Abdulaziz TANTİK

Abdulaziz TANTİK


Örnek Bir Kahraman Olarak Yahya Sinvar'ın Şehadeti…

22 Ekim 2024 - 15:08


‘Ölümü öldürmek’ deyimi en güzel Yahya Sinvar’da tecelli etti… Ölümden korkmamak ve ölümü yenmek diye tanımlayabileceğimiz bir durumu Hamas’ın Lideri olan Yahya Sinvar, en güzel bir örneklik içinde göstermiştir. Son ana kadar savaşa devam ederken, tutsak olmak yerine ölmeyi tercih ederek varlığını ilahi rıza uğruna feda ederek şehadet şerbetini içmiştir.

Ölümden korkmanın en önemli göstergesi günah üzere bir hayatı yaşamaktır. Çünkü ölüm sonrası artık hesap zamanı ve insan bu hesaptan kaçma imtiyazına sahip değildir. Tam bir hesap görme hali üzere mahşere giden kişinin pişmanlığı ise defalarca farklı örnekler üzerinden bize hatırlatılmaktadır. Vücudun bütün azalarının ne yaptığını açık bir şekilde belirteceği ifadesi öyle unutulacak gibi bir durum değildir.

Bir dava peşinde koşan, davasının yılmaz eri olan, her şeyini davası için harcayan biri ise ölümden korkmaz, korkmamalı da… Ölüm, onun için ağırlanma nedeni, hakikate doğma sebebi, kavuşma anı, ilahi rızaya erme zamanı, Allah ile buluşma ve hitaba erme vaktidir. Hayatı bir imtihan kabul eden kişi, yaşadığı her anın hesabını vereceğini bilerek hareket eder. Bunun en son örneği ise Yahya Sinvar olmuştur. Daha öncede binlerce önder kişi, aynı örnekliği yaşamış ve insanlara göstermiştir. Her peygamber hem kendi dönemine ve hem de kendisinden sonraki dönem için bir örnek yaşam için yaşamış ve öbür âleme göçmüştür.

Mümin, dünya ve ahiret ikilemini çok iyi öğrenmeli ve ona göre hayatını düzenlemelidir. Dünya hayatı, bir imtihan ve varlığı ile yüzleşme dönemidir. Burada yaptığı her şeyden hesaba çekileceğini bilmelidir. O yüzden herhangi bir kimseye göre hareket etme yerine hesap görücü olan Allah’a göre hareket etme liyakati kesbetmeli ve sadece ilahi rızayı gözeten bir yaşamı örnekleştirerek hayatını sürdürmelidir. Yahya Sinvar, hayatının önemli bir bölümünü hapishanede geçirmiştir. İsrail hapishaneleri ile diğer hapishaneleri bir tutmamak gerekir. Esir değiş tokuşunda İsrail hapishanelerinden çıkanları gözlemleme imkânı bulduk. Genç giren yaşlı çıkmaktadır. Her türlü yokluk, baskı ve işkence altında tam yirmi iki yılını geçiren biri Yahya Sinvar. Buna rağmen, hayatını İslam ve davasına adamış, çıktığı andan itibaren de İsrail ile savaşmaya devam etmiş. Cephede hep en önde savaşmış ve yine bir çatışma esnasında rabbine kavuşmuştur.

İşte onun bu hayatı her mümin için bir örneklik teşkil eder. Güncel, yeni, gözler önünde ve yadsınamaz bir gerçeklik olarak önümüzde durmaktadır. Her mümin, Yahya Sinvar’ı kendisine örnek kabul ederek hayatını yeniden tanzim etmelidir ki dünya hayatının anlamının sırrına vakıf olabilsin…

Ölüm, yeryüzünün ağırlığı altında ezilmekten kurtuluşun simgesi olduğu hakikatini öğrenen kişi, ölüme karşı bir üstünlük elde eder. Yoksa insanlar, ölüm karşısında hep yenik durmaktadır. Ölüm, korkutucu bir simge olarak varlık sahasına hâkim bir pozisyonu elinde tutarak, insanların bazı şeylere razı olmalarını sağlama konusunda iktidar ve muktedirlere imkân sunmaktadır. Ölümle barışık yaşamadan, korkulardan kurtulmanın imkânı bulunmamaktadır. Şeytan ve avanesinin en çok kullandığı olgu, ölüm olgusudur.

