İslam Aleminin Gazze imajı

Vedat KAHYALAR

Tarihin derinliklerinden bugüne uzanan bir çığlık: Kerbela’dan Gazze’ye, İslam dünyasının vicdanı kanıyor. Peki bu sessizlik neden? 

Bugünün İslam alemi, hangi mesajı veriyor – ya da veremiyor?

Emevi Siyaseti ve İslam’ın Değişen Yüzü:
İslam’ın ilk yıllarında, Hz. Muhammed (sav)’in Kuran rehberliğinde inşa ettiği toplum modeli; adalet, merhamet, özgürlük, sevgi, saygı ve ilme dayalı bir yaşam formu sunuyordu. O’nun 23 yılda ilmek ilmek ördüğü bu manevi ve sosyal dokunun temelinde, bireyin ve toplumun arınması ve iyileşmesi hedeflenmişti. Ancak bu ideal yapı, Hz. Peygamber'in vefatından sonra hızla değişti.

Özellikle Emevi yönetimiyle birlikte, İslam bir inanç ve ahlak sistemi olmaktan ziyade, ganimet, mülkiyet ve güç temelli bir siyasal aygıta dönüştürüldü. Bu dönem; kitlesel katliamlar, baskılar ve dini araçsallaştıran politikalarla tarihe geçti. Sonuçta, İslam sadece yanlış anlaşılmakla kalmadı; aynı zamanda gerçek anlamından saptırıldı. Öyle ki, bir medeniyet ve iyilik dini olan İslam, Bizans tipi bir imparatorluk yapısına büründü ve hâkim olduğu topraklara beklenen refahı, mutluluğu ve adaleti getiremedi.

Sınıf Farklılıklarının Doğuşu ve Dinin Araçsallaştırılması:
Hz. Muhammed'in (AS) mütevazı yaşamı ve halkla iç içe yönetim anlayışı, zamanla saraylarda hükmeden bir sınıfa dönüştü. Dinin ana değerleri –özgürlük, adalet ve eşitlik– yerini servet, toprak genişletme ve siyasi güç hedeflerine bıraktı. Bu süreçte, toplumsal sınıf farkları derinleşti, fakir ile zengin arasındaki uçurum büyüdü.

Bu yozlaşma yalnızca tarihi bir olgu değil. Yüzyıllar boyunca kimi zaman azalmakla birlikte, etkisini sürdürdü ve maalesef günümüze kadar ulaştı. Bugün hâlâ İslam ülkelerinde gelir adaletsizliği, otoriter yönetimler, yolsuzluklar ve cehalet iç içe geçmiş durumdadır.

Kerbela’dan Gazze’ye, vicdanın siyasal kirle örtülmesi:
Tarihin en sarsıcı olaylarından biri olan Kerbela vakası, saltanat hırsının ve dini siyasete kurban etmenin trajik bir örneğidir. Bugün sorulması gereken soru şudur:

O günlerde yaşasayınız, Kerbela'da kimin yanında olurdunuz?
Ehli Beyt’e bağlılıklarıyla bilinen Yemenliler, o gün olduğu gibi bugün de adalet ve vicdan mücadelesinin ön saflarındadır. Peygamber sevgisini, Ehli Beyt kültürü ile sürdürmüş ve  imparatorlukların gölgesinde yaşamayan halkların direnişte en ön safta yer alması, bir tesadüf değildir.

Ve bugün... 
Gazze, çağımızın Kerbelasıdır. Bombalar altındaki çocuklar, susuz bırakılmış anneler, yıkılmış şehirler ve çaresizce göğe bakan mazlumlar... Gazze yalnız değildir; ama İslâm aleminin yöneticilerinin çoğunluğu tarafından da yalnız bırakıldığı acı bir gerçektir.

18 aydır süren bir soykırım karşısında, İslam dünyasından yeterli bir tepki gelmemesi, içler acısı bir durumdur. Bu acizlik, İslam aleminin dünyaya hangi mesajı verdiğini ya da veremediğini acı bir şekilde ortaya koyuyor.

İsrail'i destekleyen ürunlerin Boykotunun becerilemediği, petrol sevkiyatının durdurulamadığı, bir çok utanç verici israil'e sağlanan faydanın dolaylı yollardan gonderildiği bir süreçten geçiyoruz.

Milyarlarca Müslümanı temsil ettiğini iddia eden liderler, bir boykotu dahi becerememekte; bir petrol sevkiyatını durduramamaktadır. Buna rağmen, dini söylemlerle, kınama ve beddualarla 18 ay soykırıma etkisiz kalabilmişlerdir. Birkaç miting, yürüyüş vicdanlarını bastırmış gibi görünüyor.

Ancak Allah'ın rızası; yalnızca namazla, oruçla değil; adaletle, merhametle, zulme karşı duruşla, güçlü tevhid ve vahdet inancı ve uygulamasıyla, mazluma omuz vermekle mümkündür.

İslam’ın Gerçek görünümü ve çözümler
İslam alemi, bugün kendi içindeki yoksulluk, cehalet, otoriterlik ve adaletsizlikle yüzleşmek zorundadır. Bu yüzleşme olmadan, Gazze’ye de, Kerbela’ya da, hatta Hz. Peygamber’in gösterdiği yola da sadık kalmak mümkün değildir.

İslam’ın verdiği mesaj ne olmalı?
Adalet, merhamet, siyonizme karşı somut ve cesur adımlar atmak ve  direnişe destek olmaktır.

Aksi hâlde, sadece geçmişte yaşamış müslüman milletler değil, gelecekte yaşayacak kardeşlerimiz de aynı acıları yaşamaya devam edecektir.