Abdulaziz TANTİK

Abdulaziz TANTİK


Doğru Bir Bakış, Doğru Bir Yaklaşım ve Doğru Bir Tavır…

24 Eylül 2024 - 10:42

Makaleyi Sesli Dinle
Doğru Bir Bakış, Doğru Bir Yaklaşım ve Doğru Bir Tavır…

Doğru bir bakış, meseleyi ele alırken, en temel sebep üzerinden başlayarak hakikat bağlamında meselenin neye tekabül ettiği konusunda bir kabule sahip olarak yola çıkmaktır. Modern düşünce ile bir yüzleşmeyi gerçekleştirmeyen bir müslüman zihnin, modern düşüncenin ürettiği parçalar üzerinden bir eleştiriye yönelmesi kendi bağlamında yanlış bir bakışa tekabül eder. Öncelik, modern düşüncenin çıkış noktası olan dine rağmen var olma ve dine yaslanmadan varlığını idame edecek şartlarla mukim olmayı sağlama arzusunu bilmektir. Bu temel hakikat modern düşüncenin bel kemiğini oluşturur. Diğer her şey modern düşünce açısından sadece birer parça olarak işlev görmektedir. Rasyonalite, pozitivist yaklaşım ve bilim gibi temel konular bile modern düşünce açısından ikincil konumlar ve parça özelliklerdir. Çünkü rasyonelliği kendisine göre yeniden tanzim ve yorumlayan modern düşüncenin kendisidir. Bu rasyonelliğin bir başka düşüncede var olmayacağı anlamına gelmez! Bilim ise zaten insanlık tarihi bağlamında süreklilik kazanarak kendi varlığını devam ede gelmiştir. Ama modern düşünce ona yeni bir alan açmış ve ona yeni bir konum biçmiştir. Akıl, deney, gözlem ve benzeri bilişim süreçleri açısından da durum bundan bağımsız değildir.
 
Yani modern düşünceyi kendi otantik hakikatinden bağımsız ele alarak onu değerlendirmeye tabi kılmak sadece kişileri, kurumları ve düşünceleri aldatmaya yaramaktan öte bir işleve sahip olmayacaktır. Modern düşüncenin kendi ifadesi ile modernliği çağdaşlık gibi salt bir zamansal zemin olarak görmediğini açıkça bilmekte büyük yarar var. Modernlik, kadim olanın dışında ve yepyeni hem de tarih boyunca belki bu düzeyde olmayan bütünsel bir kopuşu işaret eder. Bu bütünsel kopuş doğru anlaşılmadan modern düşünce derken kastedilen şey de doğru anlaşılmayacaktır. Parçanın parça ile mukayesesi eğer bütünlüğü mukayese üzerine bina edilmezse sorunlu bir mukayeseyi oluşturur. O yüzden müslüman zihin, modern düşünce ile bir yüzleşme sağlayacaksa, modern düşüncenin bütünsel kopuşunun neye tekabül ettiği konusunda bir zihni açıklığa sahip olarak onunla bir bağ kurmalıdır.
 
Doğru bir bakış üretilmeden doğru bir yaklaşım üretmek neredeyse imkânsız gibidir. Doğru bir yaklaşım, doğru bir bakış üzerine bina edilerek sağlanabilecek bir özelliktir. Doğru yaklaşım, üzerine düşünülen şeyin, bütünlük ve parça özelliği yanında parça ise bütünlükle bağıntısını da doğru bir zeminde kurmayı başarmalıdır. Hem bütün parça ilişkisi, hem parça parça ilişkisinde doğru bir bakış bize doğru bir yaklaşımı sunacaktır. Örneğin, akıl meselesini ele alırken, hangi bütünlüğe yönelik bir bakış geliştirdiğimiz önemlidir. Akıl derken kastedilen hangi bütünlük ise ona göre akıl tanımı gerçekleşme zemini bulur. Aklı, salt kendi başına olgu olarak ele almak mümkündür. O zaman da farklı düşünce zeminleri ile bu düşünce zeminlerine dayalı farklı yaklaşımların kendi alanlarında yükledikleri farklı anlamları da dikkate alan bir bakış aklı doğru idrak etmek için şarttır. Şimdi akıl derken, modern düşüncenin kendi bütünlüğü içinde akla yüklediği anlam işaret ediliyorsa, bu diğer akıl tanımlarının bu akıl tanımı altında yeniden tanımlanacağı anlamını işaret eder. Bu noktada akıl tanımı, bütünlüğü içinde kavranılmış bir tanımdan hareketle eleştiriye veya övgüye tabi kılınmalıdır. Yoksa modern düşüncenin akıl tanımına yapılmış bir itiraz akıl yoksunluğu olarak görülmemelidir. Akla itiraz, akla yüklenilmiş anlamla sınırlıdır. Yoksa hiçbir düşünce akıl üzerine bütünlüklü bir reddiye inşa edemez, o zaman kendisi zaten düşünce olarak kabule mazhar olmayacaktır.
 
