Son sürat anlamsızlığın deryasında boğulmak üzere olan insanlığın yeniden kendine gelmesi ve geleceğini anlam ve adalet üzere kurmasını sağlayacak bazı adımlara olan ihtiyaç her zamandan daha fazladır. Milyarlarca insanın aç, susuz ve sivil olarak kadın ve çocukların ağırlıkta olduğu bir soykırım ve mezalime sessiz kalışı bunun en büyük delilidir. Dizayn edilmiş bu kültürel ve yaşamsal ekosistemde her şey sanki hiçbir şey olmamış gibi bir aldanışı içinde taşımaktadır. Özellikle batı dışı toplumların bu aldanışın tam kucağında var olduğunu anlamak ilk ve temel çıkış noktasıdır. Kendisi olamayan, fert, toplum, yapı, kurum ve devlet, sadece Batı’nın çıkarlarını koruma ve kollama görevi yapmaktan öteye geçememektedir.
Geleceğin inşasında atılacak ilk adım; tam bir özgürleşme ve bağımsızlaşmadır. Bu özgürleşme, fertten cemaate, toplumdan devlete ve oradan da bütün kurumsal yapılara sirayet ettirilmelidir. Aldanışın merkezinde olduğunu bilmeden bağımsızlaşma ve özgürleşme sağlanamaz… Bu noktada bağımsızlaşma özün kendini bulması ve özün gürleştirilmesini içinde taşıdığı için önceliklidir.
Ferdin özgürleştirilmesi, içinde var olduğu toplumun özgürleştirilmesinin başlangıç adımıdır. Toplumun özgürleştirilmesi ise hem siyasal erkin ve toplumsal yapının özgürleştirilmesini ve doğal olarak da kültürel özgürleşmeyi de beraberinde taşımalıdır. Bu noktada eğitim konusunda atılacak ilk adım çok fazla belirleyici olacaktır. Batılı eğitim formatın kabulü ve onun ürettiği kimliğin aldanış konusunda pek yararlı olduğunu söylemek bir vecibe olarak önümüzde durmaktadır.
Bu özgürleşme sayesinde aldanışın bütün yollarını tıkama ve onların ne olduğuna dair bir bakışa sahip olmak elzeme dönüşmektedir. Yani batılı olanı ve batılı olanın belirlediği diğer kültürlerin ne kadar batılı olduğu konusunu da tam olarak öğrenmeli ve idrak ederek hayata geçirmeliyiz ki bağımsızlığımız kendini izhar edebilsin…
Ferdin özgürleşmesi, toplumsallığın/cemaatin de özgürleşmesini içinde taşımalıdır. Cemaat olarak özgürleştiği andan itibaren, yeni fertlerin daha doğru bir zeminde ve anlam ile adaletin varlığının izhar olduğu bir zeminde yetişecekleri için geleceğe olumlu ve umutlu bakmayı mümkün kılar. Bu toplumsallığa kendi içinde doğru bakışın ve eylemin varlık kazanması konusunda atılacak adımların istişare ile gerçekleştirilerek doğruyu hâkim bir olguya dönüştürme imkânını da kazandırır.
Toplumsallığın dönüşmesi, siyasal dönüşümü de beraberinde taşıyacaktır. Siyasal erkin bağımsızlaşması kurumsal yapının bağımsızlaşmasını içinde taşıyacaktır. Siyasal bağımsızlık, aynı zamanda toplumsallığın hedeflerini gerçekleştirme azmini yukarı taşıyarak eğitim, hukuk ve sosyal adaletin sağlanması konusunda ileri adımlar atılmasını sağlayacağı gibi, ümmet bağlamında bir bütünlüğün varlığını da kolaylaştıracaktır. Çünkü ümmetin varlığı büyük bir güç, ama bu gücü kullanma imkânı bulunamamaktadır. Çünkü parçalanmış ümmet, ulus devletler eliyle karşı karşıya getirilmiştir. Farklı kavimlerin kendi çıkarlarını düşünmesi, ümmeti parçalamaktadır. Siyasal erkin, kendi iktidarını dikkate alan bir yaklaşımı da ümmeti parçalamaya devam etmektedir. İşte ferdin, sosyal yapının ve siyasal iktidarın bağımsızlaşması ümmetin de bağımsızlığını kazanarak kendi iman ve inançları üzerine doğrulmasını sağlayacak bir zemin doğurur…
Bütün özgürleşme eğilimleri, bir fitne ve fesada kapı aralamadan yapılmalıdır. Yani içinde var olunan yapıyı olumsuzlayarak, insanları kötüleyerek bunu yapmanın bir karşılığı üretilemez! O yüzden selam/barış, onu egemen kılan bir yaklaşım ve bu yaklaşımı destekleyecek bir bakış üzerinden sağlanmalıdır. Özgürleşen her fert ve cemaat, diğer fert ve cemaatlere yönelik yaklaşımını merhamet ve şefkat üzerinden göstermeli ki onların da hakikati bulmalarına vesile olmasının zemini doğsun…
İlişkinin mahiyetinin merhamet ve şefkat üzere kurulmasını sağlamak, aynı zamanda yanlış anlamalara kapıyı kapatmak anlamını da taşıyacaktır. Çünkü bütün parçalanmalar bu yanlış anlamaların açtığı kapıdan içeri buyur edilmektedir. Aldanışı da bu zemin sağlamaktadır. O yüzden yanlış anlamaya kapı tam olarak kapalı tutulmalı ve böylece her ferdin ve kurumsal yapının kendi aldanışını fark ederek bağımsızlık hareketine katılımı sağlanmalıdır. Bu noktada tam bir özgüven ve tam bir fedakârlık ile feragat önce özgürleşmiş yapıların sorumluluğudur.
