ORTADOĞU'YU ANLAMAK
Sesli Makale Dinle Değerli okurumuz, browser'ınız maalesef ses dosyasını desteklemiyor
ORTADOĞU’YU ANLAMAK
Çeşitli etnik grupları, farklı milletleri ve inançları bünyesinde barındıran Ortadoğu halkları, ırkçılık ve mezhepçilikle tartışmalı bir hale getirilip bölge ateşe atılmak istenmektedir.
Bölgenin petrol ve doğalgaz yataklarına ve önemli ticari yollara sahip olması, bu bölge üzerindeki güçlerin çıkar çatışmalarını beraberinde getirmiştir. Bu bağlamda, Ortadoğu’ya hükmetmek ve ekonomik idareyi kontrol altında tutmak için çeşitli devletlerce stratejiler geliştirilmiş, kararlar alınmış ve gerek askeri gerekse politik yollardan bu kararlar uygulanmıştır.
İsrail, Filistin’den toprak alarak kendine yer edinen, genişleyen ve ABD’nin yardımlarıyla gelişen bir güç olarak, Ortadoğu’daki Arap yoğunluğuna rağmen ABD, İngiltere ve birçok Batı ülkesinin desteğiyle yer bulan, ideolojik emelleri bulunan bir ülke olarak öne çıkmaktadır. Emperyalizmin kirli planlarının ortağı ve uygulayıcısı olmaya devam etmektedir.
Özellikle İsrailli gazeteci ve teorisyen Oded Yinon’un 1982 yılında kaleme aldığı Yinon Planı'nda; Araplar arasındaki din, mezhep, ırk ve çıkar çatışmalarından faydalanarak Ortadoğu’yu "böl ve yönet" anlayışı öne çıkmaktadır. Bu yaklaşım hem İsrail’e hem de Ortadoğu üzerinde planları olan diğer güçlere yol göstermektedir.
Bu planın devamı niteliğinde, benzer amaçlı projeler dönem dönem birçok ülkede devreye alınmıştır. BOP olarak bilinen Büyük Ortadoğu Projesi, uygulamaya alınmış son planlardan biridir. Bu projeyle bölgenin felaketi başlatılmış ve halen devam etmektedir.
Kuzey Afrika’da başlayan iç karışıklıklar, Libya’nın istikrarsızlaştırılması, Mısır’da Mursi’nin devrilmesi, Irak’ın bölünmesi, Filistin’in tamamen yok edilme planları ve Gazze soykırımı, Lübnan’ın kuşatılması, Suriye’nin üç parçaya bölünmesi bu kirli emperyalist planın sonuçlarıdır. ABD yetkilileri, 23 ülkede sınırların değişeceğini açıkça beyan etmiştir.
Irak ve Suriye’den sonra, İran ve Türkiye’den koparılması planlanan yeni bir ülke hayali artık gizlenmiyor. Bu dört ülkenin Kürt bölgelerinin birleştirilerek bir Kürdistan kurulması, bunun Türkiye’ye federasyon olarak bağlanma planları, İran’ın bölünüp rejiminin yıkılması, Pakistan’ın bölünmesi... En sonunda asıl hedefin Türkiye olduğunu görmek çok da sürpriz değildir.
Ne hikmetse en önemli yıkım ve bölünme projeleri hep İslam coğrafyasında yapılıyor.
Şimdi en önemli hedef “Müslüman bir İsrail” kurmak.
İsrail’le ortak hedefleri olan, halkı Müslüman ancak İslam coğrafyası ile kavgalı, bölgede İsrail’e destek veren, ABD politikalarının uygulayıcısı, İsrail’in yükünün bir kısmını alacak, zamanı geldiğinde İran ve Türkiye gibi ülkelerle mücadele edecek, kurucu kutsalları ne emrederse onu yapacak, eğitimli ve donanımlı bir yeni ülke.
Irak’tan sonra Suriye Kürdistan’ı da hazırlanmış gibi görünüyor. Emin olun, bunların planları uzun yıllar önce Amerikan ve Siyonist think-tank’lerinde yazılıp çizilmiş, üzerinde çalışılmış projelerdir. Gerekli insan kaynaklarının yıllar öncesinden seçilip eğitildiğini ve görevlendirildiğini görmekteyiz.
Emperyalist güçler, bu küstahça planları İslam coğrafyasının cehaletinden, muhteris siyasetçilerden, diktatoryal yönetimlerinden, adil olmayan gelir dağılımından, liyakatsiz yöneticilerinden ve hukuksuz uygulamalardan cesaret alarak yapıyorlar.
Bu zilletle nasıl mücadele edilir?
Her kademede doğru kararlar alarak, doğru insanlarla çalışarak ve güçlenerek.
Bir ülkenin gerçek gücü nedir?
Ekonomisinin sağlamlığı, bunun halk ile adil paylaşımı, hukukunun düzgün çalışması, üretimden gelen gücü, yetişmiş insan kaynakları, eğitim altyapısının sağlamlığı ve tarımının gücü ile ölçülür.
Bunları başarabilen ülkeler, asla emperyalist planların figüranı olmazlar.
Bu evrensel doğruları bildiğimiz halde, uygulamalarda yaptığımız hatalar maalesef günümüz insanının olduğu gibi gelecek nesillerin de vebalini almak demektir.
Vedat Kahyalar
2.12.2024