Doğru tavır ise doğru bir yaklaşım üzerine bina edildiğinde açığa çıkan bir eylemliliktir. Doğru tavır, doğru bir bakışa yaslanmış doğru bir yaklaşım üzerinden inşa edilir. Bu yüzden doğru bir yaklaşımı öne çıkartan sahici şartlarla haiz olmayı başarmalıdır doğru yaklaşım…
 
Akıl üzerine doğru bir tavır geliştirmek demek, akıl, hangi düşünce zemininde tanımlanıyorsa o tanım dikkate alınarak tavır takınabilmektir. Kuran akla sürekli vurgu yapmaktadır. Bu vurguyu, modern akıl tanımı üzerinden anlamaya çalışmak sorunlu bir yaklaşımı ve sorunlu bir tavrı meydana çıkarır. O yüzden müslüman, akıl meselesini ele alırken, Allah ile muhatap olmanın en önemli insani vasfı olarak düşünmeli ve vahyi muhatap olabileceği gibi kendisine yüklenmiş teklifin sorumluluğunu üstlenmesinin de en önemli zemini olduğunu bilmelidir. Aklı olmayanın sorumluluğu olmayacağı gibi mükellef sayılmadığından hakkı da söz konusu olmayacaktır. Bu kadar önemli bir işlevselliğe sahip olan akıl, müslüman zihin açısından reddedilebilinir mi? Mümkün değil! Ama akıl diye kastedilen felsefi akıl, bilimsel akıl, tanımlanmış farklı düşünce zeminlerine ait akıl ise durum değişir.
 
Bu durum sadece akıl üzerinden betimlenmemelidir. Ama en çok tartışma konusu olduğu için öne çıkarıldı. Mesela insan hakları mevzuu da özgürlük meselesi de bu bağlamda yeniden düşünülmelidir. Birçok kavram, farklı zeminlerindeki farklı tanımları dikkate almadan kullanıma dâhil etmek, yanlış bir yaklaşım için güzel örnektir. Dolayısıyla ona dair tavırda yanlışa tekabül eder.
 
Doğru bir bakış, ele alınan şeyin önce doğru bir tanımlanmasını içermelidir. Sonra onun doğru bir yaklaşımını ortaya koymayı sağlayacak yöntemi inşa etmek gerekir. Ve ona karşı geliştirilecek tavrı da bu sürecin sonucunda meydana gelecek doğru bir bakış üzerinden ele alarak gerçekleştirmeyi başarmalıdır.
 
Modern düşünceyi üreten modern dünya kendi dışında bütünlüğünü inşa edecek başka bir düşünceye alan bırakmamak için yeterli bir teknik ve mali, siyasi, sosyal güçle aktive ederek aldanışa sürüklemektedir insanları… Bu aldanışı ve aldatmayı dikkate almayan her hareket, düşünce ve eylemler sadece yanıltmayı derinleştirerek varlığını sürdürmeye yarayacaktır.
 
Müslüman zihin, aldanmaya ve aldatılmaya yönelik kendi korunma refleksini yeniden geliştirmeli ve nasıl bir yöntem üzerinden düşünce, bakış, yaklaşım ve tavrı ele alabileceğini yeniden düşünmelidir, akletmelidir. Korkmadan, etkilenmeden, geçmişe yaslanmadan, bugünün şartlarına mahkûm olmadan özgür, özgün ve özgüvenli olarak yola çıkmalı ve yöntemi esas alan yeni bir bakışa yönelmelidir. Bu yüzden modern düşünce ile İslam düşüncesi ile doğru bir bakış üzerinden ve doğru bir yaklaşım ile yüzleşmeli ve inşa ameliyesine başlamalıdır.
 
Bugün bilgi süreçlerinden çok yöntem süreçlerine olan ihtiyaç öne çıkmaktadır. Çok fazla bilgi var. Bu bilgi sadece kafaları karıştırmaya yarar. O yüzden yöntem, bilgiyi nasıl kullanacağımız ve ne şekilde konumlandıracağımızın bilgisini bize verecektir. Bu durumu sağlıklı bir şekilde yerine getirmek içinde hem modern düşüncenin bütünlüğünü ve hem de İslam düşüncesinin kendi bütünlüğünü dikkate alan bir bakış ve yaklaşım üzerinden hareket etmek elzemdir.
 
Önümüze atılan yemlere aldanmamak ve kendimizi aldatmaya yönelik algılardan kurtularak yola çıkmak elzemdir. O yüzden de din ve dinin fonksiyonelliği kadar din ile anlam arasında kurulması gereken ilişkinin mahiyetini de doğru anlamlandırmayı başarmak zorunludur.
 

Reklam

YORUMLAR

  • 0 Yorum