Üniversite Sınavı Kaldırılsın

Yusuf KOÇAK

SESLİ MAKALE DİNLE Değerli okurumuz, browser'ınız maalesef ses dosyasını desteklemiyor
Eğer yeterince gündem olursa ve alternatifi de onun kadar güçlü olursa üniversite sınavı kaldırılabilir. Ülkemizde uzun yıllardır uygulanan üniversite sınavı uygulaması artık çağımıza hitap etmiyor. Bu uygulamadan derhal kurtulmalıyız. Hatta KPSS gibi sınavlarımız da kaldırılmalı. Şimdilik üniversite sınavına odaklanalım ve neden böyle düşündüğümü size anlatayım.

Önce ÖSYM’nin geçmişine ve onun da öncesine bir bakalım.

Türkiye'de üniversiteye giriş sınavları 1960'lı yıllarda başladı. 1960'larda her üniversite kendi sınavını yaparken, 1974'te merkezi bir sınav sistemi olan Üniversitelerarası Öğrenci Seçme ve Yerleştirme Merkezi (ÜSYM)  tarafından organize edilen Öğrenci Seçme Sınavı (ÖSS) uygulanmaya başlandı. Bu sistem yıllar içinde çeşitli değişikliklere uğradı. 1981'de ÖSYM'nin kurulmasıyla birlikte sınavların organizasyonu daha da merkezi hale getirildi.

2006 yılına kadar ÖSS olarak devam eden sınav sistemi, 2010 yılında Yükseköğretime Geçiş Sınavı (YGS) ve Lisans Yerleştirme Sınavı (LYS) olarak iki aşamalı bir sisteme dönüştü. 2018 yılından itibaren ise bu sistem yerini Yükseköğretim Kurumları Sınavı'na (YKS) bıraktı, bu da halen devam eden sınav sistemidir.

1960'lı yıllardan önce Türkiye'de üniversiteye giriş için merkezi bir sınav sistemi yoktu. Üniversiteler ve fakülteler kendi öğrenci kabul kriterlerini belirliyor ve her biri kendi sınavını düzenliyordu.

Genel olarak öğrenciler, lise eğitimlerini tamamladıktan sonra üniversitelere doğrudan başvuru yapıyordu. Her üniversite, kendi giriş sınavlarını yaparak öğrenci alıyordu ve bu sınavların içerikleri de üniversiteye veya fakülteye göre değişiklik gösteriyordu. Öğrenciler, belirli bir üniversiteye başvurmak için o üniversitenin belirlediği tarihlerde giriş sınavlarına giriyor ve bu sınavlarda başarı gösterenler üniversiteye kabul ediliyordu.

Günümüzdeki uygulama ile altmışlı yıllardan önceki uygulamalar arasında büyük farklar var. Milyonlarca gencimiz üniversite sınavına giriyor ve genellikle tercihlerini bilinçsizce yapıyor. İşin gerçeği şu ki öyle yapmaları isteniyor. Sistem sayısal loto oynar gibi tercih yapmaya zorluyor. Puanına hangi bölüm gelirse artık. Gidip o okulu okuyacak. O bölüm neyse onu okuyacak. Türkiye’deki çalışanların üçte ikisi kendi alanı dışında işlerde çalışıyor. Bu durum, Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK) ve çeşitli işgücü anketleri tarafından yapılan araştırmalarda da ortaya konmuştur. Çalışanların yaklaşık üçte ikisinin (yaklaşık %60-70) eğitim aldığı veya uzmanlık kazandığı alanla doğrudan bağlantısı olmayan işlerde çalıştığı belirtilmektedir.

Yani karışık bir durum içindeyiz. Üniversite sınavına hazırlanmak bir dert, kazanınca tercih yapmak ayrı bir dert, okumak da başka bir dert. Nihayetinde işte alanı dışında bir işte çalışmak da başlı başına ayrı bir dert.

Yani mevcut sınav sistemi büyük sorunlar yaratıyor. Bu konuda hatadan bir an önce dönülmeli ve üniversite sınavı ya kaldırılmalı ya da üniversitelerin altmışlı yıllarda yaptığı gibi kendi içinde halledilmeli. Üniversite sınav yapabilir. Merkezi bir sınavdan vazgeçilmelidir. Test sorularının sorulduğu, çok fazla içeriğin yer aldığı, senede bir kez yapılan mevcut üniversite sınavı yanlış bir uygulamadır. 
Bir diğer konu da meslek liselerinin itibarsızlaştırılması… Meslek liseleri gözde okullar arasına girmelidir. İnsanlar bu liseleri bitirince iş sahibi olmalıdır. Herkes üniversiteye gitmek zorunda değil. Üniversiteye gitmek çoğu zaman maddi ve manevi zararlara yol açıyor. 

Bunun için öncelikle üniversite sınavları merkezi olmaktan çıkarılmalı ya da tamamen kaldırılmalı. Daha sonra eğer sınav kaldırılacaksa liselere çok güçlü eğitim verme olanakları sunulmalıdır. Liseden mezun olmak bir çok iş için yeterli olmalıdır. Üniversite sınavına girmeye gerek görmeyen gençler kendilerinden emin bir şekilde tercihler yapabilir. Liseden sonra ne yapacaklarına lisede karar verebilirler. 

Şu anda ne yazık ki herkes çocuklarının üniversiteye gitmesini istiyor. Bu yanlış bir tutum. İnsanlar neden bu şekilde düşünüyorlar? Çünkü üniversiteyi kazanmak, sonra öğretmen, doktor, mühendis vs. olmak oldukça havalı! Bir de maaşlar, memuriyet gibi çalışma şartlarındaki pozitif sonuçlar nedeniyle aileler çocuklarını böylece yönlendiriyor.

Tabi benim gördüğüm en büyük etken “mahalle baskısı”. Gençler hiç kimse bir şey söylemese bile üzerlerinde bir baskı hissediyor zaten: “mahalle baskısı”. Çevre, toplum, arkadaşlar, öğretmenler vs. bunların hepsinin üzerlerinde toplam bir baskısı var. İşte bu mahalle baskısını yenebilecekleri ortamlar sağlanmalıdır. 

Önerdiğimiz modelde gençler istedikleri üniversitelerin kapısına gidip oraya özel sınava girerek hem bölüm tercihi hem şehir tercihi hem okul tercihi yapmış oluyorlar. Yani önce sınava girip ondan sonra tercih yapmak yerine önce şehir, okul, bölüm seçip şanslarını deneyecekler. Üniversiteler onlara ÖSYM’nin şimdilerde sorduğu sorular gibi sorular sormayacaklardır. Böylece dershane öğretmeni, sınav test kitapları, özel dersler vs. bunun gibi yansımalar olmayacaktır. Daha pek çok yansımalar olacaktır. 

İki model öneriyorum. Birincisi merkezi sınavı kaldırılsın. Üniversiteler kendileri sınav yapsın. İkinicisi merkezi sınav kaldırılsın liseler güçlendirilsin liselerden hak edenler hak ettikleri üniversitelere alınsın. Okuldaki yazılı ve sözlü notları baz alınabilir. Özel okulları da denetleyin artık fazla fazla not verilmesin, herkes hak ettiği şekilde değerlendirilsin. ÖSYM kurumu yerine bu konuya odaklanmış kurumlar olabilir mesela…