Bu noktada meseleyi aydınlatacak bir entelektüel zemin kurma ve bunu güçlendirerek hayata geçirme konusunda adımların atılmasını sağlayacak bir düşünsel vasatı inşa etmek ise meseleyi daha derinlikli ele alma ve hataları giderme konusunda eli güçlendirecek bir hamledir. Bu entelektüel zemin, hem aldanışın ipini pazara çıkarmalı ve hem de tam bir bağımsızlığın varlığını kuracak düşünce ve eylemi bütünlüğü içinde idrak ederek bunu halka sunabilmelidir… Ayrıca siyasal zemine ve erke de nasıl hareket etmesi gerektiği konusunda ipuçları verebilmelidir.
Bu noktada samimiyet ve sadakat en temel özelliği olarak hayata geçmelidir. Çünkü güven sağlanmadan herhangi bir başarı imkânının varlığı tartışmalı hale gelir. Güven, birlikte var olmanın ve özgürleşmenin tek teminatıdır. İnsanın kendi yaptıklarına güvenmesi, birlikte özgürleşeceği kardeşine güvenmesi, içinde yer aldığı yapıya güvenmesi, birlikte yaşamı paylaştığı halka güvenmesi, yol yürünecek siyasal zemine güvenmesi başarının temel kıstasıdır. O yüzden bir hareket güven vererek ve güveni sürdürerek ve bunu kurumsallaştırarak kendi varlığını geleceğe taşıyabilir. İşte bu güveni zedeleyecek her şeyden sakınmak asli bir unsurdur. Bencillik, kibir, çıkar ve salt kendini düşünme gibi ilişkide güveni zedeleyecek şeylerden fert, toplum, cemaat, devlet ve kurumsal yapılar uzak durmalıdır.
Bir müslüman olarak her şeyin değişime açık olduğunu ve yaratılmış hiçbir şeyin mutlak bir hükümranlığa sahip olamayacağı ilkesini dikkate alarak, bugün tam bir iktidar örneği haline gelmiş batılı yaşam tarzı ve kültürünün ürettiği iktidarında yıkılışının kolay olduğu anlaşılabilir. İrade ve eylem bütünlüğü bunu sağlayacak vasatı inşa eder. İşte özgürleşme derken irade ve eylemin kendi doğal zemini üzerinden inşa edilmesi de işaret edilmektedir.
İman, bize bu dünyanın geçiciliğini öğretir. Ahiretin ise kalıcılığını beyan eder. Bu geçici dünyada kalıcı gibi durmanın en büyük hataya neden olduğunu işaret eder. Önemli olanın ilahi rızaya erişmek olduğu vurgulanır. İşte bağımsızlık, ilahi rıza dışındaki bütün rıza mekanizmalarına sırtını dönmeyi ve ondan beri olmayı içermektedir.
Ezcümle: içinde var olmamız gereken iman ve İslam’ın bizi neye davet ettiğini doğru anlamak ve ona tam bir teslimiyet ile teslim olarak yeniden İslam ve iman ile şereflenerek varlığımızı özgürleştirmeliyiz ki dünyayı da değişime zorlayabilelim…
YORUMLAR