Yahya Sinvar gibi kahramanlar bize ölümle barışık yaşamanın ne olduğunu öğreten en önemli öğretmenler olmaktadırlar. Tarih, kahramanların ölümlerinin güzelliğini aktarmaktan ibaret olduğu bedihidir. Tarih, kahramanların tarihidir. Tarihten kahramanları alın geriye anlatılacak bir şey kalmayacaktır. Güncel, rutin işlerin tarih olma gibi bir özelliği bulunmamaktadır. Tarih diye bu rutin normal yaşam akışını sunanların asıl derdi kahramanlardır. Bu kahramanların sahip oldukları iktidar alanlarını alaşağı edecekleri korkusu yüzünden normal yaşama sahip çıkma arzusuna talip olmaktadırlar. Hâlbuki her kahraman, normalleşmiş bir yaşamı olağanüstü bir seviyeye çıkarak mevcut iktidar alanlarını alaşağı etmektedirler.

Son dönemde Türkiye’de kahramanlar unutulmaya terk edildi. Yeni kahramanlar ise ortaya çıkmamaktadır. Mevcut kahramanlar ise gözlerden ırak tutulmaya maruz kalmakta ve böylece normal olan hayatiyetini sürdürme becerisi göstermektedir. Sahte kahramanların rol aldığı bu yeni düzende aldatma ve aldanış at başı birlikte sürgit devam etmektedir. Bu ülkenin ve Müslümanların kaderlerinin değişimi için hakikatli kahramanlara ihtiyaç olduğu kadar bu kahramanların varlığını görecek basirete sahip insanlara da ihtiyaç bulunmaktadır. Çünkü yaşam, kahramanların kendilerini gösterecek bir zemine sahip olmamaları için hazırlanmakta ve bütün güçler bunun için seferber edilmektedir. Ayrıca kahramanların sahtesi ile değiş tokuş edilmesi de halkta yanılgılar meydana getirmekte ve aldanışı kolaylaştırırken mevcut iktidarın devamına neden olmaktadır.

Ölümü öldürmek, her türlü aldanışı ve aldatışı yenilgiye uğratmak anlamını taşır. Hakiki kahraman ile sahte kahramanların ayrışmasını mümkün kılar. Ölümü öldürmek, yeni bir çıkış noktasını inşa etmek anlamını taşır. Yeniden dirilişin muştusu olur. Korkuyu geriye iten her hareket bir cesaret örneği olur. Cesaret ise kahramanların temel vasfını inşa eder. Doğruya sahip çıkan, yalandan uzak kalan, hakikati önceleyen ve sahteden beri olduğunu ilan eden insanlar kahraman olmaya yakın olanlardır.

Yahya Sinvar, bir kahramanlık ateşi yaktı ve kahramanlık türküsü söyledi. Artık sıra Müslümanlığının şuurunda olan her kesin sorumluluğunu üstlenmesi ve yeni kahramanların yanında saf tutmayı önceleyerek yeni dirilişlere temel oluşturmaktır.

Eski deyimlerden biri olan ‘ korkunun ecele faydası yoktur’, korkunun insan yaşamı için ve insanın kendi davasını sahiplenmesi bağlamında bir karşılığı yoktur. Negatif bir korkuya yer yoktur. Asıl korkulması gereken şey ise; bir hakkı yemektir, bir zulme aracılık etmektir, bir insana haksız yere zarar vermektir, bir canı haksız yere yok etmektir vesaire… Korku, Allah’tan uzaklaşmaya olmalıdır, haramdan sakınmaya olmalıdır, iyilik üzere bir yaşam yaşamamaya olmalıdır. Yoksa davası uğruna yaşarken göreceği zararlar korkunun nesnesi olamaz, olmamalıdır da…

Yahya Sinvar bize ölümden korkulmaması gerektiğini öğretti. Davası uğruna her türlü fedakârlığın kahramanlık olduğunu gösterdi. Kahramanların sonunun da kahramanca olacağını delillendirdi. Artık her müslüman, bir kahraman gibi davasına sahip çıkmalı, ilahi rızaya erişmeyi en büyük dava edinmeli ve bu uğurda fedakârlık ve feragat ehli olmaya can atmalıdır. Büyük bir arzu, iştah ve istekle ilahi rızaya yönelmeli ve her türlü zararı göğüslemelidir.

Ey müslüman, hem bu dünyada bir elin yağda diğer elin balda yaşayacaksın ve hem de dava adamı olacaksın, bu mümkün değil! Bunu öğren ve ona göre hareketlerine dikkat et! Ahiret yakındır. Ve hesap günü kaçınılmaz olandır. Hesabı verirken gizli ve saklı bir şeyin kalmayacağını da büyük bir açıklıkla bilmelisin…

Reklam

YORUMLAR

  • 0 Yorum