalıdır. Salt eleştirel bir tutum üzerinden o tarihi yok saymak ve İslam ile bir bağının olmadığı tezi oryantalist bir yaklaşımdan öte bir bakışı sunmaz! Dün dünyayı kuran irade bugünde yeni bir dünya kuracak iradeyi gösterebilir.

Ciddi bir dönüşüm geçiren uluslararası sistem ve kültürel dinamikler kadar geleceğe dair beklentileri de dikkate alan ciddi bir düşünme ameliyesi ise zorunlu olmaktadır. Çünkü ortaya çıkan geleceğe dair siyasi, iktisadi, sosyolojik ve yaşam kodları ile müslüman dünyanın taşıdığı değerler, inançlar ve yaşam kültürü uzlaşma kabul etmez bir yapıya sahiptir.

Gücün el değiştirmeye başlaması kadar bilginin de el değiştirmesinin zemini kurulmalıdır. Tarihi fırsatları kaçıranlar kaybetmeye mahkûm olurlar.

Dünya bir dönüşüm yaşarken bizde kendi dönüşümümüzü kendi düşünce yapımız ve irademiz ile yapmalıyız. Son iki yüz yılda yeni ele geçen bir fırsat bu. Batı, her hâli ile tükenirken bütün dünyayı tüketmeye maruz bırakmak istiyor. Buna izin vermemek şart. Bu şartı sağlayacak taktiksel destekli bir stratejiye olan ihtiyaç ise gözler önündedir.

Bu bölgenin entelektüel kesimi; aydın, akademisyen, âlim ve siyaset düşünürleri elini taşın altına sokmaya cesaret etmelidirler. Bu durumu zengin sınıfı ile iktidar sınıfı da sahiplenmeli ki ortaya güçlü, kalıcı, derinliği olan kuşatıcı bir hareket ortaya çıkabilir olsun…

Korkmanın ecele faydası yok. Bu temel gerçeklik üzerinden, yeni bir hamleye ihtiyaç var. Bugüne kadar bu dünya sistemi sadece müslüman halkları yok etmeye yarayacak bir biçim üzerinden işlevsellik kazanmıştır. Dünyanın her yanındaki müslüman halklar, iktidarlar eliyle soykırıma tabi kılınmıştır. Bu durumun değişmesi elzemdir. Son Gazze olayı artık meselenin ulus devletlere de sirayet edeceği sinyalini vermektedir. Bu çerçeve içinde Suriye’de gerçekleşen değişim ile İmralı açıklaması, Kürtlerle yapılacak bir uyum ve bütünlük gerçekliği bölgeyi sömürü düzeninden kurtaracak potansiyeli taşımaktadır.

Olup biten siyasal gelişmeleri, soğuk savaş dönemi argümanları ile değerlendirmekten kurtulmak esastır. O sistem 68 hareketi ile ahlaken sona ermiştir. Rusya’da başlayan glasnost ve Perestroyka ile de siyaseten tükenmiştir. Yeni tek dünya düzeni ise başlamadan bitmiştir. Son Trump ve Ukrayna lideri arasındaki görüşme ve ortaya çıkan olgu bu durumu açıkça göstermiştir. Son on yılda meydana gelen tarihsel, askeri ve toplumsal gelişmeleri dikkatle izlemek şarttır. Bu çerçeve içinde atılan adımları yeni bir bakış ve yöntem üzerinden değerlendirmenin yolunu bulmanın elzemliliği tartışılmaz bir gerçeklik olarak orada durmaktadır.

Abdulaziz Tantik